Translate.vc / Portugais → Turc / Sente
Sente traduction Turc
25,520 traduction parallèle
Ódio é o que este país sente por verdadeiros crentes como eu.
Nefret, bu ülkenin benim gibi inananlara hissettiği şeydir.
- Será que a Alex sente o mesmo?
Acaba Alex'de aynı mı hissediyor.
- Como é que ela se sente sobre ti?
Senin hakkında ne hissediyor?
Não se preocupe sente-se.
Merak etme, otur. Gel, otur.
Sente-se e assista.
Otur ve izle - Tamam.
Por favor sente-se.
Lütfen otur.
Sente-se por um minuto.
Bir dakika otur.
Sente-se.
Otur.
Você faz em qualquer lugar. Sente-se.
Bin.
- Sim, claro. Sente-se.
- Evet, tabii.
Que iria falar com o Pastor Tim, dizer-lhe como se sente.
Rahip Tim'le konuşup nasıl hissettiğini anlatacakmış.
E como é que ela se sente?
Nasıl hissediyor peki?
O Matthews não o vê muitas vezes e ele sente falta dele.
Matthew onu yeterince göremiyor ve babasını özlüyor.
Em particular com comentários expressando o que o FBI'sente'.
Özellikle de... " "...'FBI şöyle hissediyor'tarzı yorumlar. "
"O FBI pode avaliar, determinar, considerar ou afirmar, etc., mas não é apropriado dizer que o FBI'sente'."
"FBI belirleyebilir..." "... karar kılabilir, değerlendirebilir, iddia edebilir vesaire... " "... ancak FBI'ın'hissettiğini'söylemek uygun kaçmıyor. "
O Bureau não sente, Stan.
- Büronun hisleri yoktur Stan.
Rejeitou-o, ou comprometeu-o ligeiramente e que agora ele sente que tem de corrigi-lo... da maneira mais brutal possível.
Ya da onu reddetti ya da küçümsedi ve şimdi de en vahşi şekilde durumu düzeltmek istiyor.
Sente-se.
Otursana.
Falas do que o Alec sente pelo Magnus?
Alec'in Magnus'a hisler beslemesini mi söylüyorsun?
Sei que sente que tinha de partir, mas gostaria muito que voltasse.
Ayrılmak zorundaymış gibi hissettiğini biliyorum. Ama geri dönmeni gerçekten çok isterim.
Mas a minha geração não sente isso.
Ama benim neslim öyle düşünmüyor.
Bem, se é assim que você se sente, vamos apertar as mãos sobre ele.
Bu şekilde düşünüyorsan, el sıkışalım.
É assim que alguém se sente quando muda o mundo.
Demek dünyayı değiştirince böyle hissediliyormuş.
A velha aplicação que criaste sente-se um pouco insegura.
Senin yaptığın eski uygulama birazcık kendini tehlikede hissediyor.
Sente-se bem, senhora?
İyi misiniz hanımefendi?
Vá lá. Sente-se.
- Hadi ama.
Eu sei como se sente.
Nasıl hissettiğini biliyorum.
Sente-lo, Seth?
Hissediyor musun, Seth?
- Sente-lo?
- Hissediyor musun?
Sente-se, vou pedir chá ou café para si.
Oturun, size çay ya da kahve söyleyeyim.
Sente-se!
Oturun.
- Sente-se.
- Otur. - Gelin.
Sente-se aqui.
Buraya otur.
Sente-se bem?
Teşekkürler. İyi misin?
- Vá, sente-se. Está bem?
Gel otur şöyle.
Sente-se, está tudo bem.
Gel otur şöyle, Sorun yok. Of...
Ele também sente muito a sua falta.
O da seni çok özlüyor.
Você sente alguma coisa pelo Alex?
Alex'e karşı bir şeyler hissediyor musun?
Você sente-se bem?
Kendinizi iyi hissediyorsunuz.
Louis, eu sei que se sente mal, mas a Donna está a ser atacada.
Louis, kötü hissettiğini biliyorum ama şu anda Donna tehlikede. - Ne yapmamı istiyorsun?
Não vão encontrá-la, porque ela o mandou a partir de um e-mail geral da faculdade. Porque sente vergonha dela, tal como tem vergonha de mim.
- Hayır onu bulmayacaklar çünkü fakültenin genel email hesabından atmış çünkü benden nasıl utanıyorsa kendinden de o kadar utanıyor.
Sente-se.
- Sağ olun Dekan Bey.
Como se sente?
Nasıl hissediyorsunuz?
Sente-se bem?
Her şey yolunda.
Não, você não se sente como eu.
Benim gibi değilsin.
Não, não. Por favor, Bradley, sente-se.
Hayır, hayır.
- Sente-se responsável pela morte de David Wagner?
David Wagner'ın ölümünden sorumlu hissediyor musunuz?
Não, ela sente-se culpada.
Hayır, kendini suçlu hissediyor.
Sente-se um bocadinho.
Oturun, ayakta durmayın.
Sente-se, preciso de falar consigo.
Biraz oturur musunuz. Sizinle bir şey konuşmam lazım.
Sente-se, preciso de lhe dizer uma coisa.
Bu para hakkında değil. Lütfen oturun. Size bir şey söylemek zorundayım.