Translate.vc / Portugais → Turc / Taipei
Taipei traduction Turc
72 traduction parallèle
Na semana passada, inscrevemos-te no melhor clube de solteiros de Taipei e vão-te enviar um formulário electrónico para que descrevas a tua mulher ideal.
Geçtiğimiz hafta adını Taypey'in en iyi bekarlar kulübüne kaydettik. Sana bir bilgisayar formu gönderecekler. Rüyalarındaki kadını tarif edeceksin.
Wu. Acabou de chegar de Taipei.
Taypey'den yeni geldi.
Tem vista para Taipei.
Taipei'ye bakan bir penceresi var.
Agora que a Jin-Rong está sozinha em Taipei....
Şimdi Jin-Rong Taipei'de yalnız olduğuna göre....
- Já se acostumou a Taipei?
- Taipei'ye alışabildin mi bari?
Continuas em Taipei?
Hala Taipei'demisin?
A Rapid Transit Commission de Taipei perdeu o processo que tinha interposto contra a Matra...
Taipei Hızlı Araç Komisyonu.. .. Fransız şirketi Matra'ya karşı açtığı davayı kaybetti.
Deu-se esta manhã um homicídio, no bairro Da-An, de Taipei.
Bu sabah, bir cinayet işlendi. Cinayet, Taipei'nin Da-An mahallesinde gerçekleşti.
O aparelho que retiraste de Taipé no último mês ainda está a ser analisado.
Geçen ay Taipei'den aldığın cihaz hâlâ analizde.
Edifício do Ministério da Cultura, Taipei, Rua Norte Chung Shan, Secção 2.
Taipei'deki Kültürel İlişkiler binası. Şinseng Kuzey Yolu, ikinci bölge.
- Quantos sacos leva para Taipei?
Taipei'e kaç bagajınız var?
Há um beco em Taipei entre Ho Ping e Ruian.
Taipei'de Ho Ping ve An Rui arasında bir sokak var.
Este aparelho. Tirei-o de Taipei o ano passado.
Bu alet,... geçen yıl Taipei'den almıştım.
Temos de estar em Taipei dentro de 16 horas.
16 saat sonra Taipei'de olmamız gerek.
Esta bateria? Está em Taipei.
Taipei'de.
Estivemos a rever a declaração do Tippin, e ele disse que esteve consciente e inconsiente na viagem para Taipé e lembra-se vagamente de ver o Sark a trabalhar num portátil.
Tippin'in ifadesini incelerken gördük. Taipei yolunda bilinci gidip gelirken,.. ... Sark'ın bir laptop'la çalıştığını hatırladığını söylemiş.
Estou num avião de carga... a caminho de Taipé.
Bir kargo uçağındayım. Taipei'e gidiyorum.
O tipo que me tortorou em Taipei?
Taipei'de bana işkence eden?
Uma coisa que não deve esperar mais é porquê que disparei sobre ti em Taipei.
Daha fazla beklememesi gereken bir tane var ;.. ... Taipei'de seni niye vurduğum.
O lider dos rebeldes, Gerard Cuvee, quando estavas em Taipei... ele estava na sala ao lado a ver se eu o traía a ele ou a ti.
Sen Taipei'deyken asilerin lideri Gerard Cuvee... yan odada, ona yada sana ihanet edip etmeyeceğimi görmek için bekliyordu.
Enquanto estava em Taipei numa operação, a SD-6 mandou matá-lo.
Ben bir görevde Taipei'deyken SD-6 onu öldürttü.
Cinco semanas atrás você infiltrou-se num dos laboratórios da sua mãe em Taipei onde descobriu um artefacto Rambaldi
5 hafta önce annenizin Taipei'deki laboratuarlarından birine girip bir Rambaldi aygıtı buldunuz.
- Obrigado. - De nada. Há cinco semanas, infiltrou-se num laboratório da sua mãe em Taipé e descobriu um artefacto Rambaldi.
5 hafta önce annenizin Taipei'deki laboratuarlarından birine girip bir Rambaldi aygıtı buldunuz.
No centro de Taipei. Acabei de me libertar.
Taipei'in göbeğindeyim.
Nós e o meu pai fomos a Taipei buscar o meu amigo.
İkimiz, babamla birlikte arkadaşımı kurtarmak üzere Taipei'ye gittik.
- Há uma equipa em Taipei.
- Yok. Ne yapılıyor peki?
Estive lá, para onde vão eles? - Revistaram o armazém.
- Taipei'de bir ekip var.
- O Vaughn pode já nem lá estar.
- Vaughn artık Taipei'de olmayabilir!
Desde a destruição do quartel-general do Khasinau e da Derevko em Taipei, obrigado Sydney, alguns membros da organização foram identificados.
Sydney sayesinde Khasinau ve Derevko'nun Taipei'deki tesisinin imha edilmesiyle,.. ... teşkilatlarının bazı üyeleri açığa çıktı.
Portanto, em vez de voltar a Taipei para ajudar na busca do Vaughn, parto para França daqui a meia hora. Mais uma coisa.
Yani Taipei'e dönüp Vaughn'u aramaya yardım etmek yerine yarım saat sonra Fransa'ya gidiyorum.
Não te sei dizer o quanto irrelevante isso foi naquela noite em Taipei.
Ama Taipei'de olduğumuz gece sana bunları anlatsam çok abes kaçardı.
- Estava em Taipei.
- Taipei'deydi.
- Viste-a em Taipei?
Onu Taipei'de gördün.
Quando a Emily foi morta, você declarou que estava em Taipei.
Emily öldürüldüğünde Taipei'de olduğunu iddia etmişsin.
Notifique todos os Agentes em Istanbul, Taipei e Azerbeijão.
İstanbul, Azerbaycan'daki ve Taipei'deki kaynaklara haber ver.
Isto vai com o carro que alugou em Taipei.
Bu, Taipei'de kiraladığın arabaya yerleştirilecek.
Karachi, Istanbul, Taipei.
Karaçi. İstanbul. Taipei.
Precisamos dos códigos de acesso dos retransmissores de Istanbul, Karachi e Taipei.
- İstanbul, Karaçi ve Taipei'in cep telefon sinyalleri lazım.
Lembra-se de mim de Taipei?
Beni Taipei'den hatırladın mı?
A família dela tem um campo de flores nas montanhas perto de Taipé
Ailesinin Taipei yakınlarında dağlarda çiçek bahçeleri var.
Esse é o único campo de orquídeas perto de Taipé
Burası Taipei yakınlarındaki tek çiçek bahçesi.
Sempre que vamos para Taipei visitar a minha família elogiam-lhe o sotaque.
Taipei'deki ailemi her ziyaretimizde aksanı iltifat topluyor.
Não, não quero escala em Frankfurt, Taipei, Singapura ou London, Ontário.
Hayır. Franfurt, Taipei, Singapur ya da Londra Ontario'da duraklamak istemiyorum.
Querem que o entregamos a Taipei na próxima semana.
Gelecek haftaya kadar Taipei'ye ulaştırılmasını istiyorlar.
TAIPEI 101 O EDIFÍCIO MAIS ALTO DO MUNDO
"Taipei 101" Dünyanın En Yüksek Binası
Jack Taylor,
Jike Taipei.
- Um coleccionador em Taipei.
Taipei'li bir koleksiyoncu...
Nove em Taipei.
Taipei'de akşam 9.
Estavas em Taipei.
Sen Taipei'deydin.
Em Taipei, foi torturado.
Taipei'de işkence görmüştü.
A minha namorada vive na Tailândia, em Taipé.
Taipei'de.