English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portugais → Turc / Tubarão

Tubarão traduction Turc

2,010 traduction parallèle
E, então, não podemos desviar o olhar um segundo, e, nesse preciso momento em que olhei para o outro lado, o tubarão atacou.
Ve bazen birşey yapamazsın Sadece bir saniye, yüzünü yana çevirirsin ve bu yüzden bu yarım saniyede yüzümü yana çevirdim, köpekbalığı vurdu.
eles só são capturados acidentalmente - - suas barbatanas valem uma fortuna, graças ao gosto oriental pela sopa de barbatanas de tubarão.
Onlar kazara yakalanmıyorlar - yüzgeçleri servet değerinde, yüzgeçlerinden yapılan oryantal tatlardaki çorba yüzünden.
Este é um Thresher patudo, um tubarão que quase não se tem sido visto na natureza.
Bu bir kocagözlü batöz, vahşi bir köpekbalığı neredeyse hiç görülmemiştir.
Seus ancestrais adoravam um tubarão deus, que, em suas crenças, os mantinham seguros de quaisquer danos.
Ataları bir köpekbalığı tanrısına tapıyordu. onlar da köpekbalıklarını korumaya devam etmeleri gerektiğine inanıyorlar.
O chefe de alimentação dos tubarões é de uma aldeia em que o tubarão ainda é reverenciado como um deus.
Köpekbalığı besleyicilerinin şefi hala köpekbalıklarına tapan bir köyden.
Um tubarão tigre de cinco metros.
Beş metrelik bir kaplan köpekbalığı.
Barbatanas de tubarão, o que fazem com...?
Köpekbalığı yüzgeçleri, onları ne yaptınız?
Centenas de barbatanas de tubarão.
Yüzlerce köpekbalığının yüzgeçleri.
A mancha de sangue que sai daqui é como se viesse de fora da rede e numa enorme mancha, e pensariamos que neste oceano teria atraído centenas de tubarões, Mas não vi nenhum, um único tubarão.
Bazılarından kan geliyordu bu, şey gibi, ağlardan dışarı akıyor gibi, ve okyanustaki yüzlerce köpekbalığının hucüm ettiğini düşünüyorsunuz, ama hiç köpekbalığı yoktu, bir tane bile.
Que tubarão você me saiu.
Seni küçük köpek balığı.
Podemos perdoar um tubarão. E podemos dar ao Ben Affleck um prémio de melhor argumento.
Köpekbalıklarını affederiz ve Ben Affleck'e en iyi senaryo Oscar'ı veririz.
Entre este padrão de dentada e este dente, diria tubarão.
Bu ısırık şekli ve dişten köpek balığı olduğunu düşünüyorum.
Pega no telefone e descobre a quem informar de uma dentada de tubarão.
Telefonu kaldır ve köpek balığı ısırığını kime haber vermek gerektiğini öğren.
Diz-me já, ou... O Boris tem um tubarão na cave.
Hemen söyle yoksa Boris'in bodrumda bir köpekbalığı var.
O Boris tem um tubarão na cave.
Boris'in bodrumda bir köpekbalığı var.
Tem um tubarão na cave.
Bodrumunda bir köpek balığı var.
Era por isso que a Katie estava ali, mas por que está o tubarão ali?
Tamam, Katie bu yüzden oradaydı ama neden burada bir köpekbalığı var?
Por isso a Katie vai fazer pesquisa ao tubarão aqui.
Katie araştırmayı burada mı yapacak?
O Boris estava a falar muito, muito a sério sobre eu guardar o seu segredo profundo e sombrio do tubarão, e eu não quero mesmo ser atirado ao labirinto para levar uma cornada de um Minotauro ou coisa do género.
... çalılardan yapılma labirentine atılıp bir minotor tarafından boynuzlanmak istemiyorum.
Excepto que terás o teu próprio tubarão.
Tabi senin kendi köpek balığın var.
Katie, alguma vez viste o "O Tubarão"?
Katie, hiç Jaws izledin mi?
O que ias fazer exactamente com aquele tubarão?
O köpekbalığıyla tam olarak ne yapacaktın?
Restos de tubarão congelado. De caminho ao mercado de peixe de Miami.
Donmuş köpekbalığı leşleri Miami'deki balık marketine doğru yoldalar.
Disseram que tinhas encontrado o tubarão branco dos tumores, mas tinha de ver com os meus olhos.
Herkes senin büyük, beyaz bir tümör bulduğunu konuşuyor. - Bir de kendi gözümle göreyim dedim.
Supostamente este jogador é cá um tubarão.
Muhtemelen bu oyuncu tam bir kart cambazı.
O Súper Tubarão apanhou o Macaco que Vê e o Macaco que Faz com o seu elmo.
Monkey-See ve Monkey-Do süper köpekbalığının kaskında!
Apesar de que chamar-lhe tubarão, é como chamar ao Édipo de menino da mamã.
Yine de buna tefeci demek Oedipus'a anasının kuzusu demek gibi bir şey.
De tubarão?
Köpekbalığı yüzgeci mi?
Era um tubarão?
Tamam, köpekbalığı gördün mü?
Viste algum tubarão, Étienne?
Gördün mü Etienne?
- Tubarão!
Köpekbalığı!
Nesse momento, soube que era o tubarão ou eu.
Ve o anda biliyordum ya köpek balığı ölecekti ya da ben.
O tubarão sabia.
Köpek balığı biliyordu.
É estranho, matar um tubarão, não é, Richard?
Köpekbalığı öldürmek, ilginç, değil mi?
Tubarão!
Köpekbalığı!
No ataque de um tubarão, ou em qualquer outra tragédia o importante é ser comido e morrer, porque nesse caso há um funeral e alguém'vomita'um discurso e toda a gente diz que o gajo era mesmo porreiro.
Gördüğünüz gibi bir köpekbalığı saldırısında veya başka büyük faciada, sanırım önemli olan şey ısırılıp yenmek. Bazı durumlarda cenaze olur. Ve birisi konuşur.
Se um urso e um tubarão lutassem, quem é que vencia?
Bir ayıyla köpek balığı dövüşse kim kazanır?
Esfregando-se nos flancos do tubarão, os xaréus livram-se de parasitas e escamas mortas.
Ve köpek balıklarının kenarlarına sürtünmek kral balıklarının parazitlerden ve ölü deriden kurtulmalarını sağlıyor.
Ao largo da costa da África do Sul, este enorme cardume de sardinhas é seguido por um tubarão branco.
Güney Afrika kıyılarında bu devasa sardalya sürüsü, bir kumkaplanı köpek balığı tarafından takip ediliyor.
Quando o primeiro tubarão faz uma investida séria, inicia-se um frenesi.
İlk köpek balığının kararlı bir şekilde avlanmaya başlamasıyla,... bir beslenme çılgınlığı başlıyor.
O tubarão-baleia é o maior peixe do planeta Terra.
Balina köpek balığı, dünya üzerindeki en büyük balık.
Cada tubarão pode pesar 10 toneladas, mas alimenta-se das mais pequenas criaturas, incluindo ovos de luciano.
Her biri 10 ton civarındadır,... buna rağmen ufacık canlılarla beslenirler, balık yumurtaları da dahil.
É tão triste... um tubarão a sério mordeu a "salsicha" do meu pai.
Gerçekten üzücü. Gerçek bir Jaws babamın aletini ısırdı da.
Ovos de tubarão.
Köpek balığı yumurtaları.
O grande tubarão-branco conhece bem os hábitos delas.
Büyük Beyaz Köpekbalığı, onların bu âdetlerini iyi biliyor.
O primeiro bater da barbatana de um tubarão bebé.
Yavru Köpekbalığının yüzgeç sesleri.
O tubarão-azul tem um passageiro clandestino.
Mavi Köpekbalığı'nın yolcuları ise kaçaklardan oluşuyor.
Uma nuvem de sáveis segue o rasto dum tubarão-baleia, à medida que este vagueia pelo oceano. Isto é, enquanto conseguem manter-se longe da sua boca.
Okyanusta gezinmekte olan Zararsız Köpekbalığı'nın, peşine takılan bir gurup Tirsi Balığı, onun ağzından uzak kaldıkları müddetçe, birlikte yolculuk yapabilirler.
Saímos ontem de Adelaide com 8 kgs de tubarão congelado e 30 horas depois estamos os dois a entupir retretes.
Biliyor musun, dün gece Adelaide'ı 8 ton karın içinde bıraktık. 30 saat sonra kıçı borazan gibi ötüyordu. Tuvalette gün boyunca kusturdum.
Apanhei um tubarão com 180 quilos.
Neredeyse toplam 200 kilo kumsal köpekbalığı tuttuk.
Pareces um tubarão com cara de poker.
Pokerde tam bir dolandırıcısın.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]