Translate.vc / Portugais → Turc / Quente
Quente traduction Turc
13,833 traduction parallèle
Disseram que eu teria comida, uma cama quente, sapatos.
Onlar bana dediler ki, istediğin her tür yemek, uyuyabileceğin sıcak bir yatak, yeni ayakkabılar vereceğiz.
Bastante quente.
Çok ama çok sıcaktı.
É, bem, se me dão licença, - vou tomar um banho quente.
İzin verirseniz hanımlar, gidip sıcak bir duş alacağım.
Descobriste como tomar banho quente?
Sıcak duş alabiliyor musun?
Queríamos lá chegar antes que ficasse muito quente.
Neden bu kadar erken? Hava çok sıcak olmadan bitsin istedik.
Não é quente como em Miami.
Miami gibi bunaltıcı değil.
Paixão fria misturada com o teu sangue quente.
Senin sıcak kanınla karışmış soğuk bir tutku.
Tu estavas muito quente.
Pek başarılı değildin.
É um croissant e ainda está quente!
Kruvasan ve hala sıcak!
Está quente.
Sıcak.
Este é o segundo ponto mais quente do corpo humano.
Bu insan vücudundaki en sıcak ikinci nokta.
Irei quente até casa
# Bütün ev yolunda sıcak kalırım #
Tem de estar quente, não a brilhar.
Isinmasi lazim, kor olmasi degil.
Quando sentires o baço, encosta o metal quente contra o órgão em pequenos estouros.
- Dalagi hissettiginde sicak metali organa dogru ufak, kisa dokunuslarla degdir.
Quente...
Daha sıcak. Lanetlendik!
O meu filho não se importará de partilhar todos os detalhes contigo assim que tiver tomado um banho quente e comido algo.
Oğlum sıcak bir banyo yapıp yemek yedikten sonra size her şeyi anlatacak.
Se eu fosse o Presidente, no momento que fosse oficializado, com a minha mão ainda quente de tocar a Bíblia, corria imediatamente para onde guardam os arquivos sobre a Área 51 e os OVNIS.
Ben başkan olsaydım yemin töreni anında İncil'e dokunan elim daha soğumadan derhal 51. Bölge ve UFO'lara ait dosyaları nerede tutuyorlarsa oraya koşardım.
Está a ficar um pouco quente aqui.
- Burası biraz sıcak oldu.
Quente.
Sıcak.
Sim, está a ficar mais quente.
Evet, gittikçe ısınıyorsun.
Sim, mais quente.
Evet, daha sıcak.
Está a ficar mito quente, Kevin.
İşte şimdi ateşe yaklaşıyorsun, Kevin.
- Está quente.
- Sıcak bu.
Puta de merda, está quente.
- Lanet olsun, çok sıcak.
Tem sido um mês quente, estão muito bem conservados.
Yağmursuz bir ay oldu, bu yüzden pek zarar görmemişler.
Denker, eu queria algo quente para beber antes de subir.
Denker, yukarıya çıkmadan önce ısınmak için içebileceğim sıcak bir şeyler var mıydı?
Que tal uma boa chávena de chocolate quente?
Bir fincan sıcak çikolataya ne dersiniz?
Está muito quente.
Şu an sıcak bir şey içemem.
É mais quente do que no meu país.
- Öyle. Sudan daha sıcağı eve dönmek, ben sana söyleyeyim.
Olha, trouxe chocolate quente.
Bak, sıcak çikolata aldım.
- Quando cheguei aqui, o corpo ainda estava quente, o sangue no chão nem tinha secado.
Yerdeki kanın çoğu hala kurumamıştı bile.
Era uma noite de inverno quente.
Sıcak bir kış gecesiydi.
É bom que a waffle esteja quente ou eu mato-vos.
Dostum, waffle sıcak olsa iyi olur yoksa kötü olacak.
É uma zona quente, Agente Gibbs.
Bölgede hangi oyuncular var? Burası sıcak bölge Ajan Gibbs.
- Estás quente.
- Ateşin var.
Espera, ela tomou um duche quente e subiu a temperatura para activar o soro?
Bir saniye, sıcak bir duş alıp serumu aktifleştirmek için ısıyı mı arttırmış?
Quente o suficiente. Mas precisamos do soro do laboratório da Barmal.
Barmal'ın laboratuvarından serum lazım ama.
Sugeriu uns exercícios e uma toalha quente se persistir, mas é só o corpo a adaptar-se.
Bazı egzersizler önerdi ve ağrı olursa sıcak havlu kullanmamı söyledi. Ama nihayetinde vücudun adapte olmasıyla ilgiliymiş.
- Não espera demasiado? - Quem quer cacau quente?
- Çok fazla şey beklemiyor musun?
Perogis, panquecas e chocolate quente, no restaurante polaco.
- Evet, Polis mekânına uğrayıp mantı, patatesli pankek ve sıcak çikolata alıyorsun.
Cuidado, está quente.
Dikkat et, sıcak.
Escolheste o deserto errado, Aposto que deve ser mais quente no Sahara.
Yanlış çölü seçmişiz. Bahse girerim Sahara şuan sıcaktır.
Não entendo a tecnologia, mas, basicamente, tem o dobro da altura, é fino e mantém-se quente.
Teknolojiden pek anlamam ama özünde iki kat daha yüksek ve ince ama yine de ev sıcak kalıyor.
Mantém-te quente.
Pekâlâ, sıcak kalın.
Água quente.
- Sıcak su.
Está muito quente, coma com cuidado.
Çok sıcak. Aman bir tarafınız yanmasın.
"Batata Quente." "As Rodas do Autocarro."
- Hot Potato, Wheels on the Bus.
Está quente.
Burası sıcak.
- Como no meu primeiro dia, fazer um suspeito falar usando café muito quente.
- Mesela ilk günümde bir şüpheliyi konuşturmak için kaynar kahve kullandı.
A minha avó dava-me chocolate quente e pão.
Büyükannem, sıcak çikolata ve ekmek verdi bana.
Está muito quente?
Çok mu sıcak?