English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portugais → Turc / St

St traduction Turc

284,734 traduction parallèle
- Bem, o mês passado acordaste-me com uma teoria que todos vivíamos num universo fractal holográfico. Lembras-te?
Hepimiz oransal holografik matrikste yaşıyoruz diye bir teori için geçen ay uyandırmıştın, hatırladın mı?
Quando somos peixe pequeno, notamos em coisas que os graúdos não reparam porque estão ocupados a engraxar os outros peixes graúdos.
Küçük bir balıksan, büyük balıkların kaçırdığı şeyleri görürsün. Çünkü onlar da diğer büyük balıklarla kırıştırmakla meşguldür.
- O que eu estou a perceber é que eles são muito bons para estarem com a gente.
Bizle takılmalarına alışmıştım.
Eu tenho isto desde que era uma garotinha.
Bunu küçük bir kızken almıştım.
- Já discutimos isto.
- Bunu çokça tartıştık.
A propósito, posso apresentar o meu assistente?
Bu arada, sizi asistanımla tanıştırabilir miyim?
Agora, nosso negócio está completo.
Şimdi, sözleşmemiz tamamlanmıştır.
- Muito gosto. Vamos, Diana.
- Tanıştığımıza memnun oldum.
Sinto que a Ana está a sofrer.
Anne ıstırap çekiyor, değil mi? Bunu biliyorum.
Um dia deixaste uma coisa na minha carteira, na escola.
Bir keresinde okulda masama bir şey bırakmıştın.
Mas o pastor não achou bem e deitei tudo fora.
Ama papaz onaylamadığı için kalan şişeyi uzun zaman önce atmıştım.
Já estava a pensar que não vinham.
Neredeyse gelmeyeceğinizi düşünmeye başlamıştım.
Meu, ela tem uma filha e tudo?
Vay canına dostum, bu fıstığın çocuğu da mı var?
- Acho que resultou.
- Bence yakıştı.
Você fez-nos o pequeno-almoço.
Bize kahvaltı hazırlamıştın.
- É um brinquedo em que tenho trabalhado.
Evet, üzerinde çalıştığım küçük oyuncak.
Cinco horas depois, ele desapareceu, não apareceu nas aulas.
Beş saat sonra ortadan kayboldu. - Derse de gelmedi ve evi dağılmıştı.
- Já nos conhecemos. Na embaixada croata.
- Hırvat Elçiliği'nde tanışmıştık.
Ou fazer uma jura de sangue em sinal de eterna lealdade?
Cuthbertlar olarak bağlılık yemini etmemiz ya da parmaklarımızı delip kanlarımızı karıştırmamız gerekmez mi?
Nunca me senti tão emocionada.
Hayatım boyunca bu kadar heyecanlanmamıştım.
É um prazer conhecer-vos.
Tanıştığımıza ne kadar sevindim bilemezsin.
Não tenho palavras para exprimir o prazer de vos conhecer.
Tanıştığımıza ne kadar memnun olduğumu anlatamam.
Não fomos apresentadas, mas já a vi na vila e na igreja.
Resmi olarak tanıştırılmadık ama sizi kasabadan ve kiliseden tanıyorum.
A Prissy Andrews já deve o conhecer.
Prissy Andrews'un onunla tanıştığını tahmin ediyorum.
A Sra. Hammond, para quem eu trabalhei, tinha gémeos depois de afagar o ratinho do Sr. Hammond.
Bayan Hammond, eskiden yanında çalıştığım kadın Bay Hammond'ın faresini okşayıp ikizi doğurdum derdi.
Ainda não tinha encarado as coisas dessa maneira.
Şu ana kadar bu açıdan bakmamıştım.
Nunca mais era hora de almoço.
Öğle yemeği hiç gelmeyecek sanmıştım.
Mas talvez perceba algumas coisas que tu não percebes.
Ama belki senin anlamadığın bir şey anlamıştır.
Ainda bem que nos conhecemos, Egil.
Tanıştığımıza memnun oldum Egil.
A Judith avisou-nos.
Judith bizi uyarmıştı.
Portanto é melhor habituares-te.
Kendini alıştırsan iyi edersin.
- Deixe-me apresentá-la aos meus amigos.
Seni arkadaşlarımla tanıştırayım.
Prosseguir.
Çalıştır.
Além do menino macaco a derreter-me, ou a Ravena a vigiar o tempo todo, nightwing, agindo como uma mãe galinha, Jaime e seu bicho esquisito,
Maymun çocuğun beni sürekli sıkıştırması, Raven'ın korkunç bakışları Nightwing'in ana kuzusu gibi davranması, Jaime ve onun böceği ve sen, benim yeni takipçim.
Sabes que deu um monte de trabalhos para chegar até aqui.
İşlerin bu noktaya kadar gelmesi için çok çalıştığımızı biliyorsun.
Eles sabem que eu estou a trabalhar contigo.
Seninle çalıştığımı biliyorlar.
Ele tem-te iludido desde o início.
Başından beri seni buraya sıkıştırmış demek.
Misturando a verdade com mentiras.
Yalanlarla gerçeği karıştırır.
Ajudamos-te.
Seni yanımıza almıştık.
Nós concordamos que algumas mortes poderiam ser inviaveís. Coisas acontecem.
Bazı ölümlerin kaçınılmaz olabileceği konusunda anlaşmıştık.
Eu planejei isto por muito tempo.
Uzun süredir bunu planlamıştım.
Todos menos um, a pequena Ana, que se escondeu debaixo da carripana.
"Sadece biri dışında o da küçük Ann. Çünkü o bir tavanın altında saklanmıştı."
Espírito ocioso, Ana!
Aklını hiç çalıştırmıyorsun!
De modo nenhum.
Çalıştırıyorum!
Na minha primeira noite aqui, também chorei como tu.
Bu odadaki ilk gecemde ben de ağlamıştım.
Não pensei que fosse por isso.
Hiç bu açıdan bakmamıştım.
Damos início à primeira reunião do Clube Literário de Avonlea!
Avonlea Hikaye Kulübü'nün açılış toplantısı başlamıştır.
Errado.
Bu yanlıştı.
Mas o pobre Matthew saiu espavorido.
Zavallı Matthew evden çoktan kaçmıştı.
Sonha com elas desde que nos conhecemos.
Tanıştığımız günden beri hayalini kuruyor.
- Sra. Barry, eu já...
- Bayan Barry, bunu zaten açıklamıştım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]