Translate.vc / Portugais → Turc / Ves
Ves traduction Turc
142 traduction parallèle
- Não ves que Texas é a tua raposa?
Texas'ın bir çıkış yolu olduğunu görmüyor musun?
- Recitará seis Aves Maria e Padre Nosso pela pouca de vaidade, Irmã.
6 kez A ves ve bir Pater Noster okuyacaksın Rahibe.
- Recitará outras cinco Aves Maria e suplica sua sopa... - por essa pequena mostra de orgulho, Irmã.
5 kez daha A ves okuyup bu gurur gösterişi için... çorba dileneceksiniz, Rahibe.
- Ves o que aconteceu?
- Burada neler olduğunu görmüyor musun?
Nao ves a barca de pesca russa?
Rus balıkçı teknesini göremiyor musun?
Ves essa mulher ao telefone?
Şurada telefonla konuşanı görüyor musun?
Ves aquela árvore?
O ağacı görüyor musun?
Ves aquele gajo ali?
Oradaki adamı görüyor musun?
Para com isso, não ves que assim o tempo passa mais devagar?
Adamım, zamanı yavaşlattığının farkında değil misin? Kes şunu.
Tu ves-te a fazer algo teu corpo reage e fá-lo.
Kendini bir şeyler yaparken düşün... vücudun harekete geçsin ve yap.
Seu pai dirigia âncora sobre a relay equipe, ves?
Babanın bayrak koşusu takımı adına seçildiğini biliyor muydun?
Ves, não é outra coisa além de palha.
Bak, samandan başka bir şey yok.
Ves?
Gördün mü?
Ves?
Görüyor musun?
- E se os comêssemos em ves de ir roubar?
Çalmak yerine, neden bunu yemiyoruz. Öyle olsun.
Nao ves que ele só quer que sejas a menina dele para sempre?
Bunu sen de istemezsin değil mi tatlım?
Ves?
Daha iyi ya!
- O teu ves...
- Elbisen mi?
Que raio ves nela?
Onda ne buluyorsun?
- Ves este cristal daquí? - Deixa-me adivinhar.
- Cama görüyorsun değil mi?
Olha para isto, Lois. Ves, aqui mesmo.
Lois, şuna bak.Gördün mü?
Ves, a razão pela qual as pulgas estão atraídas por ti é porque a energia dos teus rins está a ser bloqueada por um chi escuro, ou o que nós chamamos no meu país "wee-fung-chow-hu".
Pirelerin sana gelmesinin sebebi, kötü chi yüzünden enerjinin böbreğinde yoğunlaşması. Ya da benim ülkemde söylediğimiz gibi "wee-fung-chow-hu".
Ves, se tu fizeres as voltas maiores nao precisas de fazer tantos.
İlmikleri daha büyük yaparsan daha fazla yapmana gerek olmayacak.
"Mas hoje em dia apenas ves " uma forma grande e negra de um petroleiro. " Como o Golden Goose avariado.
Ama siz bugünlerde bir petrol tankeri görüyorsunuz.
Ves aquele alto nas calças?
Pantolonundaki şişkinliği gördünüz mü?
Ves aquilo?
Onlara para veriyor.
Bem, não podes acreditar sempre no que ves.
- Her gördüğüne inanamazsın.
- Acabaste de foder as minhas pernas Não ves por onde andas?
Bacaklarımı kırdın. Yola bakıyor muydun?
Ves? Referia-me a isto quando disse que havia complicacoes.
Sorun var dediğimde işte bundan bahsetmiştim.
Ves tudo e todos e les neles com grande clareza.
Her şeyi ve herkesi inceliyorsun ve... onları kolayca okuyabiliyorsun.
Ves isto?
Bunu görüyor musun?
E aos poucos, chegamos à filosofia alemã que afirma que pensamos na vida, atra - vés das suas servitudes, dos seus erros e temos de lidar com isso.
Alman felsefesi ise bize şunu gösterdi : Hayatta her insan hatalarıyla yaşar. Önemli olan bunlarla baş edebilmektir.
Vës aquela chama?
Şu alevi gördün mü?
Vës, Harry, ele näo tem piedade.
Gördün mü Harry, adamda hiçmerhamet yok.
Vés filmes de Cowboys?
Bir batılı uişi?
Ves de que eu te salvei, Cyril?
Seni neyden kurtardığımı görüyor musun?
Vës? Tens cabeça.
Görüyorsun ya, zeka.
Vës?
Gördün mü?
Ves no que deu?
Bak ne kadar iyi yetişmişsin.
Vës o problema delas?
Meseleyi anlıyor musun?
Tudo em ti diz : "Vës o que fizeste?"
İçinden "Ne yaptığını gördün mü?" dediğin belli.
Vës como foi simples?
Kolay oldu, değil mi?
Vës o que consegues fazer?
Neler yapabileceğini görüyor musun?
Sim, capitão.
- Büyükelçi Ves Alkar.
AGORA VÊS-ME
ŞİMDİ BENİ GÖRÜYORSUN
AGORA NÃO ME VÊS
ŞİMDİ GÖREMİYORSUN
Ves, isto é o que a torna de humano.
Gördün mü?
Ves estes montes de pedras?
Şunları görüyor musun?
Ves o que quero dizer?
Anladın mı?
Vés aquele bar?
Şu barı gördünüz mü?
E é ai que vés que o Electricista não tem calças.
İşte o arada, kablolu TV'cinin pantolonu olmadığını anlıyorsun.