Translate.vc / Portugais → Turc / Rumor
Rumor traduction Turc
1,005 traduction parallèle
É um rumor. - Deferido.
- Kabul edildi.
O testemunho que está a dar é um rumor, palavras de outra pessoa.
Burada aktardığınız başkasının sözleri.
Isso significa, que seja uma grande ofensiva, mas... é só um rumor.
Ortalıkta büyük bir saldırı hazırlandığı söyleniyor, fakat bu bir dedikodu.
- George, há um rumor a correr na cidade que você fechou as suas portas.
- Şehirde dedikodu var. Kapılarınızı mı kapattınız?
Não é um rumor. Enviei os papéis esta noite.
Askeri mahkemeye çıkacağı söyleniyor.
Até o minimo rumor de escândalo...
En ufak bir skandal izi bile...
Há um rumor de que foi uma das últimas pessoas a ver o Joey Doyle vivo.
Joey Doyle'u sağ gören son adamlardan biriymişsin galiba.
Lança o rumor de que Ana, minha esposa, está gravemente enferma.
Sağa sola, karım Anne'in çok hasta olduğunu yay.
Sobre aquele rumor.
Hey, Teğmen, cephe gerisine gidiyormuşuz.
- Qual rumor?
- Nerden çıktı bu?
E Jonas mal tratado, e abatido as suas orelhas, como duas conchas que faziam ressoar o rumor do oceano,
Ve yara bere içindeki Yunus okyanusun salyangoz kabuğu gibi uğultusunu hala kulaklarında hissediyordu.
Imagino como ele se sente com um rumor desses se espalhando.
Bu tür dedikodular yüzünden onun hissettiklerini düşünsene.
S.r Courtney, havia outro rumor.
Bay Courtney, bir başka söylenti daha var. Oh?
A Rainha Enid morrera, mas o rumor de que ela tinha dado à luz um filho continuava a atormentar o Rei Aella.
Kraliçe Enid ölmüştü ama onun bir çocuk sahibi olduğu söylentisi Kral Aella'yı hala rahatsız ediyordu.
Leve qualquer fogo, qualquer terremoto, qualquer desastre principal, então maravilha. | disco voadores, Capitão, ainda é um rumor.
Bir yangın, deprem ya da felaket haberi aldığında şüphelen. Uçan daireler, Yüzbaşı, söylentiden ibarettir.
Achei que este seria um bom rumor a espalhar, com a ajuda do sargento...
Bu söylentiyi yaymak iyi olur. Başçavuş bize yardım eder.
- Não vou mandar você de volta para o Congo com o rumor de guerra.
Savaş söylentileri dolanırken, seni tekrar Kongo'ya gönderemem.
Naquele momento tudo é perfeito, a doçura da claridade, o perfume do ar, o rumor calmo da çidade...
her şey mükemmeldi : ışığın yumuşaklığı,.. .. havadaki hafif koku, şehrin barışcıl sesi...
Precedido por un grande rumor de escândalo, polêmica, protesto, reprovação e exaltação chegou um filme sensacional.
Skandalların, tartışmaların protesto ve tenkitçi bağırışların ardında heyecan uyandıran fılm gösterime giriyor.
Se esse rumor se iniciar e chegar tão longe como a Edo, isso será o fim da Casa de Kuroda.
Eğer dedikodu başlar ve Edo'ya kadar ulaşırsa, bu durum Kuroda Çetesi'nin sonu olur.
Há um rumor de que Burns estava prestes a vender as terras.
- Peki. Burns araziyi satacak diye bir söylenti vardı.
Basta um rumor sobre um sino de ouro e enches 100 barcos.
Altın çanın bir fısıltısıyla 100 gemiyi doldurursun.
Mas nessa altura qualquer rumor tinha credibilidade.
Fakat bundan böyle her söylentiye inanılabilirdi.
Há um rumor de que vocês limparam um banco.
Daha yeni bir bankayı boşalttığınız konusunda bir söylenti var.
Deixa que alguém lance um rumor.
Birisi söylenti başlatsın.
Há alguma verdade neste rumor?
Bu söylentinin gerçek yanı var mı?
Rafael, corre o rumor que você foi nomeado ministro.
Bakan olacağınız söyleniyor. Bu doğru mu?
Foi difundido um rumor, de que a América entregaria parte dos prisioneiros de guerra à Rússia, e isso ajudou a ganhar ânimo e vontade de lutar.
Amerikalıların, savaş esirlerinin bir kısmını Ruslara teslim edeceğine dair bir söylenti yayıldı. Bu, morallerin yükselmesini ve savaşma arzusunun artmasını sağladı.
Ainda que correu o rumor que o Fantasma está de volta ao trabalho.
Her nekadar, Phantom'un işe döndüğü söylense de..
Corre o rumor com insistência de que certos restaurantes, glória da gastronomia francesa... correm o perigo de ser fechados pela empresa Tricatel.
Minik bir kuş bana dedi ki bazı restoranlar, ki bazıları Fransa'nın en iyi restoranları Tricatel tarafından satın alınma tehlikesi ile karşı karşıyaymış.
O Congresso investiga o rumor que os deputados só empregam assistentes masculinos a troco de favores sexuais.
Kongre, cinsel tacizi önlemek amacıyla erkek görevlilerin işe alınması iddiasını araştırıyor.
- Parem com esse rumor.
- Kes bu dedikoduyu.
Então, mantém o rumor sobre a rotura de ligamentos do Carl.
O zaman etrafa Carl'ın bileğinin burkulduğu söylentisini yay.
Existe um rumor, Sargento, de que os suspeitos podem estar perigosamente armados...
Şüphelilerin silahlı ve tehlikeli olduklarına ilişkin söylentiler var.
Eu não acreditava no rumor.
Söylentilere inanmamıştım.
De acordo com os nossos espiões, há um rumor de que foi alvejado e morto.
Casuslarımızın aktardığına göre vurulduğu ve öldüğü söylentisi var.
Eu ouvi um rumor.
Kulağıma bir söylenti geldi.
Corre o rumor que Shipley, perto de Matlock, pode vir a ter o mesmo destino.
Söylentilere göre, Matlock civarındaki Shipley de aynı kaderin yolcusu.
Alguns destes intelectuais estenderam o rumor... de que mudança de idéia depois, em um intento... de demonstrar que entrou na razão.
Bazı entelektüeller, sonraları fikirlerini değiştirdiğini söyledi. Aklının başına geldiğini göstermeye çalışıyorlardı.
Ainda não passa de um rumor.
Bu hala bir söylenti, komutanım.
Há o rumor de que o John vem aí.
John'un geldiğine dair söylenti var.
Chegou-me um rumor faz muito pouco tempo.
Şu an bir dedikodunun peşinden koşuyor.
É somente um rumor, como o senhor disse.
Sizin de söylediğiniz gibi bu sadece bir dedikodu.
Chegou-lhe uma espécie de rumor e saiu à sua procura, como um galgo atrás da lebre.
Bir kaç dedikodu duydu ve... tavşan peşindeki bir tazı gibi peşinden koşmaya başladı.
No entanto, um rumor que cada vez mais se ouvia no Capitólio esta manhã, dizia que a embarcação em causa é um submarino que desapareceu durante uma patrulha de rotina na área.
Ancak, bugün başkentte giderek artan bir söylentiye göre... bölgede rutin devriyesini yaparken... ortadan kaybolan gemi bir Amerikan denizaltısıydı.
Outras notícias, responsáveis dos serviços de investigação da Pacific Nuclear... negaram o rumor de que uma embalagem de plutónio... foi roubada do seu cofre há duas semanas.
Başka bir haberde, Pasifik Nükleer Araştırma Tesisi görevlileri iki hafta önce depolarından kaybolan plütonyumun aslında çalındığı söylentisini yalanladılar. PLÜTONYUM HIRSIZLIĞI MI?
Segundo um rumor, quer raptar o atacante da equipa de Washington, Joe Ranieri,
Washington'ın oyun kurucusu Joe Ranieri'yi kaçırmayı planladığı...
Havia um rumor de que uma criança, o herdeiro legítimo do trono sobrevivera ao massacre e era criado por um grupo na floresta, liderado por um ousado fora da lei, conhecido como,
Ve hatta şimdi ormandaki bir grup tarafından bakılıyor. Kara Tilki olarak tanınan, bulunması zor, cesur bir... kanun kaçağı liderliğindeki bir grup!
É um rumor.
Bu bir şayia.
É um rumor.
Söylentiler var.
Esse é o rumor.
Anladığım kadarıyla bankacılık işiyle uğraşıyormuşsun. Dedikodu...