Translate.vc / Portugais → Turc / Saída
Saída traduction Turc
14,403 traduction parallèle
Sim, a nossa primeira saída foi na Crazy Nights Tour.
Evet. Bizim ilk randevumuz Çılgın Geceler Turnesindeydi.
Não fales com ninguém à saída.
Yolda kimseyle konuşma.
Detetive Sargento Anderson tem uma ferida de bala na face lateral da extremidade distal do seu úmero, o que parece uma ferida de saída apenas distal para a fossa antecubital sobre a face do flexor ulnar no seu antebraço.
Komiser Muavini Anderson'un kol kemiğinin uzak ucunda yatay eksende girip dirsek çukurunun hemen dışından çıkmış gibi duran bir mermi yaralanması var.
Ele tem algum sangramento menor em torno dos locais de entrada e saída quanto se tira o curativo.
Giysiyi çıkarırken giriş ve çıkış bölgesi çevresinde hafif akıntı var.
Consegues ver alguma coisa? Há uma saída?
Bir şey görüyor musun Çıkış yolu falan var mı?
Deixe-me acompanhá-la à saída.
Dışarıya kadar eşlik edeyim size.
Sim, à saída de Fordham Road.
Evet, Fordham caddesi üzerinde.
Hood, ando à procura deste filho da mãe há meses. E tudo o que tenho são becos sem saída.
Hood, bu piç kurusunu aylardır arıyorum ve hep çıkmaz sokakta buldum kendimi.
Só há uma saída do quarto.
Bu odanın tek bir kapısı var.
- A Sarah vai indicar a saída.
- Sarah size çıkışı gösterir.
- É esta a saída?
- Çıkış buradan mı?
- Saída para o quê?
- Ne çıkışı?
Sinto muito, mas era a única saída.
Özür dilerim başka bir yolunu bulamadım.
Então, eles compraram uma bela casa num beco sem saída e constituíram uma família.
Çıkmaz sokağın sonunda güzel bir ev alıp çekirdek ailelerini oluşturmuşlar.
Pensei : " A Nancy Wheeler, ela não é só mais uma miúda suburbana que se acha rebelde por fazer exatamente o que as outras miúdas suburbanas fazem, até essa fase passar e casarem com um ex-desportista chato que é vendedor, e viverem uma vida perfeita e chata num beco sem saída.
Diyordum ki, " Nancy Wheeler başkaları gibi davranarak isyan ettiğini sanan o aşama geçince de sonradan satıcı olmuş sıkıcı bir eski atletle evlenip çıkmaz sokaktaki evinde müthiş sıkıcı bir hayat yaşayan o banliyö sakini kızlardan olmayacak.
- Já estava de saída.
- Ben de ayrılıyordum.
Saímos na saída sul nas traseiras.
Elçiliğin arkasındaki güney çıkışından gideriz.
A melhor opção pode ser a saída de emergência a noroeste.
En iyi seçeneğimiz belki de kuzeydoğu yangın çıkışı olabilir.
Porque se eu sair do Bronx e tu também encontrares uma saída, podemos ficar juntos para sempre.
Ben Bronx'tan çıkarsam ve sen de bir yolunu bulursan daima beraber olabiliriz.
Mas ela tem um bilhete de saída E agora eu também
Ama o buradan kurtulabilir Artık ben de kurtulabilirim
Estou de saída.
Ben kaçar.
De saída?
- Gidiyor musun?
Beco sem saída.
Çıkmaz yol.
Quando chegaram ao beco sem saída, na pedreira, o que aconteceu?
Taş ocağında yolun sonuna geldiğiniz zaman, ne oldu?
Seguiu-os pela estrada da pedreira, até Magazine Hill, chegados ao beco sem saída, o que aconteceu?
Cephanelik Tepesi'ne kadar takip ettiniz. ve çıkmaz yolun sonuna varınca, ne gerçekleşti?
Vou-lhe dizer que estou de saída.
Gidip ona ayrılacağımı söyleyeyim.
Estamos de saída.
Biz gidiyoruz.
Bolt mais lento na saída dos blocos, Powell o mais veloz.
Bolt takozlardan hızlı çıkamadı, Powell en iyi çıkışı yaptı.
A sua saída está baseada em sessões diárias por forma a vigiar o seu progresso.
Tedavinizi takip etmek gibi günlük görüşmeler yapacağız.
A sua saída está baseada em sessões diárias por forma a vigiar o seu progresso.
Taburcu olman için günlük olarak ilerlemeyi izleyeceğiz.
Tu sabes, tipo uma cena saída de "A Guerra dos Tronos".
Game of Thrones'takiler gibi hem de!
- Conhece a saída?
- Çıkış yolunu biliyor musun?
Uma estratégia de saída.
Kaçış stratejisi.
Há outra saída?
Başka bir çıkış var mı?
E uma das qualidades que vocês todos têm em comum... Vocês têm sempre uma saída.
Tek bir ortak özelliğiniz varsa o da hep bir çıkış yolunuzun olmasıdır.
Já chega de conversas... Onde é a saída?
Bu kadar muhabbet yeter.
Quando é a próxima saída do Presidente da Casa Branca?
Başkan'ın Beyaz Saray dışındaki bir sonraki işi ne zaman?
Estávamos a garantia a vossa estratégia de saída.
Çıkış stratejinizi güvence altına alıyorduk.
- É um beco sem saída.
- Çok güzel açıkladın.
Eles estão a evacuar o edifício. Se virar à direita, quando sair desta sala, vai ver uma saída sul, no fim do corredor.
Odadan çıkıp sağa dönerseniz koridorun sonunda güney çıkışını bulacaksınız.
Tens uma estratégia de saída?
Bir kaçış stratejin var mı? Rahat ol tatlım.
Uma estratégia de saída.
- Bir kaçış stratejisi.
A experiência dele é a nossa saída.
Çıkış yolumuz onun deneyi.
A única saída é através da experiência, Scott.
Tek çıkış yolu deneyin kendisi Scott.
Nós estávamos só à procura de uma saída e nunca deixámos de acreditar que a experiência era a nossa fuga.
Biz sadece bir çıkış arıyorduk ve kaçışımızın deney sayesinde olacağına inanmaktan hiç vazgeçmedik.
É como se tivéssemos chegado a um beco sem saída e a determinação não basta e...
Bir çıkmaz sokağa girmiş gibiyiz, kararlılık yeterli olmuyor ve...
Existe apenas uma saída.
Çıkmak için tek bir yolumuz var.
O que você quer é fazer uma saída em grande.
Büyük bir kaçış istiyorsunuz.
Sam, qual é a saída mais rápida daqui?
Sam, buradan en hızlı nasıl çıkılır?
Estas escolas particulares estão habituadas à entrada e saída de miúdos. Vai usar os nomes verdadeiros?
Gerçek isimleriyle mi kayıt yapacaksınız?
- Estou preso aqui, sem saída?
Buraya sıkışıp kaldım, dışarıda başka yolu yok mu?