Translate.vc / Portugais → Turc / Variety
Variety traduction Turc
73 traduction parallèle
Leste o "Variety" de hoje?
Bugün Varyete'yi okudun mu?
Sou da Variety.
Ben Variety dergisindenim.
Telefono amanhã para a Variety para marcar um encontro.
Seni yarın Variety'den ararım ve randevulaşırız.
O fim ridiculo e sem sentido da minha vida, só isso. Não admira que não quisesse lembrar-me.
- Variety'ye göre yaşayan en büyük hatunum.
- A Variety diz que sou o maior sucesso actualmente.
Bayan Largo, bir fotoğraf daha. Düştü.
É o substituto de última hora do Variety Showcase.
Bir varyetede kısa şov yapacakmış.
Vi-o anunciado na televisão. Aquele ilusionistazito irá ao Variety Showcase, á noite.
Yalnız, bu akşam televizyonda o küçük sihirbaz bir şova çıkacakmış.
Vou conseguir um lugar efectivo como assistente no Variety Showcase.
Bu sayede çok ünlübir şov kızı olacağım.
Leio a Back Stage, Show Business e a Variety.
Back Stage, Show Business ve Variety okuyorum.
O "Variety".
Variety.
Viste aquela coisa sobre ele na Variety, a semana passada?
Geçen hafta Variety'deki giydiği şeyi gördün mü?
Ele... ela... está nas variedades.
Adam... Kadın... Variety'e çıkmış.
Não consegui os direitos sobre a história.
Kahrolası Variety ben hakları satın almadan önce hikayeyi yayınlamış.
Vou ver na Variety.
Variety'i dergisine bakacağım.
- Claro que leio! O "Variety", o "Star", a secção de artes e ócios do "New York Times"...
Elbette.'Variety,'Times'ın'Sanat ve Eğlence yazıları'...
A Variety da quinta-feira passada?
Geçen Perşembe'nin Programı?
Eu já arranjei anúncios na "Variety" a congratular-me.
Şimdiden çeşitli şekilde tebrik edenler oldu.
A "Variety" me chamou de pária.
Adımı değiştirecekler.
Estava ao telefone com a Variety.
Variety ile konuşuyordum.
Fica para a história que quando a carta de Harvard chegou, estávamos a ver The Brady Bunch Variety Hour.
Harvard başvurum geldiğinde, Brady Bunch Variety Hour'u seyrediyorduk. - Bu sana puan kaybettirmez değil mi?
A "Variety" chamou-me o Mark Twain do funcionalismo público e a "Doubleday" mostrou-se interessada numa antologia da "American Splendor".
Variety bana memur sınıfının Mark Twain'i demişti. Doubleday American Splendor antolojisi yayınlamakla ilgileniyordu.
A "Variety" diz..
Variety Dergisi "Tam 12'den" diyor!
É a Variety.
Sadece Variety dergisi.
Li aquilo na Variety.
Variety'deki şu yazıyı okudum.
Ontem, no Variedades, algum canalha de ilusionista... fez uma apresentação com notas de dez rublos...
Dün, Variety'de it oğlu it bir sihirbaz on rubleliklerle bir gösteri yaptı.
Aqui está, um desses trapaceiros do variedades!
İşte Variety'deki dolandırıcılardan biri.
Acho que a Variety vai publicar o artigo do "Aquaman", amanhã.
Sanırım Variety, Aquaman duyurusunu yarın yapacak. - Umarım kapağa alırlar.
Isto e o "Aquaman" vão pôr-nos na capa da Variety.
Bu ve Aquaman, bizi kesin Variety'nin kapağına çıkartır.
Liga à Shauna, pede para fazer uma conferência de imprensa para a Variety.
Shauna Roberts ile bir randevu ayarla.
Levanta-te e pega na Variety.
Kalk ve bir Variety al.
- O que diz na Variety?
- Ne yazıyor Variety'de?
- A Variety é como um jornal de liceu.
- Variety bir lise gazetesi gibidir.
- Saiu na capa da Variety.
- Variety'nin kapağındaydı.
- Deixaste que eu aparecesse na Variety.
- Beni Variety'den uzak tutamazsın!
Mas entre eles e a variedade de propaganda que colocam, tenho certeza que será um longo caminho até convencer os produtores a me trazer de volta... me convidar a voltar.
Ama onlar ve Variety'ye verdikleri reklam arasında, oldukça eminim ki, yapımcıları beni geri almaya ikna etmek ve beni davet ettirmek arasındaki tüm o yolu kapattı.
Manda a Variety ir dar uma volta ao bilhar grande, mas resolve isto!
Variety'e g.tümü yiyebileceklerini söyle ama bu işi temizle.
Daily Variety, secção de anúncios, posso ajudá-lo?
"Daily Variety" ilan müdürlüğü, size yardımcı olabilir miyim?
Diz-me que não és o idiota que está a tentar publicar um anúncio.
Bana "Variety"'yi arayıp
Vai à Variety, pede para falar com a Jackie Stone.
"Variety" Dergisine git.Jackie Stone'u sor.
A Variety nova sai às 22h.
Yeni "Variety" Dergisi saat akşam onda çıkıyor.
- Vi o artigo na Variety.
Bak, "Variety" Dergisindeki makaleyi gördüm
"Variety" disse vocês eram amigos, mas eu não vejo essa imagens na parede.
Duydum ki siz ikiniz arkadaşmışsınız ama o resimleri duvarlarınızda göremedim.
A "Variety" diz que sou um empresário sexy.
"Variety!", "Variety!" dahi beni en büyük organizatör olarak tanıtıyor.
Há dois meses também não sabia nada de música e hoje estamos na capa da Variety.
İki ay önce müzik ile ilgili ben de bir şey bilmiyordum. Ve bugün variety'nin kapağındayız.
Não te preocupes, bani todos os Variety do edifício.
Hepsi güvence altında, Binadaki tüm eleştiri yazıları yasaklandı.
Está ali um Variety, Lloyd!
Burda bir Variety dergisi var Lloyd!
Leve-me ao Daily Variety, o mais rápido que possa.
Beni "Daily Variety" dergisine götür, hızlı bir şekilde.
Jesus. Tu sabes que a "Variety" está um degrau acima do "US Weekly".
Tanrım, Lloyd. "Variety" dergisinin "Us Weekly" den iyi olduğunu bilirsin.
Estou sempre a ler sobre essa merda no "Variety". Tudo bem?
Bak, böyle saçmalıkları "Variety" dergisinde sürekli okuyorum, tamam mı?
Ele era suposto produzir o meu filme de regresso, "Inimigo do Povo", foi escrito na "Variedades", talvez o tenham lido.
Geri dönüş filmimi yapacaktı, Halk Düşmanı. Variety dergisi yazmıştı, belki görmüşsünüzdür.
Não lê a "Variety", Sr. Meyer?
Variety'i okumuyor musunuz, Bay Meyer?