Translate.vc / Portugais → Turc / Oriental
Oriental traduction Turc
1,023 traduction parallèle
Vou para a costa oriental.
Ben batı yakasına taşınıyorum.
Quero que saibam que as ordens para a frota e para nós são de escoltar um comboio de navios transportadores de madeira do lado oriental da Itália de regresso a Inglaterra.
Filoya ve bize verilen emirleri bilmenizi istiyorum : İtalya'nın diğer ucundan İngiltere'ye kadar bir kereste gemisi konvoyuna eşlik etmek.
DO TANGANICA NA ÁFRICA ORIENTAL.
DOĞU AFRİKA'DA ÇEKİLDİ.
Ele tinha uma filosofia de vida oriental linda.
Bir çeşit... güzel, oryantal, Japon felsefesine inanıyordu.
O que aconteceu a esse génio oriental?
Peki bu oryantal fikirli dahiye ne oldu?
- Um cavalheiro oriental.
- Doğulu bir bey efendim.
Não esteve nenhum oriental comigo no Exército.
Orduda, beraberimde Doğulu biri yoktu.
E o lado oriental da Rua da Legação é detido pelos italianos e franceses.
Bu doğu yakasında kalan kısımlarsa İtalyan ve Fransızlar tarafından korunacak.
Há dois navios de Euphranor no porto oriental.
Euphranor'un çok süratli iki gemisi doğu limanında bekliyor.
Alemanha Oriental.
Söylemediler mi?
Egipto... Síria... e o resto da metade Oriental do Império... que se houver a menor resistência às minhas ordens... irei destruí-los!
Mısır'a, Suriye'ye, imparatorluğun tüm Doğu yarısına diyeceksiniz ki... emirlerime karşı en ufak bir direnişle karşı karşıya kalırsam, onları imha ederim.
O nosso litoral oriental é uma zona sub-desenvolvida.
Doğu kıyımız az gelişmiş bir bölge.
- Oriental com pés sujos fala com maldade. - Ai sim?
- Easterner speaks with forked tongue.
- Oh! Não sei. Está tudo em língua oriental.
- ( Algernon ) l don't know.
FUGA ESPETACULAR DE BERLIN ORIENTAL EM UM BALDE
DOĞU BERLİN'DEN KOVA YARDIMIYLA ÇARPICI BİR KAÇIŞ
Este foi o concerto em lá maior de Mozart interpretado por Viktor Bajevski, o virtuoso da Alemanha Oriental que cruzou ontem o Muro de Berlin
Bu kayıt, Berlin Duvarı'ndan dün kaçan Doğu Alman virtüözü Viktor Bajevski tarafından yorumlanan Mozart'ın A Majör konçertosu'ndandı.
Você vai a Zona Oriental.
Doğu'ya gidiyorsun.
Dresden, porém podemos levá-lo a Berlin Oriental quando quiserem
Dresden. Ama onu Doğu Berlin'e istediğiniz zaman getirebiliriz.
Não, o levamos a Berlin Oriental.
- Hayır, onu Doğu Berlin'e gönderdik.
Começa na zona oriental.
- Doğu'dan başlıyor.
Descobrirá como se sente um alemão oriental.
Doğu Almanya'dan olmanın ne olduğunu anlarsın böylece.
Por Berlin Oriental se pode chegar à Checoslovakia. E de lá a Suíça.
Doğu Berlin'den Çekoslovakya'ya, oradan da istikamet İsviçre'ydi.
Quanto é que este bacanal Oriental nos custa, afinal?
Bu şark eğlencesi bize ne kadara patlayacak?
Acredito que este é o grande pássaro da lua oriental.
Aman Tanrım, sanırım bu büyük göğüslü doğu ay kuşu.
Grande pássaro da lua oriental.
Büyük göğüslü doğu ay kuşu.
Vamos voar até ao lado oriental da selva.
Benim bir fikrim var! Hadi ormanın doğusuna doğru uçalım.
No fronte oriental era conhecido por "açougueiro".
Doğu cephesinde "Kasap" olarak biliniyordu.
... segundo os despachos que acabamos de receber da frente oriental, nossas tropas se retiraram de suas posições.
.. bu gece. Doğu cephesinden şimdi gelen mesajlara göre, irliklerimiz mevzilerinden çekilmek zorunda kalmış.
Josef Varsh, promotor público e chefe da polícia secreta de seu país... é um dos homens mais perigosos da Europa Oriental.
Ülkesinin gizli polis teşkilatı şefliği yanında Başsavcılık görevini de yürüten Josef Varsh Doğu Avrupa'nın en tehlikeli adamlarından biri.
Dra. Zira, diz aqui que uma nave se afundou num mar interior do deserto oriental.
Dr. Zira, uzaydan gelen bir geminin doğu çölünde bir iç denize düştüğünü ve
O nosso deserto oriental nunca foi explorado porque sempre assumimos que a vida ali não era possível.
Doğu çölümüz, orada hayat olamayacağını düşündüğümüz için hiç araştırılmadı.
Pode deixar de ser a minha consciência oriental.
Benim Doğu'lu vicdanım olmayı bırakabilirsin.
Tu és oriental e eu sou de Nova Iorque.
Sen doğulusun ben de New York'tan.
Tu gostas de uma jogadora de basquete e eu de uma oriental.
Senin bir basketçin benim de Asyalım var.
E talvez sentar-me Ao muro Oriental
Ve belki de doğu duvarının kenarında otururdum...
Quantas divisões pode transferir para a frente oriental?
Sonra siz, kaç tane Alman alayını batı cephesine transfer edebilirsiniz?
"que combatem na frente oriental". "A artilharia italiana e alemã... " abateu sete aviões e causou danos severos em três navios ".
Alman topçu birlikleri yedi uçak ve üç donanma gemisi vurdu.
Apesar de lhe chamarem'O Escudo da França', a Linha Maginot não protegeu o flanco oriental francês.
"Fransa'nın zırhı" olarak anılan hat Fransızlar'ın doğu kanadını tamamen korumaktan yoksundu.
Cunningham derrotara os italianos na África Oriental e recolocara Hailé Selassié no trono da Abissínia.
Cunningham doğu Afrika'da İtalyanları mağlup etmiş ve Hayle Selassiye'yi, tekrar Habeşistan tahtına oturtmuştu.
É oriental, não é?
Sen doğulusun, değil mi?
os opressores caucasianos do povo oriental derrotados pelo corajoso soldado japonês.
Doğu halkına zulmeden beyaz adamları, kahraman Japon askerleri tepeliyordu.
Tínhamos tantos refugiados, vindos da frente oriental, que nessa altura a cidade aumentara para o dobro do tamanho.
Şehirde, Doğu Cephesi'nden gelen çok sayıda sığınmacı vardı. Şehrin nüfusu iki katına çıkmıştı.
Mostrava unidades de reconhecimento na frente oriental, em solo alemão.
Batı Cephesi'nde Alman topraklarından geri çekilen birlikleri hareket hâlinde gösteriyor.
No norte, a Finlândia foi expulsa da guerra, a Estónia recapturada, a Letónia e a Lituânia libertadas das forças alemãs e as fronteiras da Prússia oriental atingidas.
Kuzeyde Finlandiya savaş dışı kalmış Estonya ele geçirilmiş, Letonya ve Litvanya Almanlardan temizlenmiş ve Doğu Prusya sınırlarına ulaşılmıştı.
Em Julho de 44, o Exército Vermelho ocupou a metade oriental da Polónia, a metade que o Pacto Nazi-Soviético de Agosto de 1939 lhe atribuíra.
Kızıl Ordu Haziran 1944'te, Hitler-Stalin Paktı uyarınca....... Ağustos 1939'da kendilerine bırakılan doğu Polonya'yı işgâl etmişti.
Esta destinava-se a recolher roupa de Inverno para a frente oriental.
Bu defaki amaç Doğu Cephesi'nin ihtiyacı olan kışlık giysi tedarikiydi.
A 24 de Outubro, fui chamado ao quartel-general de Hitler, na Prússia Oriental,
24 Ekim günü Hitler beni, Doğu Prusya'da bulunan karargâhına çağırdı.
Mas estava disposto a continuar a lutar, para cobrir a retaguarda da frente oriental.
Fakat Doğu Cephesi'nin gerisini korumak için savaşma arzusundaydı.
Mais do que qualquer outra arma, foi o tanque, em especial o T-34, que ganhou a batalha da Frente Oriental.
Silahlar içinde asıl önemlisi tanktı. Özellikle Doğu Cephesindeki muharebeyi kazanan meşhur T-34 tankları.
No início de Setembro, a artilharia russa podia atacar os alemães da margem oriental do Volga.
Eylül başlangıcı. Rus topçuları Volga'nın doğu kıyısından Almanları taciz etmeye devam etti.
"As posições mais perigosas na frente oriental " são Estalinegrado, a Norte, " e o flanco do 4º Exército Panzer, a Este.
"Tüm Doğu Cephesi'ndeki en tehlikeli mevziler Stalingrad'daki Kuzey Cephesi ve Dördüncü Panzer Ordusu'nun doğu kanadıdır."