Translate.vc / Portugais → Turc / Topo
Topo traduction Turc
5,323 traduction parallèle
No topo da campina.
- Çayırın yukarısında.
Ela acha que eu poderia chegar ao topo.
Zirveye kadar tüm yolu tırmanacağımı düşünüyor.
Um movimento brusco, e encontrarão os teus molares no topo do arco.
Tek yanlış hareketinde, dişlerini kemerin tepesinde bulursun.
- O nome vêm de uma placa no topo do infame autocarro do Ken Kesey, claro.
İsim Ken Kasey'in berbat otobüsünün üstündeki bir afişten geliyor.
Podias ter usado o topo de bolo da avó.
Düğününde büyükannenin pasta süslerini kullanmalıydın.
É de loucos, pensas que estás a chegar ao topo de uma saliência ou ao topo de uma montanha, e chega a uma altura em que olhas para os últimos 500 metros que faltam para chegar lá e achas que estás no topo e olhas para cima, e ele simplesmente nunca mais chega.
Çılgınlıktı, düşünün ki bir sırtın ya da dağın tepesine çıkıyorsunuz, ve son 500 metredir aşağıdan baktığınız noktaya vardığınızda sonunda tepeye çıktım sanıp yukarı baktığınızda sanki sonu yokmuş gibi geliyor.
O lugar mais difícil para nós agora, senhor, está mesmo de frente, o topo da colina 1-7-0-5...
Bizim için şu an en hareketli bölge efendim, tam karşımızdaki tepe 1705...
- Onde está o homem do topo?
Baş itiniz nerede? - Neyimiz?
O carro vem buscar-vos às 16h00 para vos levar para o vosso lindo casamento no topo da colina.
Araç sizi 16.00'da alıp tepedeki güzeller güzeli düğününüze götürücek.
Investir neste projecto não te deixa pobre, mas ajuda-te a regressar ao topo, certo?
Bu yatırım seni Darülacezeye sokmaz. Ama tekrar tepelere taşır, tamam mı?
Está no topo da lista para transplantes.
Nakil listesinde 1a statüsünde.
A UNOS colocou-a no topo da lista de transplantes e nós estamos a monitorizá-la.
UNOS 1b statüsünde nakil listesine koydu. Durumunu yakından takip ediyoruz.
Mas a piora da Ivy levou-a ao topo da lista do transplante.
Fakat Ivy'nin durumu kötüleştiği için o da nakil listesinde üst sıraya çıktı.
Quando acabou tudo o que fez foi trocar o topo do banco.
İşi bittiğinde tek yapması gereken üstünü takmasıydı.
Relativamente aos "drones", eles podem ser topo de gama, mas, a tecnologia ainda é incrivelmente imatura.
İSU'lar sanat şaheseri olsalar da hâlâ şaşırtıcı derecede gelişmemiş teknolojiye sahipler.
Infiltraram o topo da agência.
Organizasyonumuzun en yüksek seviyelerine sızdılar.
Armas semi-automáticas topo de gama.
İyi kalite yarı otomatik silahlar.
Eu topo-vos bem...!
Bunu çok iyi biliyorum.
Como confidentes da Máquina, você e eu vamos estar no topo da lista.
Makinenin sırdaşları olarak, listenin en tepesinde de biz oluruz.
Brewster é um dos nomes do topo da minha lista.
Brewster listemin en üstündeki isimlerden biri.
Passou toda a sua vida a tentar chegar ao topo da montanha.
Tüm hayatını, dağın tepesine çıkan yolda savaşarak harcadın.
- E Waters, Tenente da Armada, está no topo da lista de suspeitos.
Ordu Üsteğmeni Waters, şüpheli listesinin tepesinde olmalı.
Matar o Stegner deve ter posto a Família Bagosa no topo da lista.
Stegner'ın ölümü Bagosa Ailesini liste başı yapar.
Como é que chegou ao topo da lista?
- Peki, organ listesinde nasıl yükseldin?
Os homens tinham de subir por estreitas escadas, que conduziam a escadas maiores, acabando por chegar ao topo...
Elemanlar büyüklerine yönlenen... küçük merdivenlere tırmanmak zorundaydı, Yeryüzüne çıkmak için.
O Instituto Scripps de Oceanografia em San Diego, mediu os níveis de dióxido de carbono no topo do Mauna Loa, um vulcão no Hawaii, e descobriu que foi ultrapassado o há muito tempo temido limite, de 400 partes por milhão, a qual é uma concentração
San Diego'daki Scripps Okyanus Bilimi Enstitüsü Hawaii'deki Mauna Loa volkanının üzerindeki karbondioksit seviyesini ölçtü ve korkulan milyonda 400 birim ölçüsünü aştığını gördü.
Encontros com tipos primeiras escolhas no "draft", no topo da segunda escolha se fossem de uma posição competente.
Spor takımlarının transfer listelerinde ilk seçilenlerle çıkıyorum. Yetenek pozisyonuysa yedekler de olabilir.
"Iremos ter dois estrategas de topo de campanhas aqui no estúdio para debater a guerra, já a seguir a uma pausa."
"Üst düzey iki kampanya strateji uzmanı stüdyomuzda haberden sonra savaşı tartışacaklar."
Ainda assim, subi rapidamente até ao topo. - Estás bem?
Yine de tepeye emin adımlarla çıktım.
Agora temos um cientista de topo a matar um homem a sangue frio.
Şimdi ise en iyi bilim adamımızı soğukkanlı bir katile çevirdi.
Foi preciso perfurar e reciclar o ar, mas ainda assim foi melhor do que vir pelo topo.
Sondaj ve hava dolaşımı gerekti ama yine de yukardan girmekten daha iyi.
Topo de gama!
Sizin arabanız!
Adoro o topo dos dedos.
Ayak parmaklarının üstüne bayılıyorum.
Acho que devias apertar algumas mãos, bloquear os votos restantes, e colocar-nos no topo.
Bence bu sizin basına bir kaç malzeme vermeniz için uygun bir zamanı olabilir, geri kalan oyları kilit altına alıp başka bir tarihe erteleyelim.
Não no topo da lista de pessoas que eu esperava ver hoje à noite. Especialmente na companhia do meu principal oponente.
Bu gece burada görmeyi beklediğim insanlar arasında ilk sırada değilsin özellikle benim baş rekibimle
Para qualquer sitio que gostes. O topo da montanha, a praia.
Nereye istersen bir dağın tepesine, sahile.
Há muitos ajustes a fazer quando chegas ao topo de um andar, há um pouco mais de engenharia a acontecer.
Bir hikayeden diğerine geçerken oldukça fazla donanım dahil ediliyor ve bu da daha fazla mühendislik gerektiriyor.
Agora isto está no topo da lista.
Kitabın ön sayfasında bu var.
Muito bem, tudo aquilo que tínhamos para o relatório presidencial que não estiver no topo da actualidade, passa para amanhã.
Pekala, kitap için hazırladığımız hiçbir şey yarın için gerekli şeyler değildi.
Muito bem. No topo da lista está o Boko Haram, Sra. Presidente.
Pekala, kitabın başında Boko Haram var Sayın Başkan.
Pessoal, o Sheikh Hakam esteve no topo da lista 10 vezes em 20 semanas.
Çocuklar Sheikh Hakam 20 haftada 10 kez kitabın başına yerleşti.
É a cereja no topo do bolo.
Pastanın üzerindeki çilek.
A Bianca Esteverena usa tecnologia de topo.
Bianca Esteverena teknolojinin sınırlarını zorlamıştı.
E a cereja no topo do bolo, o dinheiro é limpo, completamente indetectável.
Ve işin iyi yanıysa para temiz, kesinlikle izi sürülemez.
Quando Harding se ergueu no topo de El Cap, foi aí que o lado competitivo de Royal Robbins acordou e a tensão entre eles se cristalizou.
Harding, El Cap'in üzerinde dikilirken, Royal Robbins'in rekabetçi yanı uyandı ve aralarındaki gerilim açığa çıktı.
Começamos a escalada e vamos até ao topo, a aventura é essa.
Tırmanışa başlıyorsan, orada kalırsın ve en tepeye çıkarsın.
Colocando um pino onde quisermos na parede, é certo que chegamos ao topo.
Eğer kayada istediğin yere kazık çakarsan, yukarı çıkman kaçınılmaz.
Mete-os no topo das escadas.
Merdivenlerin yukarısına konuşlandır.
É topo de gama.
bütün girişlerde korumalar,
Do topo.
Çok güçlü.
Chegar ao topo não é nada.
Zirveye çıkmak bir şey değildir.