English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portugais → Turc / Yr

Yr traduction Turc

1,991 traduction parallèle
A frequência das rochas que vêm da atmosfera está a aumentar, e estão a ficar maiores.
Atmosferden sıyrılan meteor sayısı sürekli artıyor ve gittikçe büyüyorlar.
Estou com algumas queimaduras nos braços.
Sadece--sadece kolumda birkaç sıyrık var.
Se vendermos isto já, podemos escapar com alguma dignidade e talvez algum dinheiro.
Ama.. şimdi burayı satarsak, bu işten gururumuzla sıyrılabilir hatta biraz paraya da sahip olabiliriz.
Mas uma vez por ano, os alunos de Constance e St. Jude's despem os seus papéis habituais, e interpretam outros para a peça anual dos finalistas.
Ama senede bir, Constance ve St. Jude's öğrencileri, her zamanki rollerinden sıyrılıp son sınıf gösterisi için yeni roller üstlenirler.
Procurem arranhões e cortes.
Sıyrıkları, kesikleri kontrol edin.
Vamos quebrar no vault
"Kabuğumuzdan sıyrılalım"
Esta noite, vamos invadir o cofre
"Bu gece kabuğumuzdan sıyrılalım"
Vamos quebrar no vault
"Bu gece kabuğumuzdan sıyrılalım"
Mas encontrei algumas abrasões no canal vaginal.
Ama vajinasında bazı sıyrıklara rastladım.
Nariz ensanguentado, arranhões na cara.
Kanayan bir burun, yüzde sıyrık izleri.
Sabemos que a Kayla Nootens foi arrastada de cara para cima porque as suas costas tinham abrasões.
Kayla Nootens'ın sırtüstü sürüklendiğini biliyoruz çünkü sırtında sıyrıklar vardı.
A empreitada não é feita em condições, e o prazo vai sendo adiado.
Şimdi, kötü iş yapıyor ve işin dışına sıyrılıyor.
- Limpa os arranhões das mãos.
Ellerindeki sıyrıkları temizle.
Queres ganhar uns trocos?
Şimdi, biraz sıyrık yapmak istiyorsun.
- Queres ganhar uns bons trocos?
Gerçek sıyrık yapmak istiyor musun?
Não, não podemos deixá-lo pagar.
Haıyr, ona ödetemeyiz.
Parece suicídio, mas a mão que disparou, em concreto, o indicador direito, tem uma ligeira abrasão, só visível ao microscópio.
İntihara "benziyor" dedik zaten. Ama ateş eden elde, daha da detaya inersek sağ işaret parmağında, ufak bir sıyrık var. Sadece mikroskop altında görünüyor.
E para ti, significa o quê?
Bu sıyrığın anlamı ne peki?
Eu prometo-te... que esta é uma luta da aqui irás sair... com mais do que apenas uma cicatriz.
Sana söz veriyorum bu kavgadan bir kaç küçük sıyrık ile kurtulamayacaksın.
- E quanto à esfoladela na cabeça?
Peki ya başındaki sıyrıklar?
E quanto a esta esfoladela?
Peki ya bu sıyrık?
Em vez disso, sobreviveu ao acidente com escoriações menores.
Bunun yerine ufak sıyrıklarla kazadan sağ kurtuldunuz.
Estive sempre ao pé dela. Foi só um arranhão.
- Sürekli yanındaydım, sadece bir sıyrık.
Tem alguns cortes, escoriações, costelas fracturadas, umas equimoses.
Bir kaç kesiği, sıyrığı, çatlamış kaburgası, biraz da zedelenmiş kemiği var.
Não tens um arranhão, nada.
En ufak bir sıyrık bile yok. Hiçbir şeyin yok mu?
Não tem cortes nem arranhões.
Sıyrık ya da çizik yok.
- Fá-lo pagar! Não estava à espera desta, pois não, Castle?
Bundan yazarak sıyrılamazsın, değil mi Castle?
Já te disse, é só um corte.
Sana söyledim, sadece bir sıyrık.
Bom, é só um esfolado.
Evet, güzel. Sadece bir sıyrık.
Temos de atravessar.
Sıyrılmak zorundayız.
É apenas o tipo de coisa que passa despercebida.
Aradan sıyrılmış.
De qualquer modo, posso evitá-lo.
Her iki şekilde de bu işten sıyrılabilirim.
Anthony Maloy, homem pedestre de 32 anos, com um ferimento no braço esquerdo e exantema por arrasto na rua na cara e torso.
Anthony Meloy, yaya 32 yaşında, erkek, sol kolu yaralı. Yüzünden vücuduna kadar sıyrıkları var.
Existem umas escoriações anteriores nas suas costelas
Kaburgasının önünde bir sıyrık var.
Abrasões múltiplas, hematomas.
Çok fazla sıyrık ve morluk var.
Infiltrou-se no meio como um rato sorrateiro.
Çatlaklar arasından sıyrıldın, seni sinsi fare.
O tipo leva um tiro em cheio no peito, e sai a andar como se tivesse arranhado o joelho?
Adam göğsünden vuruluyor... ve dizi sıyrılmış gibi kalkıp gidiyor öyle mi?
É claro que depois disso acabarei contigo e finalmente terei o mundo nas minhas mãos!
Vegeta süper kötü ama Freeza ondan daha kötü biri. Bunu söylemekten nefret ediyorum fakat bu boktan sıyrıImanın başka yolu yok...
Se eu consigo que uma stripper me pague para dançar no meu colo, acho que também consigo escapar a uma multa.
Bir striptizciye kucak dansı için bana para ödettirebiliyorsam cezadan da sıyrılabileceğimi sanıyorum.
A minha pila tem todo o tipo de arranhões.
Çükümün her yeri sıyrıklarla dolu.
Estou a perguntar-te como é que tu conseguiste safar-te com um homicídio?
Ben sana nasıl oluyor da cinayetten sıyrılabiliyorsun diye soruyorum.
Ficou com os punhos bastante mal tratados.
Parmak eklemleri baya sıyrılmıştı.
Queres provar que consegues sair debaixo da sombra do Vincent Chase?
- Ne? Vincent Chase'in gölgesinden sıyrılabileceğini mi kanıtlamaya çalışıyorsun?
O núcleo de chumbo saiu, mas a cobertura de cobre alojou-se no interior.
Kurşun çekirdek çıkmış, ama bakır gövde içeri sıyrılmış.
Pensei que talvez se trabalhasses nele seria uma distracção de toda a pressão que tens sentido.
Arabayı toplarken belki altında olduğun bu baskıdan biraz sıyrılırsın diye düşündüm.
Que fim poderia ser mais devotamente desejado? Morrer, dormir.
Uyumak, ama düş görebilirsin uykuda, o kötü..... çünkü o ölüm kuyularında, sıyrıldığımız zaman yaşam kaygısından,
Senhor, é só um corte.
- Tabii. - Efendim, sadece bir sıyrık o kadar.
- És traiçoeiro para fazê-lo. - Traiçoeiro? Não sou traiçoeiro.
Böyle de rahat sıyrılıyorsun işte.
Reparei algumas cicatrizes nos braços dele.
Çocuğun kolundaki bazı sıyrıklar dikkatimi çekmişti.
Pensaste que te tinhas safado sem um arranhão.
O kazadan bir sıyrık bile almadan mı kurtulacağını düşündün?
Negatória, mulher-gato.
Kesinlikle haıyr.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]