English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portugais → Turc / Tibet

Tibet traduction Turc

477 traduction parallèle
Mesmo na fronteira do Tibete.
Tam Tibet sınırında.
Porque acreditaria aqui no Tibete?
Neden Tibet'teyken yutayım ki?
" Contou uma história de um sítio no Tibete.
" Tibet'te bir yer hakkında müthiş şeyler anlattı.
Ele suplicou e lutou até à fronteira do Tibete.
Dilenerek ve dövüşerek Tibet sınırına doğru ilerledi.
Até que... o segui até ao entreposto mais distante do Tibete.
Onun izini... Tibet'teki en uç sınır kasabasına kadar sürdüm.
- No Tibete, talvez?
- Tibet, belki?
Foi no Tibete.
Himalayalardaki Tibet'teydi bu.
" Tinhas-me prometido a China, o Tibete, Sr. Sosthène.
" Bana Çin ve Tibet'i vaad etmiştiniz, Bay Sosthène.
- É do Tibete.
Bu Tibet'ten.
Foi quando saí e fui para o Tibete para o topo da montanha com os Monges e os Mestres.
Bu benim ayrıldığım zamandı. Hint bilginleri ve rahiplerle, Tibet'te dağların zirvesine gittim.
Não tenho que ir para o Tibete.
Tibet'e gitmek zorunda değilim.
Então, fui para o Tibete, para me concentrar nas coisas da vida.
Sonra Tibet'e gittim. Bu beklentiye taktım.
Então um pouco antes dele partir para um monastério no Tibete, o grande Sweeney me deu as chaves.
Yani Tibet'teki manastırı terketmeden hemen önce, koca Sweeney anahtarlarını verdi bana.
Então... fale-me do Ned Tibbit.
Bana Ned Tibet'ten bahset.
Fugi do barco em Hong-Kong e fui até ao Tibete... onde trabalhei num campo de golfe nos Himalaias.
Gemiye atlayıp Hong Kong'a gidiyorum, oradan da Tibet'e geçiyorum... Himalayalarda bir golf sahasında taşıyıcılık yapıyorum.
Este indicador arterial e este exercício... foram inventados num mosteiro por monges Tibetanos.
Bu cihaz ve bu da birkaç Tibet keşişi tarafından manastırda keşfedilmiş bir egzersiz.
Durante dois anos, viajei pelo Tibete,
İki yıl boyunca Tibet'i dolaştım.
TIBETE :
TİBET :
Há cinco dias, no Nordeste do Tibete.
Beş gün önce, kuzeydoğu Tibet'de.
O Tibete fica muito longe...
Tibet, yetki bölgemin biraz dışında kalıyor.
Mostre-se, Miss Tibete, e deixe de me seguir.
Bayan Tibet, artık dışarı çıkabilirsiniz. Beni takipten vazgeçin.
Amanhã, irá com a Kee Nang para o Tibete buscar o punhal.
Yarın, hançeri elde etmek için Kee Nang ile beraber Tibet'e gideceksin.
Não vou para o Tibete por causa de um sonho maluco.
Çılgın bir rüya gördüm diye Tibet'e falan gidecek değilim.
Porquê o Tibete?
Neden...? Tibet...
Tinha de ser escolhido para ir ao Tibete.
Tibet'e gitmek için seçilmeye mecburmuydum.
Quero que vás ao Tibete.
Tibet'e gitmeni istiyorum.
Faz muito frio no Tibete e eu não gosto nada do frio.
Bekle bir saniye. Tibet gerçekten çok soğuk ve ben soğuktan hoşlanmam.
- O Tibete é gelado!
- Tibet'de dondurucu soğuklar var.
- Para o Tibete.
- Tibet'e.
Eu vou ao Tibete.
Tibet'e ben gideceğim.
Katmandu é a porta de entrada do Tibete.
Kathmandu, Tibet'in giriş kapısıdır.
Não queres voltar para o Tibete com um grande... na cabeça.
Herhalde, kafandaki o kocaman şeyle Tibet'e gitmek istemezsin.
No Tibete, há o Em Busca de Estrelas, do Ed MacMahon?
Tibet'de Ed MacMahon'nun "Yıldız Araştırmaları" var mı?
Estudei aos pés de hindus místicos, subi as montanhas do Tibete para conhecer os segredos desse reino desconhecido.
Ben Hindu gizemlerini tecrübe ettim bilinmeyen krallığın sırlarını öğrenmek için Tibet'in gizli dağlarına tırmandım.
É feita com ovos em pó e 17 ervas e temperos picantes contrabando para o país por monges tibetanos.
Yumurta ve 17 bitki ve baharatla çeşnilendirilmiş Tibet keşişleri tarafından bu ülkeye getirildi.
Amável como estou do cozinhado tibetano,... um leão faminto caça melhor, entendes o que quero dizer?
Tibet yemeklerine düşkün olan benim gibi, en iyi şekilde aç bir aslan avlanır ne demek istediğimi anlıyor musun?
Ao tentar encontrar o assassino de Laura, utilizei as directrizes do FBI. Técnicas dedutivas, método tibetano instinto e sorte.
Laura'nın katilinin izini sürmek için, büro yönergeleri tümden gelim tekniği, Tibet metodu,... içgüdü ve şansa başvurdum.
O primeiro rei Tibetano a ser tocado pelo'Dharma'foi o Rei Hathatha Rignamputsan.
Dharma'dan etkilenen ilk Tibet kralı, Kral Hathatha Rignamputsan olmuştur.
Estou farto dos sonhos, das visões, dos anões, dos gigantes, Tibete e todo o resto destas tretas.
Sanrılar, cüceler, devler, Tibet ve diğer okus pokus numaraları da cabası.
E claro, nem é preciso dizer que gostaria de visitar o Tibete.
Ve tabii ki, Tibet'e gitmek istediğimi söylemezsem olmaz.
Deixem-me contar-vos o sonho que tive ontem.
Tibet.
O Tibete.
Tibet.
- Sobre o Tibete?
- Tibet mi?
Vietname em 54, Indonésia em 58, Tibete em 59.
54'te Vietnam'da... 58'de Endonezya'da, 59'da Tibet'teydik.
E então, após um dia de trabalho, a pessoa a quem as cartas eram endereçadas pegou o saco e colocou-o sob o braço deslizou pelos montes passou por mãos da fazenda que pregavam ferraduras, que faziam voar pipas tibetanas,
Derken bir gün ; bir iş dönüşü mektupların asıl sahibi genç... ve uzun bir kız bu keseyi aldı ve koltuğunun altına koydu. Sessizce hareket ederek, nal oynayan ve Tibet uçurtması uçuran işçilerin arasından geçti atına bindi ve tepelere doğru gitmeye başladı.
Sou monge budista do Tibete.
Ben Budist bir keşişim ; Tibet'ten.
No Budismo Tibetano... acreditamos que todos renascem... repetidamente.
Tibet Budizm'inde, herkesin yeniden doğduğuna inanırız. Tekrar tekrar.
- É um antigo hábito Tibetano.
Bu eski bir Tibet adeti.
Tibete.
Tibet.
- Ah! Isso já é melhor.
"Tibet mutfağında bir gezi".
Um mantra tibetano, talvez?
Mesela bir Tibet ilahisi?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]