Translate.vc / Portugais → Turc / Pura
Pura traduction Turc
3,257 traduction parallèle
Nenhuma delas é pura.
HICBIRI SAFKAN DEGIL!
E eu já vi a alma dum vampiro... e acredita que é bem mais pura do que a de qualquer homem.
Ben vampir ruhunu gördüm. Şunu belirteyim, insan ruhundan çok daha saf.
Foi pura sorte.
Sadece şanstı.
Foi pura sorte.
Şans işte.
A minha avó materna... tinha dois cães, raça pura da mesma ninhada.
Annenim annesinin kardeş iki safkan av köpeği vardı...
Essa Collins de raça pura sua estava um pouco fraca.
Senin mükemmel Collins şeceren, hareketlilik özünden yoksundu.
Nós tiramos a parte moral que encontramos na equação e enterrámo-la bem dentro de nós para que o resto da nossa causa possa permanecer pura.
Bu, bu denklemde bulduğumuz sıcak kakayı alır, içimizde çok derinlere gömeriz ki davamızın geri kalanı saflığını korusun demek.
- Tenho 948 barras de prata pura.
948 tane saf gümüş külçem var.
Vi na televisão que retomou o gosto pela pura destruição.
İzlediğim kadarıyla yıkım zevkinize yeniden kavuşmuşsunuz.
Até mais pura do que na Terra.
Dünyadakinden daha da temiz hatta.
É da mais pura que podes encontrar.
Bulabileceğin en saf mal budur.
É a pura da verdade.
Daha doğru olamazdı.
É cobardia pura e simples.
Resmen korkaklık, o kadar basit.
- Foi um linchamento, pura e simplesmente.
- Bu bir linç girişimiydi, gayet basit...
"Desejo que ela tenha uma vida pura."
"Düzgün bir hayat yaşamasını istiyorum."
Este é o envelope e o seu conteúdo é pura maldade.
Bu bir kabuk ve içinde de saf kötülük bulunuyor.
Agora eu entendo que eras a única coisa que era bom e pura na minha vida.
Simdi senin hayatimda iyi ve saf olan tek sey oldugunu anliyorum.
Mas voltar para tudo aquilo, para uma casa cheia de gente, a falar comigo, a abraçar-me, a chorar à minha frente e a falar sobre coisas de que não me lembro, isso não é muito para pensar, é pura treta.
Ama bir de bunun üstüne bir sürü insanın beni çekiştirmesi, bana sarılması karşımda ağlaması, hatırlamadığım şeylerden bahsedip durması fazla değil, saçmalığın daniskasıydı.
A alma dela era pura.
Ruhu tertemizdi.
Não te consigo dizer que a última coisa que vi era totalmente pura.
En son ne zaman tamamen temiz bir şey gördüm bilmiyorum.
Assim, o físico vai representar a pura força necessária para fazer uma remada.
Fiziksel kısım kürek çekebilmek için gereken gücü temsil ediyor.
Somos uma democracia pura, como a Wadiya vai ser em breve.
Biz, saf demokrasiyiz. Tıpkı yakında Wadiya'nın da olacağı gibi!
Foi magia pura.
Bu saf büyüydü..
És altruísta, és pura, és vegetariana.
Özverili, saf ve vejetaryensin.
Ou se calhar, doei tudo à caridade. Só por pura bondade.
Ya da belki yüreğimden gelen bir iyilikle bir vakfa bağışlamışımdır.
Tinha a pele pura como a neve.
Kar gibi beyaz bir teni varmış.
É pura ficção, não é?
Tamamen kurgusaldı, değil mi?
" Foi pura irreflexão
" Düpedüz düşüncesizlikti.
Ela é maldade pura!
Tam bir şeytan.
Ah, sim, a virtuosa Fantine. Que se mantém tão pura e limpa.
Kendini saf ve temiz tutan iffetli Fantine'di, aman!
E a única suficientemente pura para me salvar.
Beni kurtaracak kadar saf olan da sendin.
Era como dizia. É pura retórica, falar por falar.
İşte bu dediğim şey, sadece laf sanatı katıksız konuşma sanatı.
- Pura treta.
Öyle mi sanıyorsun? - Tamamen saçmalık.
Será pura como a neve.
Kar gibi saf olacak.
- É pura fantasia, posso assegurar-te.
Ne fantezi ama, seni temin ederim ki.
- Pura poesia, Senhor.
Güzel şiir, Lordum.
Ah. Isso é pura e simples modéstia.
Şimdi bu yanlızca sade alçakgöünllülük.
Pura.
Saf.
Crum, vou dar-te 1200cc de pura liberdade.
Crum, sana 1200 cc özgürlük vermek üzereyim.
Hoje vai haver um conjunto de 6 de pura loucura.
Bugün altı tane yanık baklava satmaya başlayacaklarmış.
É o que acontece quando 86kg de pura loucura bate na água...
Seksen dört kiloluk bir yetenek suya çarpınca böyle oluyor.
Um tipo vai trazer um ki, 75 % pura.
Hıyarın biri % 75 saf mal getiriyormuş.
Cocaína 100 % pura e muito mais barata que a nossa.
Yüzde 100 saf kokain bizden ve daha ucuza.
Já tentas-te cocaína 100 % pura?
Hiç yüzde yüz saflıkta kokain denedin mi?
A coca 100 % pura de Peru chegou.
Peru'dan gelen yüzde yüz saf mal elimize ulaştı.
Tudo o resto é pura especulação.
Diğer her şey spekülasyondan ibaret.
Tão gentil e pura...
Öyle nazik ve saf ki...
E os nossos bastardos de merda, são merda pura.
İşe yaramaz pisliklerimiz ise son derece berbattır.
Isso é pura treta!
- Saçma şeyler işte.
Então, não é pura naturalidade ou artificialidade.
Yani mesele saf doğal olmak ya da hiç doğal olmamak değil.
Assim foi, levei uma vida pura.
Ben de, annemin istediği o düzgün hayatı yaşadım.