Translate.vc / Portugais → Turc / Êxito
Êxito traduction Turc
2,141 traduction parallèle
- Queres saber outra chave do êxito?
Başarının bir anahtarını daha söyleyeyim mi? Olur Bay Jordan.
Se tem êxito... ganha $ 50,000.
Başarırsan... 50,000 Baht kazanacaksın.
Cada vez que tenha êxito... o valor do prémio crescerá... e automaticamente será depositado na sua conta... até chegar ao desafio final... no qual receberá $ 100 milhões.
Her oyunu bitirdiğinde... ödeme miktarları artarak hesabına yatırmaya devam edecek..... ve final oyununu bitirdiğinde..., 100 milyon Baht senin olacak.
Se tem êxito... recebe $ 100,000.
Eğer başarırsan... 100,000 Baht kazanacaksın.
Se tiver êxito, $ 1,2 milhões serão seus.
eğer başarırsan 1.2 milyon Baht senin olacak.
Tive um pequeno êxito.
- Evet. Bir tane küçük hit parçam vardı.
A gente quer carreiras cheias de êxito, eu entendo, mas deveriam pensar duas vezes antes de ter filhos.
İnsanlar çok güçlü kariyerler ister, bunu anlıyorum, ama çocuk sahibi olmadan 2 kez düşünmeliler.
Era um êxito no "BET".
Ne? BET kanalında çok popülerdi.
Está acostumado a ter êxito.
Şu an gelişiyor.
Simplesmente tive mais êxito.
Bir şekilde herkesten daha başarılı oldum.
e Chama isso de êxito? - O chamo progresso.
İlerleme diyorum.
Ele teve êxito onde tu fracassaste, Gisborne.
Senin başaramadığını başardı, Gisborne.
Cheguei à conclusão que a NBC tem centenas de horas de imagens do Seinfeld da série de grande êxito "Seinfeld".
NBC'de, çok büyük başarılar sağlayan televizyon şovu Seinfeld'den Seinfeld'in yüzlerce saatlik çekimi olduğunu fark ettim.
Quando regressar, a SeinfeldVision será um êxito tremendo.
Ama döndüğünde Seinfeldvision zaten büyük sükse yapmış olacak.
Não te metas com o êxito, Lemon.
Başarıyı engelleme, Lemon.
Seja qual for a razão, às vezes, temos de confiar pelos dois para termos êxito.
Belki de şüphelerini hissediyor ya da neden her neyse. Bazen ikiniz için de yeterince güvene sahip olmak zorundasındır.
Simplesmente, gostava de saber se a sua desintoxicação teve êxito.
Yalnızca, rehabilitasyon için harcadığınız paraya değip değmediğini merak ediyorum.
- Nenhum êxito no alerta de busca.
Bültenden henüz bir şey çıkmadı.
Parece que o Denny não teve êxito com as relações dele.
Denny'nin bağlantıları bir işe yaramayacak gibi görünüyor.
- Sr. Brockman, foste um grande êxito.
Bay Brockman, çok seviliyorsunuz.
Prefiro "artista só com um êxito".
Yıldızı çabuk sönen rock yıldızı denmesini tercih ederim.
- Não foi um êxito de vendas.
En çok satılan işlerimizden biri değil.
Isto vai ser um êxito.
Bu roman büyük sükse yaratacak.
Este livro vai ser um êxito.
Manyak bir kitap olacak.
Achas que ela já... Achas que ela já fumou erva? Com êxito, quero eu dizer?
Sence kızımız hiç sence hiç tüttürmüş müdür?
- Um êxito de Verão, ainda não.
- On tane ankette yok gözüküyor!
E se querem ter êxito aqui, têm de se vender melhor.
Ve bu şehirde tutunmak istiyorsanız, kendinizi satmak için daha iyi bir şeyler yapmalısınız.
Os resultados não costumam ter êxito.
Nadiren başarılı olurlar.
Tinha os conhecimentos científicos básicos, mas é muito improvável que tenha tido êxito sozinho.
Bunun için temel bilimsel deneyimi vardı fakat tek başına bunu başarması olası değil.
E concordarias que a principal forma como avaliaríamos o êxito ou o fracasso do encontro se baseasse numa reacção bioquímica durante o beijo de boa noite?
Buluşmamızın başarılı olup olmayacağı, iyi geceler öpücüğü esnasındaki biyo-kimyasal reaksiyonlara bağlı olduğu ve bunu önceden tespit edebileceğimiz konusunda hem fikir miyiz?
Temos um bolo de chocolate e de lima que está a ter algum êxito.
Çikolatalı-limonlumuz var, fena gitmiyor.
Era um duplo suicídio, excepto que só a Jessica teve êxito.
Çifte intihardı ama sadece Jessica başarılı oldu.
teve tanto êxito, que querem o tamanho adaptado à "Reader's Digest".
... çift sayfa ilan o kadar başarılı oldu ki... Reader's Digest'e göre uyarlamamızı istiyorlar.
De repente, ao saber do êxito alheio, um jovem ficou cheio de ambição.
Baskalarinin basarisini haber alan genc adam, birden bire hirsla doldu.
- Mas eu tenho um grande êxito a vir.
- Ama büyük bir konser yaklaşıyor.
A minha mãe instigou as duas, mas a Sydney foi quem sempre teve êxito.
Annem ikimizin de üstüne titredi ama başarılı olan oydu.
Digo-lhe, é um êxito garantido.
Sana söylüyorum, bu harika bir fikir.
Às vezes, para um artista a diferença entre a insanidade e a genialidade é o êxito.
Bazen bir sanatçı için delilik ve dahilik arasındaki tek fark başarıdır.
Mas ele passou de escritor de êxito e artista a assassino em seis meses.
Ama başarılı bir yazar ve sanatçıyken, altı ayda acımasız bir katile dönüşmüş.
A viver em Londres é uma aristocrata russa tornada autora de êxito de vendas chamada Madame Helena Blavatski.
Londra'da yaşayan, Madam Helena Blavatski adında bir Rus aristokrat, en çok satan yazar haline geldi.
Um marginalizado sem lugar e artista sem êxito chamado Adolf Hitler.
Adolf Hitler adında, sanatçı olmak için çabalayan, okulu terk etmiş bir evsiz.
Que governe com êxito, paz e felicidade!
Huzur ve barış içinde hükmetsin!
E, assim, parámos de discutir e comemorámos o êxito do Marshall.
İşte böyle. Kavgayı bırakıp Marshall'ın başarısını kutladık.
Este é um êxito.
Büyük balık yakalamışsın.
Aqui temos outro êxito do passado.
Sıradaki parçamız, işine gitmekte olan herkes için gelsin.
Conseguiste repetir o teu êxito acidental, mas precisas de saber mais do que de sopas para sobreviveres na minha cozinha, rapaz!
Tesadüfi başarını yeniden tekrarlayabildin. Ama mutfağımda kalıcı olmak istiyorsan, çorbadan başka şeyler de yapabilmelisin, evlat.
( Procurador Geral da República ) No Domingo passado o FBI concluiu com êxito uma investigação para acabar com uma grave quebra na segurança dos Estados Unidos.
Bu Pazar günü FBI, Amerika Birleşik Devletleri'nde yaşanan çok ciddi bir yasa ihlali ile ilgili araştırmasını başarıyla sonuçlandırdı.
Que Deus proíba o êxito dela, ou não haverá mais liberdade na Inglaterra de consciência e de pensamento.
Tanrı onun başarılı olmasını engellesin, yoksa İngiltere'de vicdan ve düşünce özgürlüğü kalmayacak.
Na verdade, acho que ele prefere o termo "treinador para êxito".
Aslinda, basari koçu olmayi tercih etmisti.
Dizem que a operação parece ter tido muito êxito, que já não viram nenhumas células cancerosas e que toda esta merda por que tenho de passar é só para termos a certeza.
Görünüşe bakılırsa operasyon çok başarılı geçmiş. Hiç kanser hücresi görememişler yani bu yaşadıklarımın hepsi kanser olmadığıma emin olmak için.
O ensaio foi um êxito.
Deneme oldukça başarılı geçti.