English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portugais → Turc / Sêmen

Sêmen traduction Turc

76 traduction parallèle
Vou para um exame e o doutor diz "Preciso de amostra de sêmen, urina e fezes."
Kontrole gittiğimde doktor bana "Meni, dışkı ve idrar örnekleri lazım" dedi.
Temos sêmen da escova e do tapete e recuperamos tecido da pele das unhas da morta, mas achamos que o assassino usava luvas, porque até agora não achamos digitais.
Halıda ve bezlerde sperm var. Ve kurbanın tırnaklarının altında deri hücreleri bulduk. Ama katil eldiven giymiş olmalı.
com uma gota de sêmen.
Bakire Meryem yaptı.
O sêmen é do mesmo homem.
Sperminden bir parça.
Se ficamos sem sêmen, ficamos sem Deus.
Tohum yok, Tanrı yok.
Minha filha foi fecundada com seu sêmen.
Kızım gebe, tohumunu taşıyor.
Alguma ouvistes que se tenha alergia ao sêmen?
Meni alerjisi diye bir şey duydunuz mu?
- Pois agora é o sêmen.
Aslında meniye.
O sêmen dele, dentro dela.
Menisi kadının içindeydi.
- Seu sêmen foi encontrado nela.
- İçinde menin bulundu.
Não quero dormir no sêmen de outro.
Ama burada değil, başka birinin dölünde uyumak istemiyorum.
De qualquer maneira, na cena do crime... foram encontradas uma pegada, duas gotas de sangue,... e uma gota de sêmen.
Her neyse, olay mahal'inde... bir ayak izi, iki damla kan ve biraz meni bulduk. Meni mi?
É apenas sêmen, pega!
Sadece semen! Al bunu!
Não há lesões vaginais nem vestígios de sêmen.
Vajinada yırtık yok, meni bulgusu yok.
Havia muito sêmen.
Bir sürü meni varmış.
Quando era jovem, atingia em média 8 cm ³ de sêmen por ejaculação.
Gençliğimde, boşaldığımda 8 küp santimetre sperm oluşurdu.
O homem comum tem 66 milhões de esperma por mililitro de sêmen.
Averaj bir erkeğin menisinin her milimetresinde 66 milyon sperm var.
Em média, um homem tem 50 milhões de sêmen por centímetro cúbico.
Bir erkekte her CC'de averaj sperm sayısı 50 milyon.
- Sêmen? Sexo.
Sperm mi?
O sêmen no vagão acaba de ser processado.
Hız treninin vagonunda bulunan spermin işlemleri bitti.
Tens muito sêmen acumulado.
Oysa içinde depolanmış tonla meni var.
Não encontramos sêmen... mas esfoladuras de borracha provam que usaram preservativo.
Meni bulamadık ama lateks sıyrıkları korunulduğunu belirtiyor.
Enquanto a Mia não processar o lençol, não há forma de saber... se o sêmen é apenas resultante de uma atividade solitária.
Mia çarşafları inceleyinceye kadar, bulduğumuz meninin self servis olup olmadığını anlamanın bir yolu yok. - Asla.
Sim é sêmen.
Bu meni, tamam mı.
Sophia Reza morreu naquele prédio há três anos, violada, nenhum sêmen encontrado.
Sophia Reza o binada öldü 3 yıI önce tecavüz edilmişti, meni örneği yoktu. Bunu yapan adamı yakalayamadılar.
O seu DNA combina com o sêmen que encontramos na roupa interior de Leslie Anderson.
DNA'n Leslie Anderson'ın külotunda bulduğumuz meniyle eşleşiyor.
O sêmen pode voltar para sua bexiga e pode causar um monte de coisas.
Meni, mesanene doğru geri akabilir. Ve bu da bir sürü soruna yol açar.
Acabei de pegar os resultados do DNA de Weatherly Adams, e a pele sob as unhas e o sêmen do kit, os dois pertencem a
Çünkü az önce... Weatherly Adams'ın, onun tırnaklarının içindeki derinin... ve tecavüz kitindeki DNA sonuçlarını aldım. Her ikisi de...
Eu, hum, fiz o teste de estupro, achei sêmen na cavidade vaginal, e fiz a coleta.
Yaptığım ilk kontrolde... vajinada meniye rastladım, ve tecavüz kiti uyguladım.
Entretanto, os resultados do kit de estupro da mulher mostraram dois doadores de sêmen.
Ancak, tecavüz kitindeki DNA'da, iki meni örneği saptandı.
e 20 minutos depois, já não saía quase nenhum sêmen.
Sonra ondan 20 dakika kadar sonra, hiç bafi olmadı.
Uma das câmaras contém uma cápsula com sêmen envelhecido de cavalo.
Bu haznelerden biri yıllanmış at dölüyle dolu bir kapsül içeriyor.
Não perderia vê-lo coberto de sêmen de cavalo por nada.
At dölüyle kendini vurmanı seyretmeyi hiçbir şeye değişmem.
- Que gosto tem esse sêmen?
- Nasılmış dölün tadı bakalım?
A médica disse que não encontrou sêmen dentro de ti.
Doktor içinde meni olmadığını söyledi.
- Esta mancha, é sêmen.
Bu leke... O sperm.
Também me deram um pedaço de carpete da sala da fotocopiadora. Também é sêmen.
Ayrıca fotokopi odasındaki lekeli halı parçası o da spermdi.
Sêmen?
- Ne? Sperma mı?
Eu prefiro muito sêmen.
Evet. Bol spermi tercih ederim.
A substância branca nas roupas não é sêmen.
Giysi üzerindeki beyaz madde meni değil.
Isto é sêmen!
Her yer sperm!
Sim, bem, tem sido sugerido... que contêm algumas revelações de... mensagens do Presidente para a menina Lewinsky, sobre troca de presentes, a sua... a sua preferência por sexo oral... e a suposta existência... de um vestido com manchas de sêmen.
Evet, onların Başkan'ın Bayan Lewinksy'e yaptığı ses kayıtları, hediye vermeler, oral seksi tercih edişini ortaya çıkardığı söylendi. Ve bir de sperm lekeli bir elbisenin varlığından söz ediliyor.
Se eu guardasse um preservativo cheia de sêmen, onde é que eu o guardaria?
Dölle dolu bir kondomu saklayacak olsaydım nereye koyardım?
- Cheiro a sêmen.
- Meni kokusu işte.
Mas o meu primo esteve presente no evento no qual Rod Stewart engoliu todo esse sêmen e tiveram que fazer-lhe uma lavagem ao estômago.
Kuzenim bir partiye gitmişti where Rod Stewart swallowed all that jizz and had to have his stomach pumped.
É verdade, é sêmen.
Doğru, içinde meni var.
Há uma grande quantidade de bons nutrientes no sêmen.
Meninin içinde de pek çok yararlı madde var.
Em relação ao assassinato da sua esposa, Luann Delaney, foram encontrados vestígios de sêmen na roupa íntima dela.
Karınız, Luann Delaney'nin cinayet soruşturmasında karınızın iç çamaşırları üzerinde sperm kalıntıları bulundu.
"Desculpe, Sr. Kub, mas tem mais sêmen que água."
"Affedersiniz, Bay Kub. Sanırım sperminizin içinde su buldum" diyecek.
É a pressão do sêmen.
Sperm tazyiki bu.
O sêmen é do rapaz morto?
- Sperm, ölen adama mı ait?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]