English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portugais → Turc / Vídeo

Vídeo traduction Turc

10,041 traduction parallèle
Anexei o vídeo errado.
Hiçbir şey anlamadım. Yanlış görüntüleri ekledim.
Tipo pescar, ou jogos de vídeo.
Balığa tutmak, video oyunları falan.
Diz "Caça à presa". É um vídeo.
"Ava Çıkmak" yazıyor, bir video.
O vídeo tornou-se viral.
Görünüşe bakılırsa video viral olmuş.
Vi o vídeo do Ross a atingi-lo com uma arma de paintball.
Ross'un boya tabancasıyla üzerine geldiği bir video izledim.
Aquilo no vídeo não foi a sério.
Videodaki o şeyler ciddi değildi.
Vejam só, aí está o temperamento que vimos no vídeo no bosque.
İşte ormanlık alandaki paintball videosunda gördüğümüz öfke.
Então, encontramos o resto do vídeo?
Videonun devamını bulabildik mi?
O Oliver não conseguiu encontrar o resto do vídeo, e os polícias apagaram o que não queriam que víssemos do servidor.
Oliver, polis otosundaki görüntülerin devamını bulamadı polisler görmek istemediğimiz kısmı sunucudan da silmiş.
O vídeo foi manipulado. É feito com imagens diferentes. Então o Johnson mentiu-me este tempo todo?
Bu video üzerinde oynanmış 2 farklı görüntünün birleştirilmiş hali.
Este vídeo mostra-o na esquadra na sua folga.
Bu görüntü izin gününüzde karakolda olduğunuzu gösteriyor.
Fiz um vídeo na casa do lago.
Bizim göl evinde aptal bir video çektim.
E sobre aquele vídeo que me mostrou.
Bana gösterdiğin videoya ne oldu...
Parece um jogo de vídeo dos anos 80.
80'lerin video oyunları gibi.
Temos uma vídeo de si numa discussão fervorosa com o Senador O'Malley a noite passada.
Elimizde dün Senatör O'Malley ile ateşli bir tartışma içinde gözüktüğünüz video var.
- E estudou o nosso vídeo?
Sana gönderdiğimiz videoyu çalıştın mı?
Esse vídeo pode realmente ilibar-vos.
O video gerçekten kıçınızı kurtaracak.
Aquele vídeo foi determinante.
Video açık ve kesindi.
O Cavanaugh enviou-me um vídeo.
Cavanaugh bana bir vine gönderdi de.
No vídeo nunca chegamos a ver o Telly a sair do edifício.
Telly binayı terk ederken görülmüyor.
Podes confiar no homem que está a mostrar-te o vídeo.
Sana bu videoyu gösteren adama güvenebilirsin.
Aquele vídeo não prova nada.
Bu görüntüler hiçbir şey kanıtlamaz.
Há um vídeo on-line da aula.
Dersin online videosu var.
Vamos lá ver o vídeo, está bem?
Hadi filmi izleyelim. Tamam mı?
- Aquele vídeo foi manipulado.
O video ile oynanmıştı.
Como se estivesse num vídeo de reféns.
Esir alınmış gibi bir halin var.
Vi um vídeo da enguia myxini a produzir muco, então vou mudar a minha resposta e vou comer o Bob Esponja.
Ha bir de balık asalağının mukus üretme videosunu izledim. Cevabımı değiştirip Sünger Bob'u yiyeceğim.
Pediram-me um vídeo para a cerimónia sobre o que me motiva.
Yaygara kopartırsınız diye size söylemeyecektim ama ticaret odası bana Endüstrinin Devleri ödülü verecek.
Não. É o vídeo para o meu prémio Titã. Já te falei dele.
Mirasın için bize görevler vererek rekabete sokmaya çalıştığın videolardan mı bu?
Mas podes dar-me a câmara de vídeo?
Ben arka bahçedeki hortumu kullanırım.
- Precisamos de um vídeo.
- Video çekmemiz gerek.
Portanto o Rick quer que amanhã passes pelo seu escritório e que faças o vídeo.
Rick yarın ofisine gidip videoyu çekmeni istiyor.
A segurança já deve ter o vídeo e vamos saber a verdade.
Güvenlik şimdiye kadar güvenlik kamerası görüntülerini hazırlamış olmalı biz de gidip gerçeği bulacağız.
Pára o vídeo.
Görüntüyü durdur.
E por isso mudaste para os jogos de vídeo e para a patologia forense.
Sen de video oyunlarına ve adli tıbba yöneldin.
Vimos o vídeo do Syd no YouTube onde expôs o seu truque do candelabro levitante.
Syd'in YouTube kanalında şamdan numaranızı ifşa ettiğini gördük.
Também tenho vídeo de uma altercação entre o Scotty e a Alison à saída do Lobster Roll na noite em que o Scott morreu.
Elimde Scott'un öldüğü gece.. .. Lobster Roll'da Scotty ve Alison'ın tartıştığını gösteren bir video kaydı var.
O Laboratório Criminal restaurou mais de 24 horas de gravações vídeo apagadas de um possível homicida.
Suç laboratuvarı olası bir cinayetin silinmiş 24 saatlik video görüntülerini kurtarmayı başardı.
Só com umas cem horas de vídeo.
Yüzlerce saatlik videolarımla yapabilirim sanırım.
VÍDEO DO DEPTO. DO XERIFE
Şerif Departmanı Kamerası
VÍDEO DO DPTO. DO XERIFE
Şerif Departmanı Kamerası
Sabe quantas vezes, o senhor ou o agente Fassbender, no dia um de março, no vídeo que vimos hoje, sugeriram ou disseram ao Brendan que ele era um mentiroso?
Bugün hepimizin izlediği 1 Mart'ta çekilen videoda siz ve Ajan Fassbender'ın Brendan'a kaç defa yalancı dediğinizi veya bunu ima ettiğinizi biliyor musunuz?
Quando o Brendan foi preso, o caso ficou no meu radar... DE BRENDAN CENTRO DE CONDENAÇÕES INCORRETAS... porque foi um dos primeiros interrogatórios gravados em vídeo, no estado de Wisconsin.
Brendan tutuklandığında ise hemen takibe aldım çünkü onunkisi Wisconsin Eyaletinde videoya alınan ilk itiraflardan biriydi ve Yüksek Mahkemenin sorgulamaların videoyla kayda alınması şartını getirmesine yol açan davada ben de bizzat yer almıştım.
Fui despedida por causa do teu vídeo!
Yayınladığın video yüzünden kovuldum.
Todos acham que o vídeo é falso.
Herkes bu videoyu sahte sanıyor.
Uma equipa local de investigadoras paranormais publicou um vídeo de um alegado fantasma.
- Ne? Paranormal araştırmacılardan oluşan yerel bir ekip sözde bir hayaletle ilgili video yayınladı.
Vão mostrar o vídeo!
Videoyu gösteriyorlar!
Em consequência, há muitas perguntas sobre as pessoas que fizeram o vídeo.
Videoyu çekenler hakkında bir hayli soru soruluyor.
- Se este vídeo tiver interesse científico, isso poderá ajudar a validar estas Caça-Fantasmas e aquilo que defendem.
Bu videoda bilimsel açıdan ilgi çekici ve Hayalet Avcıları'nın iddialarını doğrulayacak bir şey görüyor musunuz?
Mandou um vídeo de sexo?
Seks kaseti mi gönderdin?
Esta não é a banheira do vídeo do Lil Wayne?
- Olamaz!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]