Translate.vc / Portugais → Turc / Post
Post traduction Turc
1,417 traduction parallèle
O paciente sofre de stress pós-traumático, por ter assistido ao suicídio do seu amigo.
Hasta, yakın bir arkadaşının intiharına tanık olmuş ve post-travmatik stres yaşıyor.
Oh, post-its!
Oh, postitler!
Sim, o tutorial sobre a condição pós-modernista?
Post Modern Durumlar'a Giriş?
Bem, que se foda o The Times.
Times'ın canı cehenneme. Ben Post'u okuyorum.
Abaixo os pós-modernistas!
Post-modernistler kubura batsın!
Aristobulos menciona uma Igreja fundada por Joosef de Arimatei e na mesma carta, há uma espécie de Post Scriptum sobre o qual muitos estudiosos já se debruçaram.
- Aristopulas, bir kiliseden bahsediyor... - Aynı mektupta pek çok bilim adamının kafasını karıştıran bir bölüm var.
O The National Post. Aqui, querida, sou eu.
" Ulusal Gazete'- - tam burada bebeğim.
Não é algo com pelos e um bico.
Sadece post ve gagadan ibaret değildir.
A predação é toda post mortem.
Ölümden sonra ısırılmış yani.
O dedo foi decepado post mortem.
Parmak, kurban öldükten sonra kesilmiş.
Leia tudo! " Não. O restaurante da Monica teve uma crítica péssima no Post.
- Hayır, Post gazetesinde Monica'nın restorantıyla ilgili berbat bir haber çıkmış.
Estou ansiosa por ler a primeira página, amanhã :
- Post'un yarınki baş sayfa haberini okumak için sabırsızlanıyorum.
- Meu Deus, tantos post-its.
Şu post - it'lere bak. Bu kadar farklı renkte ve şekilde olduklarını bilmiyordum.
O "New York Times", o "Wall Street Journal", o "Washington Post"... esta é que é a concorrência.
New York Times, Wall Street Journal, Washington Post! Bizim rakibimiz bunlar!
"Rata Educada" de Emily Post.
Emily Post'un "Terbiyeli Kuku" su.
- Então introduziram-lhe isso post mortem?
Yani? Bu şey öldükten sonra mı koyulmuş?
Lembro-lhe que se me acontecer algo, o Washington Post vai receber um vídeo, na qual se vê o jovem Follmer a receber dinheiro meu para encobrir provas.
Sana hatırlamama izin ver eğer bana bir şey olursa... genç Brad Follmer'ın iddianameyi yok etmek için nakit para aldığını gösteren bir video kaset Washington Post'a doğru yola çıkar.
Boneca, liga ao The Post.
Yavrum, The Post'u ara.
"THE MORNING POST" 19 DE OUTUBRO DE 1913 No interior do monumento é uma cripta em honra aos heróis que caíram na luta contra Napoleão
Napolyon ile yapilan savasta ölen kahramanlarin onuruna yapilmis bir yeralti türbesi, bu anitin içindedir.
Caiu 15 pontos no Post esta semana.
Bu hafta 15 puan kaybettiniz.
O Ben Urich o repórter do The Post.
Ben Ben Urich, Post gazetesindenim.
Ben Urich, do New York Post.
Ben Urich, New York Post'tan.
Autocolantes de orações!
Dua post-it'leri!
"O New York Post foi vendido ao publicador australiano Rupert Murdoch."
New York Post, Avustralyalı yayıncı Rupert Murdoch'a satıldı.
- Roy, tenho mesmo... boneca, liga ao The Post.
- Roy, ben aslında... Yavrum, The Post'u ara.
Em maio os editores do The New Republic "... Mas a conta foi publica na revista "The New Republic".
Mayıs ayında New Republic dergisinin editörleri Washington Post gazetesinde, New Republic, ve Boston Globe.
Como nessa outra noite eu fui jantar com esse cara da revista "Post"...
Ertesi akşam Post'tan birisiyle akşam yemeğine çıktım. - Kim?
Sid, Sid Post.
Sid Post.
Ok. Sid Post : 37.
Tamam Sid Post, 37.
Sid Post agora tem o seu próprio cão para passear... a mãe do Bruiser.
Sid Post artık kendi köpeğini gezdiriyor. Bruiser'ın annesi.
Matou, segundo o Washington Post, 80 pessoas.
O bomba Washington Post'a göre 80 insan öldürdü.
Para terminar a pós-produção, uma bolada.
- Post prodüksiyonu halledecek kadar.
Toma uma pele para te sentares.
Üzerine oturmak için bir post al.
Escrevi umas notas para si. Marquei nos sítios mais difíceis.
Konuşmanız için notları, bir çift okunaksız post-it'e yazdım.
E se ficar decidido... que o Canal 9 ou o Washington Post... vão investigar este caso, que assim seja.
Ve eğer karar verildiyse... Kanal 9 veya Washington Post... bu dosyayı araştıracaklar, bu siz olun.
- Há um post-scriptum.
- Bir dipnot var.
Havia um post-scriptum... na carta deixada na Ponderosa... que passo a ler.
Ponderosa'da bırakılmış olan mektuba iliştirilmiş... bir dipnot vardı. şimdi onu okuyacağım.
Mas o toucinho é só uma das muitas ilusões do mundo pós-moderno.
Ama sahte domuz pastırması post modern dünyanın birçok yanılgılarından sadece bir tanesi.
E nódoas negras post-mortem.
Ve ölüm sonrası çürükleri.
Cavalheiros, esta é Amber Post.
Beyler, işte Amber Post,
Os pormenores "post mortem" podem ser muito reveladores.
Ölümden sonraki ayrıntıların pek çok şeyi açığa çıkardığını biliyorsun.
Como eu te disse, a fractura da maxila foi "post mortem", infligida obviamente pelo choque.
- Hayır. Dediğim gibi, çenedeki kırık ölümden sonra olmuş. Çarpmanın etkisiyle olduğu aşikâr.
Errado. Deste uma oportunidade de marcar de mão beijada.
Post'tan sayı yapma fırsatını teptin.
O Berger acabou comigo num post-it.
Berger beni terk etti, post-it notu bırakmış.
Num post-it?
Post-it notu mu?
Um post-it?
Post-it mi?
Não digas isso a uma mulher com um post-it carregado.
Dolu bir post-it taşıyan bir kadına bunu söyleme.
Post-its.
Post - it'ler.
Chuck Lane agora escreve para a revista "Washington Post".
Chuck Lane, Washington Post'da yazıyor.
Manda vir, Post!
Dinliyorum, Post.
Amber Post!
Amber Post!