Translate.vc / Portugais → Turc / Valor
Valor traduction Turc
8,557 traduction parallèle
Disseram que quando têm outra forma de vida, eles determinam o seu valor e usam de acordo com isso.
- Dorniya, yeni bir yaşam formu bulduklarında, değerini belirlediklerini ve sonra ona göre kullandıklarını söyledi.
Estão a usar-te pelo valor que tens para eles. Tu próprio disseste.
Onlar için olan değerin yüzünden seni kullanıyorlar.
Com um valor estratégico imensurável.
Stratejik değeri paha biçilemez.
O Hawley levou algo de valor.
Hawley'nin değerli bir şey aldığı kesin.
Se as pessoas nos querem atirar o seu dinheiro porque acreditam no valor do nosso trabalho, podemos ao menos ouvi-los, não?
Bize para vereceklerse bu, yaptığımız işe inandıkları için olmalı ancak en azından dinleyebiliriz, değil mi?
Aceitamos dar-lhe o valor que nos pediu, e de repente, ele decide ler as cláusulas, e deixa de estar interessado?
İstediği her kuruşu onu teklif ediyoruz sonra birden satır aralarını okumaya karar veriyor ve artık ilgilenmiyor.
A "Bishop Copley Insurance" é a detentora da apólice e, está na corda bamba para o pagamento do valor total.
Bishop ve Copley Şirketi sigortalamıştı ve ederinin tamamı kadar zarar etmek üzere.
Está-me a dizer que não tem qualquer valor?
Beş para etmediğini mi söylüyorsun?
- Sabes o valor que ele tem para mim.
O arabanın benim için anlamını biliyorsun.
Rufia inútil e sem valor nenhum.
İşe yaramaz, beş para etmez serseri.
Deve haver lá algo de valor para valer a pena te arriscares. "Alguém".
Orada bu riski almaya değecek çok değerli bir şeyler olmalı.
Mas não vou dizer nada, até acertarmos um valor.
Ama bir fiyatta anlaşana dek sana bilgiyi vermeyeceğim.
Incríveis actos de valor podem ficar com toda a atenção, mas são as acções de coragem que ninguém vê...
Söyledin. Yiğitliğin parlak eylemleri bütün dikkatleri toplayabilir ama dünyayı değiştiren görünmeyen günlük eylemlerdir.
A Nina Simone era um espírito livre, numa era que não dava realmente valor à genialidade de uma mulher.
Nina Simone, bir kadının dehasının takdir görmediği bir çağda özgür bir ruhtu.
O povo uzbeque recebeu uma fração do valor.
Özbek insanlar değerden ufak bir ekmek kırıntısı almıştı.
Depende do que tiver para dizer, do valor que tiver para o caso.
- Tamamen ne diyeceğine bağlı dava için ne kadar değerli olabileceğine.
Posso levá-lo ao corpo. Tem valor que chegue?
Sizi cesede götürebilirim, bu yeterince değerli olur mu?
Venderam tudo o que tinham de valor.
Herşeylerin değerinin altına sattılar.
Algo com valor sentimental.
Kişisel bir eşya veya manevi bir şey?
Há somente uma no mundo todo, e tem um valor estimado de 250mil dólares.
Tüm dünyada yaşayan tek bir tane. Ve tahmin edilen değeri çeyrek milyon dolar.
- No dia após o leilão, o Dubrovensky depositou um valor em dinheiro de 89 mil dólares numa conta corrente.
Müzayededen sonraki gün, Dubrovensky 89.000 $'lık bir banka havalesi aldı.
E foste tu quem me ajudou a entender o que é uma "parceria", e o seu valor.
Aslında ortaklık fikrini anlamamı sağlayan sensin. Ondaki değeri.
Ele está tentando maximizar o seu valor para o SDS, absorver quantos encargos puder.
SDS için değerini yükseltmeye çalışıyor. Hayat boyu hapis yatacağını bildiği için alabildiği kadar suçu üstlenecek.
Podia ter roubado Oxicodona, Vicodin e outros remédios com alto valor.
Para eden OxyContin, vicodin için herhangi bir eczaneyi soyabilirdi.
Pois, esse tipo de coisas não tem valor para a Kono, sabes?
Kono öyle şeylere önem vermiyor, bilirsin. O...
Não vês o valor de o partilhar com alguém que não tem nada?
Bunları hiçbir şeyi olmayan biriyle paylaşmakta hiçbir fayda görmüyor musun yani?
E obrigado, Phil, por me fazeres dar valor ao Mitchell.
Teşekkür ederim, Phil. Sayende Mitchell'ı daha fazla takdir ettim.
Ela não te dá o devido valor.
Senin kıymetini bilmiyor.
A fotografia que tirou tem muito mais valor para mim do que para si.
Çektiğin şu fotoğraf bana sana ifade ettiğinden çok daha fazla şey ifade ediyor.
A minha vida tem mais valor por vos ter conhecido. "
Sizi tanıdığım için hayatım daha anlamlı. "
A assassina deu um valor e depois pagou-o.
- Katil fiyatı belirleyip ödedi.
Schrader ganha a vida a reduzir o valor das pessoas a dinheiro.
Schrader bir insanın değerini dolar bazına indirerek para kazanıyor.
O assassino usou isso para determinar o valor do Henry Wilseck e pagou pela vida dele.
Katilimiz Henry Wilseck'in değerini hesaplamak için ilkelerinizi kullanıp canı karşılığında o miktarı bırakmış.
- Ele não é o único com uma fórmula para calcular o valor de um falecido.
Merhumun değerini hesaplayan formülü olan tek kişi o değil.
Os pagamentos que iam fazer com a fórmula do Schrader ou pelo menos o vosso valor aproximado?
Schrader'ın formülüyle tahminen ne kadar para ödeyecektiniz?
A fórmula do Schrader ia afectar o valor dessas famílias.
Schrader'ın formülü ölenlerin gelirlerine göre hesaplanıyor.
O valor deste lugar não pode medir-se em dinheiro.
Bu yerin değeri parayla ölçülemez.
O valor deste lugar não se mede em dinheiro.
- Değeri parayla ölçülemez.
E aqui, homens como o sr. Hathorne ainda questionam o valor de uma mulher forte.
Ve yine burada bay Hathorne gibi adamlar... hala güçlü kadınların değerinden şüphe duyuyorlar.
E quanto ao preço, bom, tudo o que tem valor exige sacrifício. Não acha?
Para mevzusuna gelince takdir edersin ki ugruna degecek hiçbir sey fedakârlik olmadan gelmez, degil mi?
- Sou de grande valor para o governo.
- Ben devlet için değerli bir varlığım.
Nenhum negro em Canvas Town consegue juntar esse valor. 10 xelins.
Canvas Kasabası'ndaki hiçbir zenciye bir paunt çıkmam, 10 şilin.
- Tem valor?
- Kıymetli mi?
Detective, se pararmos agora, perderemos meses de dados de valor inestimável.
Dedektif programı şimdi durdurursak aylardır alınan paha biçilemez bilgileri kaybederiz.
Algo de valor?
- Değerli şeyler?
Vê se o corpo tem algo de valor.
- Bedenini kontrol edin.
A medalha de valor e bravura.
Kahramanlık ve Yiğitlik Madalyası.
Os teus sentimentos dão-te valor.
Hislerine göre hareket edersin.
Eu adoro-a Aqui está um cheque para o valor total.
Onu çok severim. Buyurun bütün masrafları karşılaması için çek.
É impossível determinar o valor dos escravos através de quaisquer factos que possa encontrar em tal livro de registos.
Senin böyle bir kayıtta bulabileceğin şeylerle kölelerin değerlerini tespit etmek imkânsız.
Não te dão o devido valor lá.
Burada senin değerini bilmiyorlar.