Translate.vc / Portugais → Turc / Vintage
Vintage traduction Turc
318 traduction parallèle
Moët et Chandon, e certifique-se que é vintage de 78..
MoëtChandon. Eğer mümkünse 78 mahsulü olsun.
Um "vintage" muito velho.
Fazla eskitilmiş bir şarap.
É um vintage bastante raro, mas tenho outra garrafa.
Oldukça nadir bulunan bir şasrap, fakat bende bir şişe daha var.
MODELO VINTAGE
ANTİKA MODEL
Espero que goste, é um porto vintage.
- Umarım beğenirsiniz, çok eski bir porto bu.
Agatha Christie ou S. S. Van Oyne?
Agatha Christie'nin ilk zamanları mı, yoksa vintage S.S. Van Dine mı?
Diria que é um Givet Stramina. Importado, claro. Vintage de 69.
Bence baharatlı üzüm ( Gewurztraminer ), ithal, elbette,'69 ürünü ya da...
Traga-me uma garrafa de Porto Ferrier Vintage de 1945.
Bana bir şişe Ferrier Vintage Port, 1945 getirin.
Conheço esse Porto em particular e adoraria possuí-lo. Mas não o têm na adega.
Ben bu özel vintage porta aşinayım ve mahzeninde bulunmadığına bahse girmek için sabırsızlanıyorum.
Porto Ferrier Vintage de 1945.
Ferrier Vintage Port, 1945.
Terei alguma Ambrosa vintage à tua espera. Espero bem que sim.
Senin için bir miktar, kaliteli Ambrosa'm var.
Temo não poder oferecer-vos um bom "vintage", mas, afinal de contas, o que conta é a companhia, não é?
Ee, korkarım ki mahsule garanti veremem, ama nihayetinde, önemli olan arkadaşlıktır, değil mi?
E penso na minha vida como vinho "vintage" De velhos cascos... ficou adocicado.
Ve sanırım hayatım eski küçük fıçılardan dökülen iyi bir şarap gibi.
Aliás, eu tenho um pouco mais do que vinho vintage e memórias.
Kaliteli şarap ve hatıralardan başka şeylerim de var.
- É de que tipo? 733-I?
Bu bir Vintage Ne, 733i mi?
Um ano vintage, não diria?
Kaliteli bir yıl mı?
Chamam-na roupa em 2ª mão para que não nos lembremos do que é. Roupa reles.
Yani, onlara vintage diyorlar bilirsiniz, aslında ne olduklarını gizlemek için, pis-elbise.
Não há roupa interior em segunda mão, claro, mas não é porque um tipo não possa vendê-la.
Vintage iç çamaşırı yok, tabii ki. Ama iç çamaşırı satamayacağından değil.
Uma garrafa de champanhe Kandora, vintage 2368. É um bom ano.
Kandora şampanyası, 2368 üretimi, çok iyi bir yıl.
Olhem só a menina Julie no seu melhor.
Ve ona bir bakın, vintage Bayan Julie.
Para um vinho ser classificado como'vintage', tem de se limitar a produção anual.
Şarabınızın kaliteli şaraplar arasında yer almasını istiyorsanız yıllık üretimi sınırlamalısınız.
Roupas de época, artigos Pré-Pulso.
Vintage Clothes, Pulse'tan önceydi.
- Excelente. Abro um "Chardonay" vintage e deciframos as inscrições.
Harika, hemen arayıp yer ayırtacağım.
- "Vintage", querida.
- Eskici modası, canım.
Há uma loja perto do meu terapeuta que tem a melhor roupa "vintage".
- Terapistimin bürosunun yanında harika bir mağaza var. Eski moda muhteşem giysiler satılıyor.
Veuve Clicquot Ponsardin Vintage Reserve
Veuve Clicquot Ponsardin Vintage Reserve.
VINTAGE 1973, FABRICADO EM ISRAEL
1973 YILINDAN, İSRAİL YAPIMI,
- É um vintage único.
- Çok iyi bir rekolte.
O vinho é um Hadley Cabernet Franc de 99, de vintage vulgar.
Şarap 99 Hadley Cabarnet Franc. Çok kaliteli.
Envergavas aquele vintage tinto da Dior.
Şarap rengi Dior'unla içeri girdin.
Ele é meu. Se parasses para pensar um minuto verias que és designer eu sou vintage.
- Bu kadar küstah olmaktan vazgeçersen senin zengin benimse normal biri olduğumu görürsün.
Vintage de 1990, $ 400 a garrafa.
1990 bağ bozumu, şişesi $ 400.
É da Portobello Road.
Vintage portobello yolu.
O vintage, claro, não é mais recente que o rococo.
Rococo artık pek rağbet görmüyor.
Colheita de 1930.
1930 Vintage.
- Não gosto do sol. Por isso, quando vou pôr gasolina, tenho umas luvas vintage até ao cotovelo.
O yüzden benzin alacağım zaman dirseğime kadar eldiven takarım.
Sim, condizem com a minha sobrinha vintage de renda preta.
Siyah dantelli şemsiyeme uyuyor. Benzincide şemsiye mi taşıyorsun?
Estava mais a pensar num vintage merlot do sul de França.
Aslında güney Fransa'dan kaliteli bir Merlot düşünüyordum.
Talvez uma saia preta com dois anos, um top vintage falso.
Bence, iki yıllık siyah eteğin, üstüne de dar tipte bir şey.
É impossível saber se é vintage se não o provares.
Tadını bilmeden kalitesi hakkında bir şey söyleyemezsin.
É uma Boal vintage de 1936 produzida por H.M. Sortiz.
1936 Boal bağbozumu, H.M. Sortiz tarafından üretilmiş.
Este vintage peculiar foi transferido de Espanha... e engarrafado lá.
Bu sınırlı sayıda üretilen şarap İspanya'ya gönderilip orada şişelenmiş.
Estes são... São Cubanos Vintage. Pré-Castro.
Bunlar Küba purosu.
"Cubanos Vintage."
Küba Purosu.
Um sutiã de 50 dólares, uma carteira vintage e... Bingo.
dolgunlaştırıcı ruj, 50 dolarlık destekli sütyen ve tarzı olan bir çanta ve işte -
Sou a Emma Pagent, da Vinted Press
Ben Emma Pagent, Vintage Press'den.
Não gostou do "vintage"?
Bağbozumunu mu beğenmemiş?
Areia "vintage".
Bak, harman kumu.
Cheirou, rodou, mexeu... e fez tudo o que se pode fazer de pretensioso e quase nojento... com um copo de vinho num lugar público... enquanto me falava das discrepâncias dos vintage... e da madeira que usam nos tonéis em Palermo... e as estimativas das vindimas do próximo ano.
Evet. Kokladı, tuhaf sesler çıkardı. Bir kadeh şarapla yapılabilecek bütün iğrenç davranışları sergiledi.
Taitinger, 1990 vintage.
Taittinger, 1990 bağ bozumu.
- É vintage.
Modası geçmiş.