English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portugais → Turc / Tive

Tive traduction Turc

50,391 traduction parallèle
Nada tive que ver com isto.
Bununla hiçbir ilgim yoktu.
Tive demasiado medo para me mexer até para fechar as persianas.
Korkudan hareket edemedim. Jaluziyi bile kapatamadım.
Tive?
Kaza mı...
Tive calor ontem à noite.
Dün gece sıcak bastı.
- Em 17 anos, não tive provas disso.
- 17 yıldır buna hiç şahit olmadım.
Apostámos, tive notas acima de "Suficiente" e tu perdeste.
İddiaya girdik, ben "C" den yüksek not aldım, sen kaybettin.
Tive medo, está bem?
Korktum, tamam mı?
Quis dizer que não tive nenhum resultado decente.
Düzgün kişilerle eşleşmedim demek istemiştim.
E tive de ficar ali sentada a perguntar-me.
Orada oturup merak ettim.
Não tive oportunidade de dizer uma coisa.
Bir şey söylemeye fırsat bulamadım.
Tive uma boa razão.
Benim bir amacım vardı.
Tive de parar num sítio no caminho para cá porque percebi que dia é.
Gelirken bir yere uğramam gerekti çünkü bugünün ne olduğunu hatırladım.
Para te guardar o lugar, tive de o defender de não um, mas três adolescentes bêbados a jogar ao Chupa e Sopra.
Sana yer tutmak için, Em ve Üfle oynayan bir değil, tam üç sarhoş ergeni savuşturmam gerekti.
Tive reuniões de pais hoje.
Veli toplantılarım vardı.
- Não, eu estava bêbado. E tive medo.
- Hayır, sarhoştum ve korkuyordum.
- Desculpa, tive uma cena.
- Pardon, işim çıktı.
E eu sou um fraco de merda, falhado e patético. Arruinei a única coisa boa que alguma vez tive porque queria que um violador pensasse que eu era igual a ele.
Evet, ben de bir tecavüzcüye yaranmak için sahip olduğu tek iyi şeyi mahveden zayıf karakterli, acınası bir zavallıyım.
- Tive de o impedir.
- Durdurmaya mecburdum.
Por isso tive de o devolver a um estado de espírito anterior um no qual ele conseguiria existir sem a guerra.
Ben de onu tanımadığımız dönemki haline döndürdüm. Savaşsız da kendini tanıyabildiği haline.
Já tive o tesouro do Capitão Flint.
Kaptan Flint'in hazinesi benimdi.
Tive uma família e uma vida perfeita.
Kendime mükemmel bir aile ve mükemmel bir hayat kurmuştum.
Não pedi muito, e tive mais do que mereci.
Çok bir şey istememiştim ama hak ettiğimden daha fazlasını elde ettim.
Eu nunca, na minha vida, tive mais medo do que naquela noite na floresta.
Hayatımda hiçbir zaman, o gece ormandaki kadar korkmamıştım.
Nunca tive a intenção de deixar a situação entre nó chegar a este ponto.
Aramızdaki meselenin bu noktaya gelmesini istememiştim hiç.
- Eu não tive escolha.
Başka şansım yoktu.
Eu disse que não tive escolha.
Başka şansım yoktu dedim.
Sim, eu sei, mas... tive que fazê-lo...
Evet, biliyorum, ama yapmak zorundaydım...
"Quero um copo de vinho branco e, já agora, em tempos tive uma amiga, que ficou cega num maldito quarto de banho!"
"Ben beyaz şarap alayım, bu arada bir arkadaşım vardı tuvalette kör oldu."
Tive que pernoitar em Vukobejina.
Vukobejina'da yatmak zorunda kaldım.
Nunca tive a oportunidade De o conhecer
Hiç onu görme fırsatım olmadı
Tive Teach e o exército dos meus outrora irmãos nas minhas costas.
Teach ve kardeşim dediğim adamlardan kurulu bir ordu benden yanaydı.
Tive de limpar a merda dele do assento.
Koltuktan ıslak bok temizlemek zorunda kaldım.
O que há de tão urgente que tive de atravessar a cidade para aqui chegar?
Bu kadar acil olan neymiş? Şehrin diğer ucundan buraya gelebilmek için yolda kavga etmek zorunda kaldım.
Bem, sabes que tive de ser discreto depois do teu irmão ter sido preso.
Biliyorsun ki kardeşin tutuklandıktan sonra gözden kaybolmak zorundaydım.
- Tive de o fazer.
- Mecburdum.
Não foi a conversa mais fácil que já tive.
Şimdiye dek yaptığım en rahat sohbet değildi.
Tive um bom pressentimento, ao ver-vos aos dois juntos.
İkinizi bir arada görünce içim çok rahatladı.
Foi... Foi o melhor sentimento que tive durante muito tempo.
Uzun zamandır ilk defa kendimi bu kadar iyi hissettim.
Veio desde Washington para me perguntar sobre o jantar que tive com a minha irmã?
Washington'tan buraya ablamla yediğim yemeği sormaya mı geldin?
Hoje de manhã, tive a minha segunda entrevista com a Franny.
Bu sabah Franny ile ikinci kez görüştüm.
Há dois dias, tive pessoas naquela rua a atirar pedras contra a minha casa, a chamarem-me terrorista.
İki gün öncesinde insanlar sokaktan evime taş atıp bana terörist diyordu.
Tive uma paragem cardíaca e estive morto durante três minutos.
Üç dakika ölü kalmışım.
Sim, tive.
Evet, vardı.
Eu não tive muita escolha.
Başka şansım yoktu.
Nunca tive um fato que me servisse assim.
Hayatımda hiç böyle oturan bir elbise görmemiştim.
Eu tive uma conversa com ela.
Onunla konuştum diyorum.
Não, não tive nada a ver com as Cruzadas ou qualquer tipo de genocídio / holocausto. "
Hayır, hiçbir Haçlı seferinden ya da soykırımdan ben sorumlu değilim.
Já não tive de o fazer.
Ama sonra gerek de kalmadı.
Sabes quantas vezes tive de ouvir aquela canção?
O giriş müziğini kaç sefer dinlemek zorunda kaldım haberin var mı?
Tive de o fazer.
Mecbur kaldım.
Eu tive um sonho.
- Bir rüya gördüm.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]