Translate.vc / Portugais → Turc / Provê
Provê traduction Turc
17 traduction parallèle
Provê a maior quantidade de calorias e sustância.
Maksimum ısı ve güç verir....
Um ataque contra uma nave tão armada provê um grande risco. E para que?
Bunun gibi ağır silahlı bir gemiye bir saldırı. başlatma riskine girmek bize ne kazandıracak?
Esta mulher é Chefe dos Engenheiros na instalação de irrigação... que provê água para metade do subcontinente.
Bu kadın, bizim ihtiyacımız olan suyu sağlayan sulama tesisinde Baş Mühendis.
Isso nos provê de oxigénio e água.
Bu sayede oksijen ve su elde ettik.
A directiva não provê avaliações.
Verilen talimat değerlendirmeyi gerektirmiyor.
Mas não provê calorias suficientes... para alimentar uma população grande.
Fakat gene de büyük bir nüfusu beslemek için... gerekli olan kaloriyi sağlamaz.
É isso que provê a densidade própria da experiência cinematográfica.
Sinemasal tecrübemizi yoğunlaştıran şey işte budur. Falan filan.
Nunca! A tua produção provê trajes modernos.
Bunları birbiriyle ilişkilendirmemek zor.
É um acordo, a vila provê sangue fresco e elas não comem aqueles covardes.
Bu köylülerin onlara taze kan sağlamak için yaptıkları eski bir anlaşma. Karşılığında korkak yaşamlarını sürdürebiliyorlar.
Ela mudou nossa percepção inteira da evolução do Universo, pois a Física Quântica provê um mecanismo natural por meio das flutuações quânticas para ver no Universo primordial pequenas irregularidades que mais tarde virariam galáxias.
Uygulama, Evrenin evrimini algılayışımızın tümünü değiştirdi, çünkü kuantum fiziği ; erken evrenin, - daha sonra büyüyüp galaksiler yapacak - küçük düzensizliklerle görülmesi için "kuantum dalgalanması" nın doğal bir mekanizma sağladığını ortaya çıkardı.
Primeiro, não venho em busca de dinheiro. Prefiro provê-lo.
Öncelikle ben buraya para arayışıyla değil aksine bunu vermeye geldim.
E, então, claro. Provê-lo da motivação necessária.
Elbette sonra onu uygun bir şekilde motive etmeniz gerekir.
Felizmente a secção da cauda provê um abastecimento regular de crianças.
Çok şükür ki kuyruk bölümü gereken çocuk ihtiyacını istikrarlı olarak karşıladı.
Só estou a dizer que as pessoas deviam confiar em si mais num sistema que agita devedores desempregados e provê valores dúbios.
Söylediğim şey, borca batmış işsizler üreten ve değeri belli olmayan bir sistemden çok, insanların kendisine güvenmesinin gerektiği.
A decomposição provê uma certa quantidade de injecção localizada de nitratos no solo.
- Çürüme çevresinde toprağa nitrat açısından zenginleştiriyor.
Provê a água que a quinta necessita.
- Tarlaya en çok ihtiyacı olanı, suyu sağladı.
Empalada, seu interior macio provê um banquete. A tempestade de raios está crescendo, cada vez mais perto.
Şiddetli fırtına, gittikçe daha yakına doğru toplanıp, yaklaşıyordu.