Translate.vc / Portugais → Turc / Zahir
Zahir traduction Turc
110 traduction parallèle
O governador James Devlin, sob pressão dos líderes religiosos, incluindo o xeque Zahir Farar e o Cardeal Apgard, vai conceder uma prorrogação de 30 dias à execução de Jefferson Keane, condenado por matar um colega na Penitenciária de Oswald.
Vali James Devlin, içlerinde Sheik Zahir Farrah ve Francis Kardinal Abgott'unda bulunduğu kimi dini liderlerin baskısıyla, Oswald Maksimum Güvenlikli Cezaevinde bulunan ve başka bir mahkûmu öldürmekten idam cezasına çarptırılan
Zahir é o piloto com o que estive a trabalhar na transferência de suprimentos médicos.
Tıbbi ikmal transferi işindeyken, Zahir pilotluk yapıyor.
Obrigado, Zahir.
Teşekkür ederim, Zahir.
Queria que conhecesse Zahir.
Zahir ile tanışmanı istiyorum.
Não Zahir.
Zahir öyle değil.
Sabe que estive vendo o Zahir.
Zahir ile birlikte zamanımı geçirdiğimi biliyorsunuz.
E você acha que Zahir poderia ser a solução?
Ve sen bunu başarabilecek kişinin, Zahir olduğunu mu düşünüyorsun?
Zahir foi achado inconsciente no fundo de um penhasco.
Zahir, vadinin dibinde bilinçsiz bir şekilde bulunmuş.
Diga ao médico que recomendo que use o regenerador até que Zahir esteja estabilizado.
Doktor'a söyle, Zahir'in durumu kararlı hale gelene kadar yenileyiciyi kullanmasını tavsiye ederim.
O aspecto mais curioso do ataque sobre Zahir foi a aparente falta de provas.
Zahir'in saldırısında ki en tuhaf durum, geride hiçbir kanıt kalmamış olması.
Zahir está consciente?
Zahir, kendine geldi mi?
Doutor, tenho os dados brutos da investigação forense do ataque a Zahir.
Doktor, Zahir'e yapılan saldırının adli soruşturması ile ilgili elimde ham veri var.
Os membros de nosso grupo avançado testemunharam uma discussão entre você e Zahir no dia da agressão.
Dış görev takımı üyelerimizden birisi geçen gün, Zahir ile sizin aranızda bir itiş kakış yaşandığına şahitlik etmişler.
Este estabelecimento... foi o último lugar que Zahir foi sido visto antes do ataque.
Saldırıya uğramadan önce, Zahir'in en son görüldüğü yer, burası.
As sondagens do meu tricorder da área em que Zahir foi atacado revelaram evidências alarmantes.
Tarayıcıma göre, Zahir'in saldırıya uğradığı yerde, bazı bozulmuş kanıtlar var.
Está a sugerir que o Doutor atacou Zahir?
Doktor'un, Zahir'e saldırdığını mı, söylüyorsun?
Quando atacou a Zahir...
Zahir'e saldırdığında...
97F444, Kareem Said, 97A622, Zahir Arif,
97F444, Kareem Said, 97A622, Zahir Arif,
Tem que seguir adiante, Zahir.
İşe devam etmelisin Zahir.
Eu nomeio ao Zahir Arif.
Zahir Arif'i aday gösteriyorum.
És tu?
Zahir.
Estás bem?
Zahir sen iyi misin?
Posso jantar com Zaias esta noite?
Bu akşam Zahir'in evinde yemek yiyebilir miyim?
Zaheer chega cá depois de amanhã...
Zahir yarından sonraki gün geliyormuş.
Hei! Zahir!
Zahir!
É esta a primeira vez no estrangeiro Zahir?
Yurt dışına ilk kez mi çıktın, Zahir?
Zahir... Nunca cases com uma gaudi...
Asla beyaz bir kadınla evlenme.
- Este é o meu sobrinho Zaheer...
Bu yeğenim Zahir.
Zahir, estou atrazado para uma reunião...
Zahir, toplantıya geç kalıyorum.
Este é o meu sobrinho Zahir...
Bu benim yeğenim Zahir. - Merhaba.
Que diz acerca deste Imaam radical, Zahir?
Şu radikal imam durumuyla ilgili ne düşünüyorsun, Zahir?
Zahir...
Zahir, ben...
Encontrei isto no quarto de Zaheer.
Bunu Zahir'in odasında buldum.
Descobri que tens-te encontrado com Zaheer e quero saber porquê!
Zahir ile buluştuğunu biliyorum, Cüneyt. Nedenini bilmek istiyorum.
Zaheer?
Zahir mi?
Para!
Zahir! Zahir!
Não faças isto.
Dur! Bunu yapma! Zahir, bunu yapma.
Tu não queres fazer isto Zaheer, por favor... ouve-me!
Bunu yapmak istemiyorsun, Zahir. Zahir, bunu yapmak istemiyorsun. Lütfen beni dinle.
Por favor, Zaheer...
Lütfen Zahir.
O Zaheer está morto?
Zahir?
Quando aconteceu isto a Zaheer?
Bunu Zahir'e ne zaman yaptın?
Lamento por Zaheer, ele foi um bom soldado... haverão sempre baixas... porque estamos em guerra santa.
Zahir için çok üzgünüm. İyi bir askerdi. Her zaman kayıplar olacaktır çünkü bu kutsal bir savaş.
Converti-me a Zahir Sharq.
Zahir Şark'a çalışıyorum.
Zahir Sharq?
Zahir Şark mı?
Zahir Sharq é o teu homem.
Asıl adam, Zahir Şark.
Cada programa de reconstrução no país paga quotas a Zahir Sharq.
Bu ülkeye ihracat yapan herkes, Zahir Şark'a bedelini ödemek zorundadır.
O Sharq não se esconde numa caverna, inglês de merda.
Zahir Şark gibi adamlar mağarada saklanmaz, seni İngiliz piçi.
- Vais encontrar-te com o Zahir Sharq. - Muito bem.
- Zahir Şark ile bir buluşman var.
Vês, segues o Zahir Sharq a qualquer lugar, porque acreditas de alguma forma, que ele vai resolver esta confusão da guerra.
Gördüğüm üzere, sen de diğerleri gibi Zahir Şark'ın izinden gidiyorsun. Onun, bu lanet savaşı bitireceğine inanıyorsun.
Zahir Sharq vai acabar com isto.
Zahir Şark buna bir son verecek.
O Baxter estava sob as ordens de Zahir Sharq.
- Beş etti! Baxter ile birlikte, Zahir Şark denen heriften kaçıyoruz.