Translate.vc / Portugais → Turc / Starbucks
Starbucks traduction Turc
429 traduction parallèle
- Vou ao Starbucks.
- Selam. Starbucks'a gidiyorum.
Seu nome era Starbucks.
Adı Starbuck'tı.
Onde é que está a minha mistura fina do Quénia?
- Starbucks'tan aldığım Kenya kahvesi nerede?
Já sei, o Starbucks.
Neresi olduğunu biliyorum. Starbucks.
Servi-te um expresso no Starbucks.
Sana bir espresso servisi yaptım Starbucks'ta.
Não se passa muito numa cidade com um Starbucks como Sunnydale.
Tek Starbuck'ı olan Sunnydale gibi bir kasabada pek bir şey olmaz.
O Billy foi ao Starbucks.
Billy aşağıya Starbucks'a gitti.
"Discoteca Crazy Days". Isso agora é um Starbucks, Larry.
"Çılgın Dave'in Kayıt Stüdyosu." Orası şu an Starbucks, Larry.
- Não, também é um Starbucks.
Hayır, orası da Starbucks.
Há um Starbucks três quarteirões abaixo.
Üç blok aşağıda Starbucks var.
Starbucks.
Starbucks.
Daqui a cinco minutos isto passa a Starbucks.
Beş dakika içinde, bu yer Starbucks olacak.
Queremos que vás ao Starbucks.
Starbucks'a gitmeni istiyoruz.
Vai ao Starbucks buscar café.
Starbucks'a git, ve biraz kahve getir.
Vai ao Starbucks buscar café.
Starbucks'a git ve kahve getir.
Uma Constelação IBM. Uma Galáxia Microsoft. Um Planeta Starbucks.
I.B.M. Yıldızküresi, Microsoft Galaksisi, Starbucks Gezegeni.
Hoje, a Starbucks oferece café de primeira qualidade a preços acessíveis.
Bugün Starbucks, ulaşılabilir fiyatlara birinci kalite kahve sunuyor
Se desviarmos os nossos recursos do império do mal e os investirmos na Starbucks, podemos quintuplicar os nossos lucros!
Dr. Evil. Eğer kaynaklarımızı kötülük imparatorluklarından Starbucks'a yönlendirirsek kârımızı beşe katlayabiliriz.
O Starbucks era invadido por carrinhos de bebé.
Starbucks resmen çocuk arabası otoparkı olur.
Mirar aquele que perguntou ao seu colega na Starbucks se ele tinha dois mamilos por dez centavos?
Baş rollerinde de iş arkadaşlarının iki meme ucunu görmek için 10 cent verecek biri mi var?
Tem dois andares, uma área de 7 mil e 200 m ^ 2, estacionamento para pessoal e clientes e, no quarteirão, dois bancos, uma Kinkos, e uma data de Starbucks.
İşte, 2 katlı. 36.000 metre kare. Çalışan ve müşteriler için araba parkı ve bir kaç blok yanımıza da iki banka bir Kinko Restoran ve bir kaç tane Starbucks.
Vi três destes estacionados no Starbucks hoje de manhã.
Bugün Starbucks dışında bunlardan 3 tane gördüm.
Acho que vou até ao Starbucks beber uma Manga Grande.
Tamam, Starbucks'a gidip bir Mango Grande alacağım.
Malditos assentos de banheiro do Starbucks.
Lanet olsun o pis tuvaletlere!
Dois "scones" com bagas azuis com pequenos grânulos no topo e uma compilação "Starbucks" CD.
Üzerinde şeker serpili iki yabanmersinli kek bir de Starbucks derleme CD.
- Desculpe? - Conhecemo-nos no Starbucks.
Starbucks'ta tanıştık.
Vimo-nos um ao outro em diferentes Starbucks, do outro lado da rua e o Hamilton teve a coragem de um dia atravessar a rua e abordar-me. Não no mesmo Starbucks.
Aynı Starbucks'ta değildik.
E sabia que de vez em quando eu haveria de estar no Starbucks e tu estarias no outro, e assim pensei que deveria ir aquele Starbucks da próxima vez.
Bazen ben bir Starbucks'ta, sen diğerinde oluyordun. Bir dahaki hafta sonu diğerine gidiyordum, bu sefer sen öbüründe oluyordun.
Ás vezes vamos ao Starbucks aos fins de semana pegamos num catálogo de L.L. Bean...
Bazen hafta sonları Starbucks'a gideriz. Yanımıza L.L. Bean katalogunu alırız.
Hoje vi três destes estacionados do lado de fora do café Starbucks... o que só me diz uma coisa : nesta cidade há muitas pessoas ricas exibicionistas!
Bu sabah Starbucks'ta üç tanesini park halinde gördüm, ve şunu düşündüm... bu şehirde kirli para ve kendini beğenmiş Viyana'lılar çok fazla!
Fui ao Starbucks, não o têm.
Starbucks'a gittim, orada yoktu.
- Não, vamos ao Starbucks.
- Hayır, Starbucks'a gidiyoruz.
Grace, eu tenho de te falar de um precipício de cada vez que a menina da Starbucks me dá espuma extra!
Grace, Starbucks'daki Kadın Kahveme her ekstra köpük koyduğunda seni intihardan döndürüyorum.
Estás muito longe de Starbucks.
Vadi'den oldukça uzaktasın evlat.
Sim, porque eu ganho $ 8 por hora no Starbucks.
Evet çünkü Starbucks'ta saati 8 dolara çalışıyorum.
- Vou ao Starbucks. - Starbucks?
Starbucks'a gidip kahve alacağım.
Espera, eu vou contigo!
- Starbucks mı? Dur, ben de geleyim.
Adora, se alguém perguntar por mim, fui ao Starbucks!
Adora, eğer birisi beni sorarsa, Starbucks'a gidiyorum!
Pensava que tinha desaparecido com os Starbucks e a Madonna.
Madonna zamanında falan kaybolduğunu düşünüyordum.
Eu e o meus amigo Phil achamos que o teu guião é mau.
Ben ve dostum Phil az önce senaryonu Starbucks'ta bulduk.
- No café.
- Starbucks'ta.
Eu ia sentar-me a tomar um café.
Starbucks'a gidecektim. - Ben de! - Birlikte gidelim mi?
As preciosas madalenas molhadas em café com chocolate.
Starbucks'ın çikolata soslu kahvesine batırılmış deniz kabuğu şeklindeki kurabiyeler.
Grandes lugares, claro, mas, uh, no tem Starbucks.
Harika bir yer ama hiç şehir ışığı yok.
Starbucks em cada esquina e um SUV em cada garagem.
Marketler her köşede, ve SUV her garajda...
"Café." "Starbucks", "Lábios".
Starbucks, dudaklar...
Vamos a um café, pedimos dois cappuccinos e temos uma boa conversa.
Baksana, niye bir Starbucks'a gidip cappucino içerek dedikodu yapmıyoruz?
Púnhamos um em cada esquina, como o Starbucks.
- Starbucks gibi her köşeye açarız.
Dantes, julgava que as pessoas que iam sozinhas ao Starbucks com o portátil eram pretensiosas.
Bazı insanların neden Starbucks'ta tek başlarına oturup kendini beğenmiş bir şekilde laptoplarına yazı yazdıklarını merak ederdim.
O mundo só terá Gaps e Starbuck's, certo? Ele tem grana.
Bütün dünya Gap ve Starbucks'la dolacak ha?
- Na fila do "Starbucks".
- Starbucks'ta sıra beklerken.