Translate.vc / Portugais → Turc / Sayid
Sayid traduction Turc
552 traduction parallèle
Calma, Sayid.
Üşütmüş o, Said.
Cala-te, Sayid.
Bi sus, Sayid.
Calma, Sayid!
Üşütmüşsün, Said!
Roda ai, Sayid.
Dalaşma be, Said.
Eu faço-te chorar, Sayid!
Açtırırım, Said!
Sayid!
Said!
Parto-te o nariz, Sayid!
Burnunu kırarım ha Said!
Pára com isso, Sayid!
Kes şunu, Said!
- O Sayid.
- Said'i diyor.
Sayid, deixa-o ir!
Said, bırak gitsin!
Sayid, olha a vaca.
Said, ineğe baksana.
Mas eu não estou a brincar com esta merda, Sayid.
Ama bunu ben uydurmuyorum, Said.
Olha para mim, Sayid!
Baksana lan, Said!
Dá-me um beijinho, Sayid.
Bir öpücük ver, Said.
Quem te cortou o cabelo, Sayid?
Saçlarını kim kesti, Said?
Sayid?
Said?
Sayid, trá-lo!
Said, çıkar şunu!
Ele é Francês, chama-se Sayid.
Bu, Fransız, bu da Said.
Sayid?
Said mi?
Sayid é um nome Francês?
Said, Fransız adı mı?
Onde está o Sayid e o Hubert?
Said ve Hubert nerde?
Deixa passar, Sayid!
Yol var şunlara, Said!
Vem Sayid!
Hadi Said!
Eu sou o Sayid.
Ben, Said.
O Sayid tem razão.
Said, haklı.
Sayid, cuidado!
Said, bi baksana!
Ajuda-me, Sayid!
Yardım et bana, Said!
Não me chateies, Sayid.
Beni uyuz etme, Said.
Doutor. Não disseste que o sinal do Sayid era quando estivéssemos à vontade para irmos à festa da praia?
Şu sahildeki partiyi haber etmek için Sayid'in vereceği sinyal neydi?
Para onde é que nos estás a levar?
Bizi nereye götürüyorsun? - Sayid, işareti verdiği zaman kıyıda onunla buluşabileceğimizi söylemişti. - Ne?
Este é o teu pai com Sayid Kolobe, um negociante de armas do Médio Oriente.
Bu babanla birlikte Seyit Kolobe, Orta Doğu'daki tanınmış bir silah satıcısı.
- Sayid.
- Sayid.
- O Sayid diz que há outros.
- Sayid başkaları da var dedi.
- Disse que não estamos sós.
- Sayid yalnız olmadığımızı söyledi.
O Sayid está ferido.
Sayid yaralı.
a perna do Sayid.
Sayid'in bacağı.
Eu liguei-lhe a perna.
Sayid'in bacağına pansuman yaptım.
Se não acreditas, pergunta ao Sayid.
Bana inanmıyorsan Sayid'e sor.
O Sayid voltou?
Sayid geri mi döndü?
Sayid.
Sayid.
Sayid!
Sayid!
Preciso das minhas coisas da gruta.
Sayid, mağaradaki malzemem lazım.
Sayid?
Sayid?
- Sayid, tu não podes...
- Sayid, yapamazsın...
É a única fonte de água corrente que temos, Sayid.
Bulabildiğimiz tek tatlı su kaynağı bu, Sayid.
Estou a ir, Sayid.
Ben hallederim, Sayid.
- O Sayid arranjou o rádio mas daqui não funciona.
- Sayid vericiyi tamir etti... -... ama buradan kullanamıyoruz.
O Sayid estaria orgulhoso.
Sayid gurur duyardı.
- Onde arranjaste...
- Bunu nereden... - Seni anlamıyor Sayid.
- Ela não te percebe, Sayid.
Beni anlıyor.
O Sayid disse que acendia o sinal para que pudéssemos encontrá-lo na praia. Porque é que não estamos a ir na direcção da praia?
- Niye sahile gitmiyoruz?