Prés traduction Turc

O teu irmão Pres é um felizardo.

Sanırım kardeşin Pres en şanslı adam.

Julie, desejo-te a ti e ao Pres toda a felicidade saúde...

Julie, sana Pres'le birlikte mutluluk dolu sağlık dolu...

Disseste o mesmo, a última vez que o Pres e eu estivemos noivos.

Pres ve ben son nişanlandığımızda da tam olarak aynı şeyleri söylemiştin.

O Pres é banqueiro, não é comerciante.

Pres bir bankacı, tüccar değil.

- Estarei feliz ao lado do Pres.

- Pres'in olduğu her yerde mutlu olurum.

Tal como o Pres está a tentar fazer, sem sorte nenhuma.

Tıpkı şuan Pres'in yapmaya çalıştığı gibi, ki hiç umut yok.

- Sim, Mr. Pres.

- Evet, Bay Pres.

Sim, Mr. Pres.

Evet, efendim, Bay Pres.

Eu espero que o Pres não venha.

Zannederim, hatta umarım gelmez.

Não se preocupe com o Pres.

Şimdi, sen Pres'i dert etme.

O Pres foi incrível.

Pres çok acımasızdı.

Partiste a clavícula e o noivado.

Köprücük kemiğini kırdın ve de Pres nişanı attı.

Mr. Pres disse isso?

Bay Pres böyle mi dedi?

- O Pres adora ver-te de branco.

- Pres seni beyazlar içinde görmeye bayılıyor.

- Julie, pensa no Pres.

Ama, Julie, Pres'i düşün.

- Pres, ainda bem que vieste.

- Pres, geldiğine çok sevindim.

Teve um desentendimento com o Pres.

Press'le önemsiz bir tartışma yaşadı.

- Não, Pres.

- Hayır, Pres.

Julie, é o Pres.

Julie, ben Pres.

Pres.

Ne oluyor Pres?

- Assim como, Pres?

Nasıl yani, Pres?

Pres.

Ne oluyor Press.

Zette, quando o Mr. Pres chegar, dá-lhe isto.

Zette, Bay Pres gelirse, bunu O'na ver.

Tinha combinado com o Pres?

Sizin Pres ile randevunuz yok mu?

O Pres não vai gostar.

Pres bundan hoşlanmayacak.

Tens medo de que o Pres te desafie?

Pres sizi düelloya çağıracak diye mi korkuyorsunuz?

- Boa noite, Mr. Pres.

- İyi akşamlar Bay Pres.

- Boa noite, Pres.

- İyi akşamlar, Bay Pres.

Zette, avisa a Miss Julie que o Mr. Pres chegou. Estamos prontos.

Zette, Bayan Julie'ye Bay Pres'in burada olduğunu söyle.Gitmek için hazırız.

Vamos, Pres?

Gidelim mi, Pres?

- Pres, por favor...

- Pres, lütfen...

Pres, quero ir-me embora.

Pres, gitmek istiyorum.

Pres, deixa-me ir.

Pres, bırak beni.

Adeus, Pres.

Hoşçakal, Pres.

- O Pres vai voltar.

- Pres geri dönüyor.

Pres Dillard vai voltar por isso mesmo.

Pres Dillard bu sebepten dolayı geliyor.

O Pres vai voltar.

Pres eve dönüyor.

Mr. Pres vai sentir que voltou para casa.

Bay Pres eve geri döndüğünü hissedecek.

- Fica atenta ao Mr. Pres.

- Gözün Bay Pres'te olsun.

Disse que o Pres chegava por volta do meio dia.

Pres öğleye doğru bir paketle gelecekmiş.

Ele disse que o trazia cá.

Pres'i O getirecekmiş.

- Deve ser o Pres e o Ted.

- Bu gelen Pres ve Ted olmalı.

- Pres, meu querido.

- Pres, canım benim.

Pres, a tua mulher?

Pres, karın mı?

A esposa do Pres seria sempre bem-vinda aqui mas você é especialmente bem-vinda.

Pres'in hanımı buraya hoşgeldi şerefler verdi. - Teşekkürler.

O irmão do Pres recebeu-me muito bem.

Pres'in kardeşi beni o kadar içten karşıladı ki.

É muito bom ter-te de volta, Pres.

Tekrardan bizimle olmanız büyük mutluluk, Pres.

- Deus seja louvado, Mr. Pres.

- İnşallah, Bay Pres.

Mas, Pres...

Pres...

E a esposa do Pres é um dos mais honrados.

Ki Pres'in karısı şeref konuğumuz olur.

Mr. Pres, não sei se devo.

Ama bu hiç uygun olmaz efendim.