Translate.vc / Portugais → Turc / Tea
Tea traduction Turc
405 traduction parallèle
- Harriman " s Herbal Tea.
- Harriman bitki çayı.
- Harriman " s Herbal Tea.
Sadece o çaydan hoşlandığını söylemişti.
E agora, senhoras e senhores, enquanto os "mariachis" se recompõem das actividades, a Casa de Chá apresenta o jovem cujas canções electrizaram faculdades e enraiveceram universidades em todo o país.
Ve şimdi bayanlar, baylar, mariachi'lerimiz yaptıklarından sonra dinlenirken, Tea House sizlere, şarkıları ülkenin dört bir yanında üniversiteleri ateşleyen ve kampüsleri kasıp kavuran genci sunuyor.
NOME DE CÓDIGO DA OPERAÇÃO "CHÁ PARA DOIS"
OPERASYONUN KOD ADI : "TEA FOR TWO"
E a senha é "Chá para Dois".
ParoIa da "Tea For Two".
"Chá para Dois"?
"Tea For Two" mu?
E a senha é "Chá para Dois"...
- Siz, Macintosh. - ParoIa da "Tea For Two".
O Tea leva-a até à porta.
Tea sizi uğurlar.
O que achas, Tea?
Ne demek bu, Tea?
O Tea é que me criou, por isso, está tudo certo.
Beni Tee büyüttü, o zaman her şey belli demek...
- Schweinehund! - Schwasser!
# # Fetch us a cup of tea
Bring tea for the tillerman Traga chá para o camponês
# Çiftçiden çay getir #
Theha, finlandesa, tem uma sauna em Salisbury.
Tea, Salisbury'de sauna işleten Finli genç kadın.
Sabe sobre a Theha?
Oh, Tea'yı da biliyorsun, öyle mi?
A Theha é justa como uma deusa, o seu cabelo dourado cheira a pinho e os seus olhos são os lagos secretos da floresta da Finlândia.
Gördüğüm kadarıyla benimle de yok. Tea, çam kokulu altın saçları, ve Finlandiya ormanları derinliğinde, kobalt rengi gözleriyle tam bir "Karelian" tanrıçası.
A Theha é enxuta e serve-me muito bem.
Tea, bana son derece uygun, alımlı, küçük bir sürtük.
Não se faça de inocente, aqueles detectives particulares sujos acampam há uma semana à porta da casa da Theha.
Bu kadar masum olma. O sigara kokulu özel dedektifler geçen hafta boyunca Tea'nın evinin hemen dışında kamp kurdular.
Talvez a sua namorada, a Theha? É possível.
Kız arkadaşım Tea olabilir mi?
Quando vim ontem preparar tudo para o Doppler, a Theha apareceu à sua procura.
Dün, yaşlı Doppler için kanı ve giysileri yerleştiriyorken Tea geldi.
Escondi neste quarto quatro pistas que o incriminam como o assassino da Theha. Inclusive, como expressão final do seu desprezo pela polícia, a própria arma do crime.
Bu odada saklanmış, seni Tea'nın katili olarak gösterecek olan dört ipucu var, ve buna polisi son kez küçümseyeceğini gösteren cinayet silahının kendisi de dahil.
O outro, devo acrescentar, está no pé da Theha.
Diğeri, söylememe gerek yok ama, Tea'nın ayağında. Tanrım!
Meu Deus, pobre Theha!
Zavallı Tea.
Pobre Theha?
Zavallı Tea mı?
Suponho que a outra pestana está num dos olhos da pobre Theha.
Sanırım diğer kirpik zavallı Tea'nın göz kapaklarından birinde.
Acho que primeiro quer saber sobre a Theha.
Öncelikle Tea'ya ne olduğunu öğrenmek isteyeceğini sanıyorum.
Quer ligar à Theha?
Tea'yı aramak ister misin?
Embrulha-me dois cheeseburgers e um iced tea?
İki çizburger ve bir bardak buzlu çay alabilir miyim? Evet, tamam.
Procuro o Russian Tea Room.
Rus Çayhanesini arıyorum da.
O Russian Tea Room é aqui.
Rus Çayhanesi burası.
O Senhor acordou-te do tea transe.
Tanrı seni baygınlıktan çıkarıp bize bağışladı.
Diga que estão dois bêbados na Penrith Tea Rooms... e queremos expulsá-los.
Penrith Pastanesi'nde birkaç sarhoşun olduğunu ve onlardan kurtulmak istediğimizi söyleyin.
O meu pequeno almoço começa sempre com chá ( tea ), depois como uma pequena salsicha, e depois um ovo com uns soldadinhos.
'Kahvaltım'hep'Çay'ile başlar, sonra biraz sosis yerim, sonra da, karıncalı yumurta.
Eu imaginava-o como polyantha e não uma hybrid tea.
Hibrit gülü değil de bahçe gülü olacağını düşünürdüm.
- Mais ice tea?
- Daha çok buzlu çay ister misiniz?
- Eu quero uma salada, um ice tea e o molho à parte.
Çok acıktım. - Bir salata, buzlu çay ve sos alayım.
Se tiveres um Ice Tea nesse saco, isto pode ser amor.
Eğer o çantada biraz buzlu çay varsa, çok makbule geçer.
Hoje de manhã, a preparar o almoço do papá... dei-lhe o meu Ice Tea de limão e fiquei com este café italiano horrível.
Babamın yemeğini hazırlarken ona kendi limonlu Snapple'ımı verip, İtalyan kahvesini almışım.
Quero uma salada de frutas e o ice tea herbal.
Ben meyve salatası ve doğal buzlu çay alacağım.
E tu vais ao Russian Tea Room.
Sen de Rus Çayevi'ne git.
Levou-me a almocar ao Russian Tea Room,
Rus restoranında yemek yedik.
Os óbitos são o Dr. Landon Prince de Scranton, Pensilvânia, O Dr. Dale Gayhart, de Nova Iorque e o Dr. Harvey Buchanon de Tea Neck, Nova Jersey.
Scranton, Pennsylvania'dan Dr. Landon Prince,... New York'tan Dr. Dale Gayhart ve Tea Neck, New Jersey'den Dr. Harvey Buchanon.
Tea Party? O llario?
Bunu size kim söyledi efendim?
- Ice tea.
Buzlu çay.
- Queres um ice-tea? - Quero.
- Buzlu çay ister misin?
Tu bebeste o iced tea Long Island.
Sizin Long Island buzlu çayınız vardı.
- Posso oferecer-lhe um Ice Tea?
Size buzlu çay gibi... - Hayır teşekkür ederim.
Eu só tenho de reclamar o seguro e viver feliz para sempre com a Theha.
Tek yapman gereken onları çalmak, başka bir ülkede satmak ve sonrasında Marguerite ile mutlu bir şekilde yaşamak. Benim tek yapmam gereken sigortadan parayı almak ve Tea ile mutlu bir şekilde yaşamak.
Matou a Theha?
Tea'yı mı öldürdün?
Posso falar com a Theha?
Tea'yla görüşebilir miyim?
Da primeira cova da Theha, no seu quintal.
Tea'nin bahçendeki ilk mezarından gelen toprak.
O "Ice Tea" O "Kamikaze"
Buzlu Çay ve Kamikazi.