Translate.vc / Portugais → Turc / Spike
Spike traduction Turc
1,286 traduction parallèle
Spike!
Hey Spike!
Só faça o movimento! Escuta, Spike.
Çabuk ol.
No shogi, o xadrez japonês, pensa em 100 jogadas possíveis e depois faz a tua jogada.
Dinle Spike. Japon santrancı shogide 1 00 hamle ileriyi düşünürsün, sonra oynarsın.
É muito profundo pra você
Dinle şimdi Spike.
Então, Spike?
Ee Spike?
É melhor ver isto, Spike.
Bunu izlesen iyi olur Spike.
Tiveste sorte, Spike?
Bir şey buldun mu Spike?
Spike Spiegel. Por quê?
Spike Spiegel.
Consegue me ouvir, Spike?
Beni duyabiliyor musun Spike?
Pode ser, Spike?
Tamam mı Spike?
- De volta ao trabalho, Spike?
- İşe geri mi döndün Spike?
Não acredito que seja só um Caçador, Spike Spiegel.
Sen sıradan bir ödül avcısı değilsin Spike Spiegel.
Ele disse que se chamava Spike
Adının Spike olduğunu söylemişti, değil mi?
Não estás à espera que o Spike telefone?
Spike'ın aramasını beklemiyor musun?
Se algo corre mal na tua vida, culpa o Spike.
Hayatında bir şeyler yolunda gitmeyince hemen Spike'ı suçla.
Talvez se tivesses sido mais honesta com ela, não estavas aqui a discutir comigo para te sentires melhor.
Belki ona baştan ben dürüst olsaydım şimdi Spike'ı pataklayarak içini rahatlatmaya kalkmazdın.
Spike, tu e eu ficamos com o este.
Spike seninle doğu yakasını alacağız.
Nunca preciso de ti, Spike.
Yardıma ihtiyacın vardı. Sana ihtiyacım yoktu.
Spike, sua criatura diabólica.
Spike, seni iğrenç yaratık.
Tirando as dores de cabeça da Will e a aparição do Spike.
Willow'un baş ağrılarını ve Spike'ın konuk sanatçıIığını saymazsak.
- O Spike estava lá? - Infelizmente.
- Spike da orada mıydı?
Spike!
Oh, Spike!
- Preciso da tua ajuda, a Dawn está aqui.
- Cehennem aşkına! - Spike, yardımın gerek. Dawn burada.
Ele estava a contar-me uma história e estava mesmo na parte fixe...
Spike bana hikaye anlatıyordu. Çok heyecanlı bir yerinde kaldık.
Vamos ouvir a história que estavas a contar à minha irmã.
Spike'ın kız kardeşime anlattığı hikayeye kulak verelim.
Era o Spike!
Çünkü o Spike.
Andar com ele não é bom, Dawn. Está bem.
Spike'la takıImak havalı bir şey değil, Dawn.
- Não acho que ele seja nojento.
- Bence Spike iğrenç değil.
O Spike tem um "chip".
Spike'ın da cipi var.
O Spike é um monstro!
Spike canavar, tamam mı?
- O que quer isso dizer? - O Spike está apanhadinho por ti.
Ayrıca ona aşık olsam da, ortalıkta sen varken farkına bile varmaz.
Buffy, o Spike está completamente apaixonado por ti.
Buffy, Spike sana sırıIsıklam aşık.
O Spike está apaixonado por mim.
Spike bana aşıkmış.
Não te chateies com uma coisa que nunca vai acontecer.
Spike'ın ateşli hayallerini neden ciddiye alasın? Öyle bir şey olmayacak.
- Ele tinha uma fixação por mim...
- Spike'ın bana karşı tuhaf bir takıntısı olduğunu biliyordum.
Buffy, o Spike veio aqui para pedir desculpas por ontem.
Buffy. Spike dün için özür dilemeye geldi.
Spike, és um vampiro.
Spike, sen vampirsin.
Uma memória feliz, querido Spike.
Mutlu bir anı, güzel Spike.
O pobre Spike tornou-se numa piada para os vampiros, certo?
Zavallı Spike, diğer vampirlere ders oldu. Değil mi?
A electricidade mente, Spike.
Elektrik yalan söyler, Spike.
Para o Spike, é como se estivesse a agradar.
Spike için bu, ilişki kurmakla eşdeğer.
Desde que aquele "chip" esteja lá, ele não pode fazer nada.
Pek sanmam. Spike, kafasında çip olduğu sürece bana zarar veremez. Hiçbirimizi incitemez.
É só uma coisa estranha à Spike.
Spike'ın tuhaflıklarından biri işte.
- Sim, e o Spike é...
- Evet. Ve Spike çok...
Spike!
Spike!
Spike, porque fizeste isto?
Spike!
Já percebi.
Sana hiçbir zaman ihtiyacım olmadı, Spike.
Quanto mais te conheço, mas eu queria não te conhecer.
Biliyor musun Spike.
- Spike, preciso de uma resposta.
- Yapsalardı eğlenceli olurdu.
Agora.
- Spike, hemen cevaba ihtiyacım var.
Ela estava com o Spike.
Spike'la takıIıyordu.