Translate.vc / Portugais → Turc / Túnel
Túnel traduction Turc
3,612 traduction parallèle
Rupert. Quantos homens bons perdeste quando os 99ers destruíram o túnel Sul?
Rupert 99'lar Güney Tüneli'ni çökerttiklerinde kaç iyi adamını kaybettin?
Ficou presa no trânsito, no Túnel Holland.
Holland Tüneli'nde trafikte tıkılı kalmış..
O túnel de saída está armadilhado com explosivos.
Çıkış tüneli, patlayıcı dolu.
Ele construiu este túnel porque não queria que a imprensa o visse a andar para trás e para diante de calções de banho.
Basın onu mayosuyla dolaşırken görmesin diye bu tüneli yaptırdı.
Ele explodiu o túnel L-9 para que não o seguíssemos.
Takip edemeyelim diye ardından I-9 kuyusunu patlatmış.
Quantos estavam no túnel?
Kuyuda kaç madencin vardı?
É um túnel abandonado.
O kuyu terk edilmişti.
Não usou mais de 2kg para explodir o túnel.
O tüneli yıkmak için 2 kilo yeter.
Amanhã, irás correr num "túnel" de pedras e relva como castigo.
Yarın, ceza olarak çimenli yolda taşlanacaksın.
Se não queres ser visto, tens de ir por um túnel que passa sob o cemitério.
Eğer görünmek istemiyorsan, mezarlığın latında bir tünel var.
E eu tenho um túnel.
- Benim de tünelim var.
Temos conhecimento do túnel.
Tünelden haberimiz var.
O Peter vai ter contigo à entrada do túnel de vapor.
Peter buhar tünelinin girişinde seni bekleyecek.
Isto pode ser um fundo falso... e esconder um túnel.
Bu burada duruyor, ve kapağı gizliyor olabilir.
À procura de um túnel.
Bir tünel arıyorum.
Isso significa cada maldito túnel, porta, clarabóia e pista de decolagem.
Kahrolası tüm tüneller, karayolları ve havayolları buna dahil.
Um túnel de vento?
Bir rüzgâr tüneli mi?
Que vês uma luz no fundo deste maldito túnel.
O iğrenç tünelin sonunda ışık görüyorsun.
Eu vejo luz ao fundo deste túnel.
Yolun sonunda bir ışık görüyorum.
Ali mesmo. O túnel, vai.
Orada var!
Tenho a certeza que eles escavaram um túnel.
Eminim ki tünel kazdılar.
O computador "túnel" está localizado em Pionen com o Partido Pirata.
Tünel bilgisayarı Korsan Partisi ile beraber Pionen'de duruyor.
O computador "túnel" é a entrada da Internet para o Pirate Bay.
Tünel bilgisayarı internetten Pirate Bay'e giriş yapılan yer.
Desce para o túnel.
- Aşağı. Tünellere. - Hayır.
Sai pelo túnel de manutenção!
Bakım tünelinden gidin. Sizin dışarı çıkaracak.
Ele estão a sair pelo túnel noroeste.
Kuzey-batı bakım tünelinden geliyorlar.
Enviem uma maca pelo túnel.
- Sedyeleri gönderin.
Você é a luz no fim do túnel.
Tünelin sonundaki ışıksınız denek.
Não, a luz no fim do túnel é o comboio que avança na direcção deles, eu só tento tirá-los da frente do comboio.
Hayır, tünelin sonundaki ışık onların üstüne gelen trenin ışığı. Ben onları raylardan kurtarmaya çalışıyorum.
A não ser que queiras um túnel aberto na tua cabeça, eu largaria as armas.
Kafanı delen bir tünel kazmamızı istemiyorsan silahlarını derhal bırak!
Temos tempo para cavar um túnel?
Lağımcılar gibi tünel mi kazalım?
um carro roubado, há 10 minutos uso o seu E-ZPaas no túnel Midtowm.
10 dakika önce çalıntı bir araba merkez tünelden geçerken kart okuttu.
Suspeito a correr em direcção norte num túnel para a 122.
Şüpheli, 122'ye doğru giden bir tünelden kuzeye koşuyor.
Hawkes, vira à direita no final do túnel.
Hawkes, tünelin sonunda sağa dön.
Mas agora estamos no princípio do final... e aquela pálida luz no final do nosso longo túnel, está finalmente a brilhar sobre nós.
Ama artık sonun başındayız ve tünelin sonundaki sönük ışık nihayet bizim üzerimize vuruyor.
- Após ela deixar o sul, foi a East River Drive, em direcção ao túnel do Queens.
Minibüs Lower Manhattan'dan ayrıldıktan sonra East River Drive'da izini bulduk, Queens Midtown Tüneli'ne doğru yol alıyordu.
A carrinha a sair do túnel no Queens para Greenpoint.
Minibüsümüz Queens'ten Midtown Tüneli ile Greenpoint'e geçti.
O maior túnel mortal do mundo.
Dünya'nın en büyük kıyamet tüneli.
É a luz ao fundo do teu túnel, miúdo.
Tünelin sonundaki ışık görünüyor evlat.
É a adrenalina. Ouve e cheira tudo... Vê tudo, mas é como se estivesse num túnel.
Adrenalin yüzünden her şeyi duyar her şeyin kokusunu alırsın her şeyi görürsün ama bir tünelin içinde gibisindir.
No túnel carpiano basicamente.
Karpal tünel aslinda.
E ao fazê-lo, fiquei convencido da existência de 400 metros de túnel não documentado, que foi escavado por um desmoronamento.
Bunu yaparken bir şey keşfettim. Çöktüğünde girişi kapandığı için kayıtlarda görünmeyen çeyrek millik bir tünelin varlığına ikna oldum.
Vais ter que pagar uma tarifa muito alta, se queres entrar neste túnel.
Tünelime girmek istiyorsan bedelini ödemek zorundasın.
Não leves isto como uma crítica, mas não caberás nesse túnel de 18cm.
Dinle. Bunu kişisel bir eleştiri olarak alma, ama on sekiz santimlik bir havalandırma borusuna sığamazsın.
Deixar a minha... Deixar a minha melhor amiga acordar, assustada e sozinha num túnel?
Ama en iyi arkadaşımı en iyi arkadaşımı bir tünelde korkmuş ve yalnız bir hâlde uyanmaya terk etmek?
Vou mudar-me para a Blair House. Não te preocupes, usamos o túnel.
Yolun aşağısındaki Blair evine taşınıyorum.
Estou a tratar disso. Faz as malas e vai para o túnel, porque...
- Halledeceğimi söyledim, bu yüzden şimdi eşyalarını topla ve tünellere doğru git, çünkü...
Irei precisar de cordas e equipamento de mergulho no túnel oeste agora mesmo.
Kurtarma ipi ve dalgıç kiti lazım. Tünelin batı tarafındayız.
O túnel, vai.
Şu tünele, sür!
Estamos em cima de um túnel.
Bir tünelin üstünde duruyoruz.
No túnel carpiano basicamente.
Karpal tünel aslında.