English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portugais → Turc / Yeter

Yeter traduction Turc

35,119 traduction parallèle
Não tens de compreender, só tens que o fazer.
Anlaman gerekmez. Görevini yapsan yeter.
Trata de olhar em volta.
Evet. Sen dikkatini ver yeter.
Basta um toque para pôr os dominós a cair.
Domino taşlarını devirmek için bir dokunuş yeter.
Acredite. Diga-lhe que vai da minha parte.
Sizi benim gönderdiğimi söyleyin, yeter.
Basta!
Bu kadar yeter!
Afasta-te.
- Tamam bu kadar yeter.
Não precisamos de eliminar todo o ácido do texugo do organismo do Jackson, apenas reduzi-lo.
Porsuk asidinin Jackson'ın vücudunu tamamen terk etmesine gerek yok azalması yeter.
- Já chega.
Bu kadar yeter. - Hey...
Ted, já chega.
Ted, yeter. Hayır!
Anda cá! Já chega.
Yeter, gitmemiz gerek.
Vais dizer não.
Bu kadar yeter.
Já chega.
Bu kadar yeter. - Bu kız sarhoş.
- Ela só precisa de uma queixa.
Bir tane şikayet formu doldurması yeter.
Chega de café.
Bu kadar kahve yeter.
Está na hora de uma mudança.
Artık değişimin... -... zamanı geldi. - Yeter!
- Chega!
- Yeter!
Faz o que eu disser.
Beni takip et yeter.
- Basta.
- Yeter artık.
Mais depressa. Chega!
Daha hızlı, yeter!
- Sei que parece uma loucura, mas...
Şimdilik bu kadar yeter. Zamanla her şeyi hatırlayacağına eminim.
Avisa-me quando terminares de pesar a minha vida nas tuas mãos.
Ellerinde olan hayatımla ne yapacağına karar verdiğinde bana haber ver yeter.
Bolas, não consigo continuar a fazer isto.
Yeter, artık bunu yapamam.
Já chega.
Bu kadarı yeter.
- Mantem-na à minha frente. Não quero parar no lado errado de um relatório de fogo amigo.
Onu önümde tutun yeter dost ateşinden ölüp rapora öylece geçmek istemiyorum.
Já chega!
Yeter!
- Continuas com um ar merdoso. - Obrigado.
Yarıştığım şey yeter ki bu olsun.
com a cabeça no colo e os braços sob os joelhos.
Dediğimi yap yeter. Philip?
- Sabes que mais?
- Tamam, yeter.
Bom, já chega.
Anladım, yeter.
Chega por um dia.
Bir gün için bu yeter.
Pára de me vender a carrinha.
Sen arabayı beğendirmeye uğraşma yeter.
Chega!
Yeter!
Muito bem, aqui mesmo.
Tamam, bu kadar yeter.
Já chega desses jogos.
Bu oyunlar yeter.
Qualquer coisa. Diz.
Sadece söyle yeter.
Problemas antigos à parte, somos mais a família Partridge do que a família Manson por aqui, mas chega de falar disso.
Sorunlu geçmişleri bir yana, buralarda Manson Ailesi'nden çok, "Partridge Ailesi" gibiyiz biraz. Ama bu kadarı yeter.
Mas não a deixes ver televisão.
Sadece televizyon izlemesine müsaade etmeyin yeter.
- É só desamarrem-me.
- Beni çözün yeter.
Chega.
Yeter.
O seu ego e teimosia vão matar-nos a todos! Você é louca! Já chega!
Egon ve inatçılîğın bizi öldürecek! Yeter!
- Se queres desistir... - Chega!
Nina, yeter!
Muito bem, já chega.
Tamam, bu kadarı da yeter.
Muito bem, já chega.
Tamam, bu kadar yeter.
Já chega!
Yeter artık!
Faço o que quiseres, livro-me do Levon, mas fica.
Levon'u atarım. - Yeter ki gitme. - Andy'e ne oldu?
"Toda a vida é preciosa, a menos que invada a minha propriedade."
"Her can değerlidir, yeter ki arazime girmesin."
Isto chega para a polícia?
- Bu NYPD'ye yeter mi?
A Wilma está à espera. - Wilma?
Bu kadar teşekkür yeter.
Já chega.
Bu kadar yeter.
Aproveita.
Bu kadarı yeter.
Nem que fosse só uma fatia.
Bir dilim olsa bile yeter.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]