Translate.vc / Portugais → Turc / Parkinson
Parkinson traduction Turc
246 traduction parallèle
Parkinson, Setor de Guerra Química.
Parkinson, Kimyasal Savaş.
Sou Hume Parkinson.
Ben Hume Parkinson.
A seguir, será o Parkinson.
Sıradaki Parkinson.
- Parkinson!
- Parkinson.
Aposto que o Parkinson é o próximo.
Eminim sırada Parkinson vardır.
Parkinson é o próximo.
Sırada Parkinson var.
Número 12, Betty Parkinson, 7 para 4 em favorito.
12 numara, Betty Parkinson, 4'e 7 favori.
Parkinson...
Parkinson olabilir.
Temos M.S., Síndroma de Tourette, Doença de Parkinson algumas delas nem têm nome.
M.S, Tourette sendromu, parkinson hastalığımız var. Bazı hastalıkların adı bile yok.
Sim, para doentes de Parkinson...
Evet, parkinson hastaları için.
Passariam 1 00 anos antes da neuropatologia moderna nos deixar localizar a infecção no cérebro do doente de Parkinson.
Modern nöropatolojinin parkinsonlu beyindeki hasarın yerini saptamamız için daha 100 yıl geçecekti.
Com o desenvolvimento desta droga podemos pela 1ª vez prometer uma vida normal ao doente com Parkinson, administrando a L...
Geliştirdiğimiz L-dopa adlı ilaçla, ilk kez parkinson hastasına daha normal bir hayat sözü verebiliriz.
Acha que um tremor de Parkinson no seu extremo passaria como se não fosse isso?
Sizce aşırı parkinson titremesi hiç titreme olmaması şeklinde ortaya çıkabilir mi?
Imagine um paciente com todos os sintomas de Parkinson acelerados.
Tüm parkinson semptomları hızlanmış olsa.
Todos sofriam de Parkinson leve.
30 vaka da hafif parkinsonluydu.
O Leonard tem a doença de Parkinson?
Leonard'da parkinson mu var?
Estou a ser tratado.
Parkinson olabilirim.
Temos requisitos elevados nos tratamentos de saúde.
- Alzheimer, Parkinson gibi hastalıklar konusunda uzmanlaşmaya çalışıyoruz. Yüksek düzeyde bir sağlık politikamız var.
A Celestina pode meter umas colherinhas de gelado na boca do senhor cônego, que sofre da doença de Parkinson.
Celestina, Canon'u besleyecek. Kendisi parkinson hastası.
Tom Parkinson, o Director da Segurança.
Bu, güvenlik şefimiz Tom Parkinson.
- O idiota do Parkinson cumpriu a promessa.
Görünüşe bakılırsa embesil Parkinson yine iş başında.
Procura a Cuthbert, o Parkinson ou alguém e evacuem o museu.
Parkinson'ı ya da yetkiliyi bul. Müzeyi boşaltmalarını söyle.
Fala Parkinson. Que se passa aí?
Kontrol, burası Parkinson.
É Parkinson?
Parkinson mı?
Diagnosticaram-me Doença de Parkinson, mas pode ser o vírus Ébola ou a Doença das Vacas Loucas.
- Parkinson belirtilerine benzetiyorlar. Ama Ebola virüsü ya da Deli Dana Hastalığı da olabileceğini söylüyorlar.
Esta técnica também nos permite tratar e curar condições mais graves, tal como cegueira congênita, surdez, até mesmo severas condições neurológicas, como Alzheimer, Parkinson, epilepsia.
Aynı teknik bize tamiri daha zor bozuklukları düzeltme imkanı veriyor, mesela kalıcı körlük, sağırlık, hatta sinirsel bozukluklara bile, mesela Alzheimer, Parkinson, Sara.
Se for Wolff-Parkinson-White, a adenosina causa-lhe uma fibrilação.
Parkinson-White sendromuysa Adenosine, V-fibrilasyona girmesine neden olabilir.
Nunca apostes num cavalo com a doença de Parkinson.
Asla Parkinsonlu bir at üzerine bahse girme.
Parks ou Parker ou Parkinson ou algo assim.
Parks, Parker, Parkinson veya onun gibi bir şey işte.
São dois homens a lutar para ver quem apanha Parkinson primeiro.
Erken Parkinson olma yarışında birbirini döven insanların sporu.
Síndroma de Wolff-Parkinson White.
- Wolff-Parkinson White Syndrome.
Porque é que não me diz quais as alterações no ECG do Síndrome de Wolff-Parkinson-White?
Neden bana Wolff-Parkinson-White Sendromundaki EKG durumunu anlatmıyorsunuz?
Claro que ela este ano escolheu um barco, para ninguém se poder ir embora antes do discurso do Parkinson... a dizer bem da companhia, não é?
Parkinson'ın, ne büyük bir şirket olduğumuza dair... kurum kurum kasılarak yaptığı konuşmayı dinlemeden... kimse kaçamasın diye bu yıl kahrolası bir tekne seçtiler, değil mi?
A não ser que faças parte do grupo de amiguinhos do Parkinson.
Parkinson'ın adamlarından biri değilsen tabii.
Ela morreu da doença de Parkinson.
Parkinson'dan öldü.
- Você tem Parkinson?
- Sen parkinson musun?
Desde quando tem Parkinson?
- Ne zamandan beri?
Parkinson.
- Parkinson.
O problema é que o Parkinson tende a ter pessoas no seu programa que tenham feito alguma coisa.
Problem şu ki, Parky şovuna daha çok bir şeyler yapmış insanları çıkarıyor.
Telefona ao Park.
Ara, Parkinson'u kesin...
Vai falar com o Thomas Parkinson da Equitable, em Nova Iorque.
New York Equitable'dan Parkinson'la görüş.
Antes que eu veja o dinheiro do Mr.
Ya Parkinson veya MS hastalığı?
Sofres de Parkinson?
Parkinsonlu musun, ellerin titriyor da?
Ainda no outro dia descobriram que fumar pode compensar doentes com Parkinson.
Daha geçen gün, yeni bir delil buldular sigara içmek Parkinson hastalığını erteliyormuş.
Mrs. Parkinson está a sair-se bem com Mr.
Casey içeride. Bn.
Webster, da cooperativa.
Parkinson hızla Bay Webster'a gitti.
Mrs. Penguin e Mrs. Colyer estão à frente do campo de Mrs. Brown, Mrs. Atkins, Mrs. Parkinson Mrs. Warner e Mrs. Rudd, todas em casa de Mr.
Bn. Penguen ve Bn. Colyer, pistin ilerisinde Bn.
Mrs. Penguin está a correr e na meta está Mrs. Casey, um pouco à frente de Mrs. Penguin em segundo lugar, Mrs. Parkinson em terceiro, Mrs. Rudd Mrs. Colyer, Mrs. Warner e Mrs. Griffiths, que ficou por trocar.
Bn. Penguen koşuyor. Bitiş çizgisinde Bn.
Que me dizes, Parkinson? Estás muito calado.
Ne durumda, Parkinson mu?
Johnson.
Johnson. Benim, Parkinson.
H. Macklin Parks.
H. McLeen Parkinson.