English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portugais → Turc / Àguas

Àguas traduction Turc

22 traduction parallèle
Você quer alguém junto de si nesse mergulho-livre nas àguas frias e pretas, que abra caminho debaixo do barco, localize o rombo, e deslize entre os dois cascos?
- Birinin serbest dalış yapmasını istiyorsunuz dışarıya - Şu soğuk kara suya, denizaltının altında, f l ipleri bulup - Ve iki deliğin arasından girmeyi...
Oh Meu Deus, foge pois as àguas atingem minha alma.
Ruhuma giren sular için Tanrı kurtuluşum olsun.
Estou atolado na lama profunda, sem apoio, estou afundado em àguas profundas,
Hiçbir şeyin beni kurtaramayacağı derin sulara gömüleyim.
"Em memória do Capitão Seth Culn, que caíu ao Mar por causa de um cabo enrolado... nas àguas do Pacífico, a 3 DE Março de 1828."
3 MART 1828'DE PASİFİK AÇIKLARINDA GEMİSİ YANLIŞ ROTAYA SÜRÜKLENEN
Não, pobre daquele que intente apaziguar as àguas agitadas, se Deus as tornou em tempestade.
Yazıklar olsun o kimseye ki, Tanrı onu bir fırtınadan kurtarırken o, suyu sakinleştirmeye çalışır.
EM CONSTRUÇÄO ÀGUAS DO TABERNÀCULO DE JORDAN
YAPIM AŞAMASINDA ŞERİA IRMAĞI TAPINAĞI
Às 1 1 h, consagramos as tuas Àguas do Tabernáculo de Jordan - com o presidente, fogo de artifício, charanga... 1 2 : 30h, almoço, armazéns Rosen, onde darás graças por 200 vendedores.
Saat 11'de, senin Şeria Irmağı Tapınağı'nı takdis edeceğiz Belediye başkanı, havai fişek gösterisi, bando, her şey. 12.30, öğlen yemeği, Rosen'in süpermarketi. 200 tezgahtar için şükran duası okuyacaksın.
" Conduziu-me às àguas refrescantes...
" Beni sessiz suya götürür
Àguas paradas, percebes?
Durgun sular, bilirsin.
O ranger da embarcação avançando em frente, cortando como uma seta as àguas calmas do rio.
Çarşaf misali nehri bir ok gibi delen... istifin çıkardığı gıcırtı, ağaçların arasında eko yapıyordu.
"Possa eu ser uma ponte, um barco, um navio " para os que desejam atravessar as àguas. "
Bir köprü olayım, bir kayık, bir gemi... tüm suyu geçmek isteyenler için. "
"... quando o riacho desce a colina, suas àguas cristalinas estremecem... "
Şelale dökülür gibi, kristal sular kadar berrak.
Àguas passadas não movem moinhos - Pensávamos no sítio para onde íamos trabalhar, em como sobreviver ao próximo dia, apenas sobreviver ao próximo dia -
"Şimdi, ertesi günü sağsalim geçirebilmek için nerede, ne iş yapacağını düşün..."
Uma aldeia submersa pelas àguas.
Sular altında kalmış bir köy.
O director é como o capitão do navio em àguas internacionais.
Müdür, sanki uluslararası sulardaki bir geminin kaptanı gibidir.
Então não ande a percorrer as àguas lamacentas, Shane.
Böylece bu çamurlu suda yürüme, Sha.
Deixem as àguas por baixo do paraiso se juntarem todas num unico sitio, e deixem a terra seca aparecer :
Göklerin altındaki sular bir yere toplansın,... bırak kuru toprak ortaya çıksın : Ve öyle de oldu.
E assim foi. E Deus chamou a terra seca de Terra ; e a união de todas as àguas chamou de mares...
Tanrı bu toprağa "Dünya",... biriken sulara da "Deniz" dedi...
... no meio das àguas.
... suların ortasında.
Bem, tu és uma Fada da Àgua. Divide as àguas.
Sen bir su perisi olduğuna göre.
Ele guiou-me por àguas calmas.
- Bitirdin mi?
Àguas.
İri yarı bir arkadaşı vardı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]