Translate.vc / Portugais → Turc / Quentin
Quentin traduction Turc
1,330 traduction parallèle
O Quentin fez um belo trabalho.
Quentin harika bir iş başarmış.
Talvez devesses pedir ao Quentin para fazer o mesmo à Kiki.
Şey, belki de Kiki'yi yapması için Quentin'e sormalıydın?
Não podemos comprá-lo e o salário que é pago ao Quentin... é para vocês serem irresponsáveis.
Ona gücümüz yetmez. Ve Quentin'e ortalıkta s.kini sallayarak dolaşması için verdiğimiz paraya da...
Queres dizer, tu e o Quentin?
Biz? Quentin ile kendini mi kastediyorsun?
Deixar-me com o Quentin?
Beni Quentin'le bırakacak mısın?
Podemos decidir o que fazer com o Quentin.
Quentin'le nasıl olduğunu gördük.
Não me chames querida, Quentin.
Bana tatlım deme, Quentin.
Tivemos uma reunião de negócios, ontem.
Quentin ve benim dün akşam bir toplantımız vardı.
- Não, o outro tipo, o Quentin.
Hayır, diğer adam, Quentin.
Entre 3 anos de prisão por agressão, em San Quentin e aparecer na praia com o meu nome na mão Curly ganhou a vida na empresa de automóveis Symbolic Motor.
San Quentin'de üç yıI hapis yattıktan sonra ve elinde benim adım yazıIıyken sahilde ölü bulunmasından önce Kıvırcık hayatını Sembolik Araba Şirketi'nde çalışarak kazanıyormuş.
O Dewitt apanhou de dez anos a perpétua, em San Quentin.
DeWitt, 10 yıldan müebbete kadar ceza alıp San Quentin hapishanesine gönderildi.
Oh, Quentin! Estou tão orgulhosa!
Quentin, gurur duydum.
Sou Quentin Cooke.
Ben Quentin Cooke.
Quentin, olha para mim.
- Bana bak, Quentin.
Ele cuida tão bem de mim. Meu Quentin.
Benimle çok iyi ilgileniyor, Quentin'im.
Quentin!
Quentin.
Quentin!
Quentin!
Queria ser melhor companhia, mas o meu Quentin preocupa-me.
Keşke size yolculuğunuzda daha iyi eşlik edebilseydim ama Quentin'im için çok endişeleniyorum.
Quentin!
Quentin?
Quentin, eu também gostaria de expressar o meu apreço.
Quentin, ben de minnetlerimi sunuyorum.
Não acredito que tenhas resolvido tudo a contento.
Quentin, her şeyi çözdüğüne inanamıyorum.
Se descorar-mos nos detalhes podemos dar cabo de toda a ideia.
Bak, eğer detaylarda çuvallarsak, San Quentin hapishanesini arayıp fırını yakmalarını söyleyebiliriz.
Elvis Schmidt foi condenado pelo assassinato em 1º grau e sequestro e está no corredor da morte na penitenciária de San Quentin.
Elvis Schmidt adam kaçırma ve birinci dereceden cinayetten suçlu bulundu. Şu anda San Quentine hapishanesinde idamlıklar koğuşunda idam edileceği günü bekliyor.
Bruno Bonomo fez renascer o cinema de género em Itália, e isso muitos e muitos anos antes de Quentin Tarantino, fê-lo logo com o primeiro filme, "Mocassinos Assassinos", com "Violência em Cosenza" com "Machistas contra Freud",
Bonomo, ilk filmi olan "Katil Mokasenler" ile, Quentin Tarantino'dan çok daha önce, İtalya'da sinema türünü yeniden diriltti.
- San Quentin, Tehachapi
- San Quentin, Tehachapi
Um ex-presidiário recentemente libertado de San Quentin.
Bir süre önce San Quentin'den tahliye edilen bir eski mahkûm.
Porque não posso sonhar com alguém fixe, tipo, sei lá, o Quentin Tarantino?
Neden havalı biri hakkında bir rüya göremiyorum ne bileyim, Quentin Tarantino gibi?
- O quê? Sessenta e cinco e-mails, todos para Cormac Fitzpatrick, o irmão mais velho do Liam, que estava preso em San Quentin.
Liam'ın ağabeyi, San Quentin hapishanesi'nde yatan Cormac Fitzpatrick'e 65 tane e-posta atmış.
A Annie nem sabia quem era o Quentin Tarantino.
Annie, Quentin Tarantino'nun kim olduğunu bile bilmiyor.
Então, o tal Quentin, o teu vigarista, costuma estar num bar chamado Onyx.
Hey, adam Quentin, senin hilekar,... güney sahilinin aşağı tarafındaki Onyx isimli yerde takılıyor.
Ele cumpriu uma pena com um ex-sócio do Quentin.
Eski hücre arkadaşı Quentin'le hücre arkadaşıymış.
Quentin King, certo?
Quentin King, değil mi?
O Quentin tem uma.45 toda equipada e com vários extras.
Quentin'de Colt.45'lik var. Uzatılmış kabzası, ve açısı ayarlanmış namlusu var.
Fi, quero que armadilhes o carro dele para podermos pará-lo, caso seja necessário.
Evet, Fi, Quentin'nin arabasını ayarla. Bir şeyler olursa devre dışı bırakabiliriz.
Estou a falar com Quentin king ou com o vendedor de filtros de água?
Quentin King'le mi konuşuyorum, yoksa su filtresi satıcıyla mı?
O Quentin trata-me como se fosse uma criança e manda-me embora.
Quentin bana Allah'ın cezası bir çocuğa dermiş gibi eve gitmemi söyledi.
O Quentin já é o nosso melhor amigo?
Quentin'le kanka oldun mu?
Se o Quentin sair do barco, vai comprometer o nosso plano.
Quentin tekneden ayrılırsa,... planımız gerçekten suya düşer.
Sam, e quanto ao Quentin?
Sam, Quentin'den ne haber?
O Quentin começou a estranhar e em menos de uma hora encontrou tudo o que coloquei.
Quentin etrafı koklamaya başladı,... ve bir saat bile geçmeden, her şeyi benim yaptığımı buldu.
O Quentin reservou uma mesa VIP por 4 000 dólares e não consigo entrar em contacto com ele, para avisar que a data mudou.
Quentin 4000 dolara V.I.P.'den masa ayırmış,... tarihin değiştiğini söylemek için,... bir türlü ona ulaşamadım.
Quentin, amigo, neste momento sou o único em quem podes confiar.
Quentin, dostum, şu an güvenebileceğin tek kişi benim.
Quentin, precisas de aprender a estender a mão...
Quentin, elini uzatmayı öğrenmelisin.
Quentin...
Quentin...
Sam, o Quentin caiu.
Sam, Quentin işi tamam.
Foi o Quentin!
Quentin yaptı.
Era o Quentin quem batia nelas.
Onlara zarar veren sadece Quentin'di.
Não sei, Quentin.
Bilmiyorum, Quentin.
Quentin!
- Quentin!
Não sei isto sobre o meu amigo Dusty... mas ele aprendeu a cantar gospel em São Quentin.
Bilyor musun, bunu bilip bilmediğinden emin değilim... - arkadaşım Dusty hakkında - - Hey, hey.
Quentin, acalma-te.
Sakinleş.