English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portugais → Turc / Stan

Stan traduction Turc

6,058 traduction parallèle
Ouve, Stan, tens visto que Clyde está a sair com Lisa Burger? Sim, tio.
Stan, Clyde'in Lisa Berger ile ciktigini biliyor musun?
- Como te atreves, Stan?
! Bunu nasil yaparsin ya, Stan?
Stan Hoffman. Serviços Secretos.
Ben Gizli Servis'ten Stan Hoffman.
É bom vê-lo, Stan.
Seni gördüğüme sevindim, Stan.
Mas é para outra pessoa, Stan.
Ama bu başka biri için... Stan.
Sim. Contei ao Stan.
Evet.
E agora está a ajudá-la a encontrar alguém para o... - Stan.
Bu yüzden şimdi ona yardım ediyorsun birini bulması...
- Stan.
- Stan.
Quando o Stan chora, o Victor abraça-o.
Ve Stan ağladığında, Victor ona sarılıyor.
- Stan, é o Duncan Carlisle.
- Stan, ben Duncan Carlisle.
- Stan. Sou eu.
- Stan.
Ouvi sobre o nosso amigo, o Stan Hoffman.
Stan Hoffman'a olanları duydum.
Penny, se não fosse o Sheldon, nunca terias conhecido a lenda de banda desenhada Stan Lee.
Penny, Sheldon olmasaydı çizgi roman efsanesi Stan Lee ile asla tanışamazdın.
E não conseguirei isso cometendo erros, Stan.
- Konuyu oraya getirmeyeceğim ama beni yanlış anlama Stan.
Muito bem, se quiser saber mais, volte às docas e vá falar com o Stan, um empregado meu.
Bekleyin. Başka bir şey öğrenmek istiyorsanız tersaneye tekrar gidebilirsiniz.
Ele diz-lhe o que quer saber, está bem?
Adamım Stan'le görüşün. Öğrenmeniz gereken ne varasa anlatır tamam mı?
Acompanha, Stan, ou tira-me esse cu daqui!
Kaldır, Stan, yada çık git burdan!
Stan agendado para a altura de 3.000 metros.
3.000 metre yükseklikte planlanan Rota'da gidin.
Obrigada, Stan.
Teşekkürler, Stan.
Isso é porque eu tenho o Stan, ok?
Bu yüzden Stan'i elimde tutuyorum.
Stan e eu eramos casados quando saímos.
Stan ile tanıştığımızda biz de evliydik.
Em segundo lugar... a esposa de Stan era gorda, sem atractivos sexuais.
İkinicisi, karısı hiçbir seksi tarafı olmayan şişman bir kanadalıydı.
Quando a Charlotte e o Stan deixaram a nave, fiz uma enorme festa de despedida para eles, certo?
Charlotte ve Stan giderken... Onlara veda partisi düzenleyen ben değil miydim?
Já se passaram três dias e nenhuma notícia sobre o paradeiro do Detective Stan Jeter, desaparecido desde domingo, o carro dele foi encontrado à beira deste lago, mas não há sinais de luta.
3 gün oldu ve pazar gününden beri kayıp olan detektif Stan Jeter'in nerede olduğu konusunda hala net bir bilgi yok. Arabası gölün kenarında bulundu, ancak herhangi bir boğuşma izi yok.
Qualquer um tinha desmaiado depois de algumas dentadas, mas ela não parou, até encontrar uma artéria.
Çoğu insan birkaç ısırıştan sonra bayılır, Ama bu sefer... atar damarı buluncaya kadar ısırmaya devam etmiş.
Um avião de carga com destino a Los Angeles. Fontes dizem que ele explodiu 90 segundos depois da descolagem aqui em Washington.
Los Angeles'a gitmek üzere olan bir kargo uçağının kalkıştan hemen 90 saniye sonra Washington içinde patladığı belirtiliyor.
Algo que me diz que é mais do que despersonalização.
Şahsi bir davranıştan dahası olduğu anlaşılıyor.
Stan, meu amigo!
Adamım!
O quê?
Stan'a söyledim. Ne?
É por isso que ela está a fazer isso, Stan.
işte bu yüzden bunu yapıyor, Stan.
É mal-humorado por fora... rabugento e irritado por dentro.
Dıştan huysuz, içten aksi ve hoşnutsuzdur.
E como se chama? Quero certificar-me que fica com os louros desta venda.
Sizinde satıştan kazanç elde ettiğinizden emin olmak istiyorum da.
Nod está por baixo, mas não está fora!
Nod düştü ama yarıştan çıkmadı!
A terceira saída, rumo a norte.
İlerideki üçüncü çıkıştan kuzeye.
Horrorizado com a sua criação, tentou destruir-me.
Yaratılıştan dehşete düşerek beni yok etmeye çalışmıştı.
Depois do quinto frame, não antes. Pões os pinos como combinámos.
Beşinci atıştan sonra dediğimiz gibi lobutları işaretlemeye başla.
Inverno e então Verão. Verão e então Inverno. Como um ano inteiro num dia.
Kıştan sonra yaz yazdan sonra kış tıpkı yılın tüm günleri gibi birbiri ardına, sonsuza dek.
Ganhámos $ 2.000 na corrida hoje.
Bugünkü yarıştan 2.000 kazandık.
Quanto ao caso do Coy Harlingen... À primeira vista... era apenas mais uma overdose, menos um drogado, assunto encerrado.
Şu Coy Harlingen meselesi dıştan bakıldığında bir başka aşırı dozdan ölüm, bir başka keş, dava kapanmıştır.
O dinheiro da venda foi usado para comprar lança foguetes para os militantes islâmicos.
Satıştan elde edilen para İslamcı militanlara roketatar almak için kullanıldı.
Quase lá, o tipo me disse para virar na próxima saída.
Çok az kaldı, bana ilk çıkıştan çıkmamı söylediler.
É a primeira de quatro à melhor de sete corridas.
O 7 yarıştan en iyi dörtlü.
Quando estás bem alto E olhas para baixo Para o mundo que deixaste E para as coisas que sabes Pouco mais que uma olhadela Chega para te mostrar
Yukarı çıkarken aşağıda bıraktığın dünyaya ve tanıdıklarına baktığın zaman kısa bir bakıştan biraz daha fazlası sana ne kadar ufak olduğunu gösterir.
O vossa estrela e "wide receiver" Andre Bello, tem-me contado sobre aqueles treinos secretos que ambos têm feito durante todo o Inverno.
Senin yıldız top tutucun Andre Bello kıştan beri beraber yaptıkları gizli antremanlardan bahsediyordu.
Como um todo, não é um mau negócio, mas, porque é que pensa que precisamos de fazer isto agora?
Dıştan bakıldığında, kötü bir takas değil ama sence neden bunu yapmamız gerekiyor?
Após um início catastrófico, eles estão preparados para competir pelo 13º campeonato.
Korkunç bir açılıştan sonra 13. Şampiyonaları için yarışma hakkı kazandılar.
Depois da corrida, no entanto.
Yarıştan sonra zaten.
Há uma reunião dos condutores na noite antes da corrida.
Yarıştan önceki gece sürücüler toplanacak.
A corrida antes da corrida.
Yarıştan önceki yarış.
Saiam da pista.
- Yarıştan çıkın.
Oito voltas para o final e tem sido uma corrida emocionante, até agora.
8 tur gitti ve heyecanlı bir yarıştan halen uzaktayız.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]