Translate.vc / Portugais → Turc / Vara
Vara traduction Turc
702 traduction parallèle
Não tirou, não. O nosso leopardo ninguém lhe toca sem uma vara.
Bizim kedinin 10 metre yanına bile yaklaşamazsınız.
Quasimodo o tocador de sinos de Notre-Dame receberá cinquenta chicotadas com a vara canónica pelo seu ataque a uma mulher após o que será exposto durante uma hora ao escárnio público.
"... 50 kırbaç cezasıyla cezalandırıldığını bildiriyoruz... "... bir kadına saldırdığı için. "Ondan sonra, 1 saat boyunca halkın önünde rezil edilecek"
E a vara de pescar?
Peki oltası nerede acaba?
Eu bato-lhe com uma vara, Pa.
Değnekle onu döveceğim, Baba.
Dá-me a vara.
Sopayı bana ver.
Com a sua vara mágica, tenta ressuscitá-la.
Kızı yeniden hayata getirmek için büyü yapar.
Aqui tem uma boa vara para a sua encantadora senhora.
Güzel bayanı dövmek için güzel bir sopa.
Eu não tocaria em nada do Vince nem com uma vara de 3 metros.
Vince Stone'a ait bir şeye 3 metrelik bir sopayla bile dokunmazdım.
Pela mesma razão que um burro, com uma vara atrás e uma cenoura à frente, vai sempre para a frente, não para trás.
Arkasında sopayı hissedip önünde havucu gören eşek daima geriye değil, ileriye gider de ondan.
Consiga-me uma vara para que possa caminhar.
Yürüyebilmem için bana bir asa verin.
Vede, meu braço se parece com uma vara seca e queimada!
Şu koluma bakın, kurumuş dal gibi büzüştü.
Chamo-lhe a vara de tornado.
Ben buna kasırga savar değneği diyorum.
Levanto esta vara e dou um longo golpe para o céu.
Bu değneği kaldırıp, gökyüzüne boylu boyunca vuracağım.
Ele pode pegar numa vara de nogueira e ver magia.
Ufak bir ceviz dalındaki büyüyü görebiliyor.
Dá-me essa vara de atar.
Şu bağlama çubuğunu ver.
Pode arranjar-me uma vara de madeira comprida?
Bana uzun tahta bir sopa bulabilir misiniz?
Osen jogou para ele vara, linha e anzol.
Osen kendini ona tamamen kaptırmıştı.
A tua vara e o teu cajado me consolam.
Çomağın, değneğin güven verir bana.
Quando me disseram isso, fui a casa buscar uma vara... assim de comprida e mais ou menos assim de grossa, e fui onde ele estava a trabalhar.
Bunu duyunca eve gittim bu uzunlukta, şu kalınlıkta bir sopa aldım. ve çalıştığı yere gittim.
Luis, maneja a vara.
Luis. Bana sırığı uzat.
Chips, levas uma vara com o Kurt.
Chips sen ve Kurt bir kement alın.
Já vejo o totem na vara.
Ben çoktan direğindeki totemi görmek.
Disse grande desporto, remar com vara.
Bu harika bir spor dedim.
Tua vara e Teu cajado me consolam.
" Senin asan, senin değneğin beni teselli eder.
Depois conseguirei um par de mulheres jovens, uma vara de pescar, e as acamparei numa cascata.
Ondan sonra, şelalenin oraya yerleşir, kendime balık avlamak için bir gölet yapar, bir kaç tane de genç kadın alırım.
- # # Quando passeares num barco pelo bonito Tamisa - # # Usa uma vara resistente
- # # When punting on the beautiful Thames - # # You use a sturdy pole
Prefiro levar com uma vara do que fazer as lições.
Ödev yapacağıma sopa yerim daha iyi.
E assim, até alguém ter uma solução melhor, eu continuarei a usar esta vara, sabendo bem que vocês estarão de volta para mais, muitas vezes.
Bu yüzden, birileri daha iyi bir çözüm üretene dek ve tekrar tekrar karşıma çıkacağınızın çok farkında olarak, bu sopayı kullanmayı sürdüreceğim,
Ando à procura da minha vara de remexer.
Karıştırıcıma bakıyorum.
Oates, representado pelo nosso adorável Terence Lemming, que é um oficial inglês de Londres atirado para a Marinha dos E.U.A., e Bowers, representado por Seymour Fortescue, o atleta olímpico de salto à vara.
Oates'u Amerikan donanmasındaki İngiliz subay Terence Lemming oynuyor Bowers'ı oynayan Seymour Fortescue Olimpik sporcu.
Apenas algumas palavras para o morto, certo? Apanhou a vara?
Afedersin ölüyle aramızda birkaç kelime anladın mı?
Então eu jogo para vocês uma vara.
Bizler dostuz! Reverend! .. ve size bir hediye atıyorum.
Bem, baixas-te, agarra-lo pela vara e deita-lo ao chão.
Eğilirsin, yakalarsın, ve yere vurursun!
Sinto a falta da vara de pescar.
Balıkçı tekneni kaybetmene neden olduğum için de üzgünüm.
Ao meu redor tudo é pequeno, lamentável... menos esta vara de pescar.
Etrafımdaki her şey, küçük, değersiz... bu olta hariç.
Ninguém por aqui tem uma vara de pesca como esta.
Kasabada kimsenin böyle bir oltası yok.
Minha vida é tão miserável que sem esta vara... Não teria nada de que me orgulhasse
Hayatım o kadar fakir ki, bu olta dışında... beni diğer insanlardan ayırabilecek hiçbir şey yok.
Dá tua vara ao Bill, e pegue a minha.Certo?
- Sen benimkini al.
Eu perdi a vara de pescar.
Oltanı kaybettim bugün baba.
Encontrarei tua vara, papai!
Bak baba! Oltanı buldum.
E o marido dela foi empalado com um vara espetada no chão e deixado para os abutres.
Ve kocası, bir kütüğe oturdular Adamı yere bağladılar ve akbabalara bıraktılar.
Choro com facilidade.
Günlerce vara yoğa ağladım durdum.
Sou o Dave Garver com um versinho, uma conversinha... e cinco horas de música que será muito boa para todos.
Ben Dave Garver, biraz şiir okuyup hoşbeş edecek... ve tadına vara vara müzik dolu beş saat geçireceğiz.
Sou o Dave Garver com um versinho, uma conversinha e cinco horas de música... que será muito boa para todos.
Ben Dave Garver, biraz şiir okuyup... hoşbeş edecek ve tadına vara vara... müzik dolu beş saat geçireceğiz.
Bati contra a parede levando uns nabos, quebrei um eixo e me pegou com uma vara.
Beni çit kazığıyla dövdü. Bir daha oraya gitmeyeceğim.
Nem sequer saberias usar uma vara.
Sen asla tabanca kullanamazsın.
Tem de esfregar a sua vagina mecânica com esta vara eletrônica.
Bu elektronik çubuk ile onun mekanik vajinasını ovacak.
E mostraram-nos como fazer com uma simples vara de madeira.
Bize bir sopa yardımıyla nasıl yapacağımızı gösterdi.
Devíamos enfiar a vara abaixo do queixo, no pescoço do cadáver e arrastá-lo até à vala como um trapo velho ou um tronco.
Yapmamız gereken çene altından tutup sopayı boyuna geçirerek, cesedi çukura sürüklemekti. Sanki bir kütüğü sürükler gibi.
Bill não tem vara de pescar...
- Merhaba Bay Bono.
e isso... é só uma vara de pesca... que não vai nos fazer perder as férias.
Şey, eğer o olta artık yoksa... bu bizim son balığa çıkışımız olmalı değil mi?