Zafar traduction Turc

E o governo britânico matou dois filhos e um neto de Bahadur Shah Zafar, aí mesmo, atrás de ti.

Ve İngiliz Hükümeti Bahadur Shah Zafar'ın iki oğlunu ve bir torununu... Rehan! -... tam burada öldürdü, tam olarak burda, arkanda.

Adeus vamos, Zafar

- Hoşçakalın. Gidelim, Zafar.

O teu nome é Zafar Khalid.

İsmin Zafar Khalid.

- É a namorada do Zafar Khalid?

- Sen Zafar Khalid'in kız arkadaşı mısın?

Há quanto tempo conhece o Zafar Khalid?

Ne zamandır Zafar Khalid ile görüşüyorsun?

Porque te encontraste sozinho com o Marwat?

O halde neden Zafar Marwat ile yalnız görüşmek istedin?

Escute se alguém perguntar diga que são primos de Zafar.

Beni dinleyin, eğer birisi sorarsa, Zafar'ın kuzenleri olduğunuzu söyleyin.

Zafar é o chefão daqui?

Zafar buranın kabadayısı mı?

Eu faço favores às pessoas o tempo todo mas Zafar mexeu os pauzinhos para mim uma vez.

Buralarda millete gizliden gizliden kıyak yapan benimdir... Ama bir keresinde benim için kıyak yapan Zafardı

Antes de sair você não vai nos apresentar a Zafar?

Ama gitmeden önce, bizi Zafar ile tanıştırmayacak mısın?

Zafar, eu sei o que a música significa para você mas você tem outras responsabilidades também, não é?

Zafar, Senin için müziiğin ne anlama geldiğini biliyorum... ama başka sorumlulukların da var, değil mi?

Seja prático, Zafar música é boa como um hobby.

Gerçekçi ol, Zafar... Hobi olarak müzik güzeldir.

Lembre-se de uma coisa Zafar se você deixar de fazer música eu nunca mais vou te perdoar.

Birşeyi aklından çıkarma, Zafar... Müzisyenlikte başarısız olursan, Seni ASLA affetmem.

Zafar

Zafar...

Zafar meu pai enfiou uma faca de açougueiro na minha mão

Zafar... Babam kasap bıçağını kullanmam için beni zorlamıştı

Você pode perguntar a Zafar.

Zafar'a sorabilirsin...

Eu volto com o material de Zafar.

Zafar's eşyaları ile geri döneceğim..

Zafar, espere por mim.

Zafar, sen beni bekle.

Zafar, você está louco?

Zafar, çıldırdın mı sen?

Este é o nosso treinador, Zafar.

Bu bizim Koçumuz, Zafar.

Então eu, Lali, Zafar e Panditji levamos o seu caixão para o crematório.

Sonra Lali, Zafar ve Panditji ile Ben... senin tabutunu krematoryuma * taşıyorduk.

Zafar.

- Zafar.

E este é o meu noivo Zafar.

Bu da benim nişanlım, Zafar.

Senhora como conhece Zafar?

Efendim, Zafar'i nerden tanıyorsunuz?

Que bom Zafar!

Vah Zafar Vah!

Você já conhecia Zafar.

Zafar ile aranızda birşeyler var galiba.

Você está falando sério, Zafar?

Sen ciddi misin, Zafar?

Você tem outra opção, Zafar?

Başka bir seçeneğimiz var mı, Zafar?

Zafar, Lali Neetu senhora por uma vez por favor, acreditem no que estou dizendo.

Zafar... Lali... Neetu Hanım...

Zafar

Zafar... Zafar... Zafar...

Minhas poupanças e outros investimentos somam cerca de 300.000. 125.000 é para o tratamento do pai de Zafar

Benim birikimlerimin toplamı 300.000 civarında 125.000 rupee Zafar'in babasının bakımı için...

E quanto a Zafar?

Peki ya Zafar?

Zafar não está pronto para ouvir

Zafar şu an bunları dinlemek için hazır değil

Olá Zafar ganhamos o jackpot!

Alo Zafar Büyük ikramiyeyi kazandık!

Zafar é tão inocente quanto uma vaca um artista.

Zafar bir inek kadar masumdur... bir artist.

Senhor por favor pense no plano de Zafar.

Efendim... Lütfen Zafar'in planı hakkında iyi düşünün

Um comerciante afegão, Zafar Hasani, foi detido fora da base.

- Zafar Hasani adındaki Afgan bir tüccar üssün dışında gözaltına alınmış.

Então, quem é Zafar Hasani?

Zafar Hasani kimdi peki?

Zafar vivia com o irmão, Malik Hasani, que treinou o comando da brigada ANA.

Zafar kardeşi Malik Hasani'yle birlikte yaşıyormuş. Afganistan Ordusu'nda komando ekibinde eğitim almış.

Ao analisar o padrão do dano estrutural do posto de combate afegão, o Zafar também ingeriu cerca de meio quilo.

Afgan keşif kolundaki yapısal hasarın aldığı şekli analiz ettiğimizde Zafar da ortalama 0.5 kilogram yuttu.

Zafar Al-Mulk

Zafar Al-Mulk

Zafar virá.

Tek dostum Zafar olacak.

Zafar é demais!

Zafar böyledir işte!

Não Zafar.

Hayır, Zafar.

Zaffar.

- Zafar.