English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portugais → Turc / Sabê

Sabê traduction Turc

808 traduction parallèle
Bom, claro, se houvesse um estranho por aqui, sabê-lo-íamos.
Elbette, burada şüpheli bir adam olsa biliriz.
- Deveríamos sabê-lo.
- Haberimiz olsun. Gösteriye ekleriz.
Tenho que sabê-lo.
Bilmem lazım.
Deve sabê-lo, esteve lá a semana passada.
Biliyor olmanız gerek. Geçen hafta siz de oradaydınız.
Apraz-me sabê-lo disposto a colaborar.
Mantıklı olmayı istediğiniz gördüğüme sevindim.
Não, e tu devias sabê-lo.
Hayır, ve bunu bilmen gerekir.
Até você deveria sabê-lo.
Senin gibiler bile bilir.
- Sei que você deve sabê-lo.
- Bilmelisiniz.
Alegra-me sabê-lo.
Çok teşekkür ederim.
Gladys nunca deveria sabê-lo.
Gladys asla bilmemeli, hiçbir zaman, hiçbir şekilde.
Se eu não tiver coragem vamos acabar por sabê-lo.
Yeterli cesaretim var mı, kısa sürede görürüz.
Receio que se o Lewt aqui estivesse... eu seria a última pessoa a sabê-lo.
Korkarım Lewt buraya gelse bile bunu öğrenen son kişi ben olurdum.
- Fico feliz em sabê-lo.
- Duyduğuma çok sevindim.
Não me importo de ser morto, mas custa-me sabê-lo por um sujeito cuja cabeça acaba em bico.
Öldürülmeye bir itirazım yok ama bunu kuş kadar akıllı birinden duymak gücüme gidiyor.
Meu irmão há-de sabê-lo,
Kardeşim de alır haberi neredeyse.
Tarde ou cêdo acabariam por sabê-lo de qualquer modo.
Er ya da geç bunu öğreneceksiniz nasılsa.
Seria bom sabê-lo.
Bilmek güzel olacak.
Se se tivesse dado ao cuidado de estudar a história do seu próprio país, Sr. Maloney seria o primeiro a sabê-lo.
Ülkenizin tarihini incelemek için zaman ayırsaydınız Bay Maloney... -... bunu ilk siz kabul ederdiniz.
devia sabê-lo.
Bunu biliyor olmanı umardım.
- Eu devia de sabê-lo.
- Bunu anlamalıydım.
- Folgo muito em sabê-lo.
Bunu duyduğuma sevindim.
Se o Deus de Abraão tem uma tarefa para o meu filho, ele sabê-la-á e cumpri-la-á.
İbrahim'in Tanrı'sı oğlumu bir amaç için seçtiyse, Musa bunu öğrenecek ve yerine getirecektir.
Mas tem que sabê-lo. Esse é o segredo.
Ama bunu biliyorsun galiba.
Quanto tempo demorá para sabê-lo?
Ne kadar sürer neticeyi görmek?
Já deveria sabê-lo.
Kuralları öğrenmiş olman gerekir.
Mas se ela estiver no mercado, vamos sabê-lo em breve.
Ama eğer marketteyse, bir kaç dakika içinde hepimiz öğreneceğiz.
Ele escusa de sabê-lo!
Bunu onun bilmesine gerek yok!
Vai sabê-lo amanhã de manhã.
Yarın erkenden öğrenirsiniz.
- Quero sabê-lo agora.
- Ama ben şimdi öğrenmek istiyorum.
É bom sabê-lo.
Bunu bilmek iyi oldu.
E agora a minha esposa brinda-nos com a possibilidade de sabê-lo.
Eşim de hepimize cevabını bulma imkanı sunuyor.
Sandy parece sabê-lo tudo.
Sandy her şeyi biliyor gözüküyor.
lamento que aquele vaqueiro não vá viver o suficiente para sabê-lo.
O neye sahip olduğunu göremeyecek kadar sığır çobanı.
Devia sabê-lo, Comodoro.
Bunu bilmeniz gerekir Komodor.
Folgo muito em sabê-lo.
Bunu duyduğuma sevindim.
Eu devia sabê-lo.
Bilmeliydim.
Então, não poderei sabê-lo.
Öyleyse bilemem.
Se eu tivesse uma filha, sabê-lo-ia.
- Ben de, kızım olsa bilirdim! - Haydi, çekil, çekil.
Eu já devia sabê-lo!
Bilmem gerekirdi!
- Mas tu tens que sabê-lo.
- Ama bilmen çok önemli.
Se os japoneses estiverem a remar ao sabor da corrente, temos de sabê-Io o quanto antes.
Bir filo söz konusuysa bunu hemen bilmek zorundayız.
Pensei que gostassem de sabê-lo.
Bilmek istersiniz diye düşünmüştüm.
Tenho amigos que adoravam sabê-la aqui.
Seni görmekten hoşlanacak bazı arkadaşlarım var.
- Acabaria por vir a sabê-lo.
Önce ya da sonra zaten fark edecektir.
Lamento sabê-lo.
- Bunu duyduğuma üzüldüm.
Devias sabê-lo.
Bunu bilmen gerekir.
- Devias sabê-lo.
- Bunu bilmen gerekir.
Devias sabê-lo.
Bunu bilmen gerekirdi.
- Sabê-lo-ei lá dentro.
- Orada anlayabilirim.
Creio que devias saber as coisas que se dizem contra ti. Não quero sabê-las.
Bilmek istemiyorum.
Nem sequer o carro, e tu devias sabê-lo!
Bunu biliyor olmalısın.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]