Translate.vc / Portugais → Turc / Ímã
Ímã traduction Turc
45 traduction parallèle
Não, bondosa mãe. Aqui há um ímã mais atraente.
Hayır anne burada daha cazip bir maden var.
É quase como usar um ímã para mover a agulha de uma bússola.
Pusulanın iğnesini oynatmak için mıknatıs kullanmak gibi.
O brinquedo foi desenhado para funcionar como um ímã gigante.
Bu alet dev bir mıknatıs gibi işliyor.
Novamente, e com o devido respeito, ímã, preocupa-nos com quem escolhe passar seu tempo.
Tüm saygımızla bir kez daha söylüyoruz İmam, zamanını beraber geçirmek istediğin kişiden dolayı endişeliyiz.
Um sinal elétrico é enviado pelo telégrafo ligado a um ímã a centenas de milhas produzindo os pontos e linhas do código Morse que permitiu a transmissão de mensagens ao longo do continente, em frações de segundo.
Telgraf teli üzerinden binlerce mil ötedeki bir mıknatısa yollanan bir elektrik atımı, saniyenin çok küçük bir kesri kadar zamanda, kıtanın öteki tarafında mesajların alınabilmesini sağlayan Morse kodu nokta ve çizgilerine dönüşüyordu.
Mas meu passhrough de cabeça um ímã, e eu penso que eu esqueci tudo.
Ama kafam bir mıknatısın içinden geçti ve her şeyi unuttum.
Bem ali, um tributo a presley, otis redding, buddy holly, garanto que é um ímã de dinheiro.
Hemen şurada, Presley'e, Otis Redding'e, Buddy Holly'ye bir selam çak. Parayı mıknatıs gibi çekeceği kesin.
Este ímã de elétrons deve desacelerar os nanorrobots.
Tamam, bu elektron mıknatısı nanitleri yavaşlatmalı.
E clareiras como esta, são um ímã para elefantes que vêm de longe.
Bunun gibi açıklıklar, filleri çok uzaktan çeken bir mıknatıs gibidir.
A aliança, é como um ímã.
Yüzük adamı uysallaştırıverir.
Nós transformamos cada célula num incrivelmente poderoso ímã nanite.
Bir nanit hücresini inanılmaz güçlü bir nanit mıknatısına çeviririz.
No final da Primavera, as águas geladas do lago são um ímã para aves reprodutoras.
Baharın sonlarına doğru bu serin göl suları çiftleşmekte olan kuşları kendilerine çekerler.
Os recifes de coral são um ímã às tartarugas verdes, oferecendo um serviço não disponível em alto mar, uma boa limpeza por um cardume.
Bu mercan kayalıkları, yeşil kaplumbağalar için bir mıknatıs gibidir. Açık okyanusta olmayan bir hizmet sunulur "cerrah balığı" sürüsü tarafından iyi bir temizlik.
Nós utilizamos um ímã.
Bir mıknatıs kullanıyorduk...
És um ímã de travestis.
Travesti mıknatısı.
Por isso, para o enganar, mantém-se um ímã em contacto com o sensor.
Bu da sistemi alt etmenin yolunun mıknatıs ile sensör bağlantısını sağlamaktan geçtiği anlamına gelir.
Meu, tens mesmo um ímã de vaginas debaixo do capo deste carro?
Oh! Dostum, arabanın kaputunun altında kuku mıknatısı mı var?
Onde está aquele ímã grande?
Hey, şu büyük mıknatıs nerede?
Então, quando contemplamos a natureza, contemplanos Júpiter ou contemplamos o dínamo da terra que gira no espaço, basicamente temos um ímã que gira no espaço, e as linhas de fluxo desse ímã passam por debaixo e através nesse modelo toroidal do campo magnético.
Doğayı tasarladığımızda, Jüpiter'i tasarladığımızda ya da uzayda dünya gibi dönen bir dinamo tasarladığımızda, özünde uzayda dönen bir mıknatısımız, manyetik alan Torodial örüntüsünde mıknatısın altından ve etrafından geçen akış çizgilerimiz var.
Deus, Deanna, quando foi que viraste um ímã para aberração?
Tanrım, Deanna ne zamandan beri böyle ucubeleri kendine çekiyorsun?
- Sou especialista em McGarrett, o ímã do perigo.
- Hayır ben "McGarrett Tehlike Mıknatısı" uzmanıyım.
Sou um ímã do perigo?
Tehlike mıknatısı mıyım?
Este ímã bébé não-magnético é alimentado exclusivamente por, você adivinhou, ondas sonoras.
Bu manyetik olmayan küçük magnet, tahmin edebileceğiniz üzere gücünü tamamen ses dalgalarından almaktadır.
O ímã e seus mulás orou a Deus para me punir por minha extravagância
İmam ve mollaları aşırılığımı cezalandırmak için Tanrı'ya dua etmekteler.
- Eu sei. Estou a reconfigurar o ímã interno do Tphone, para detectar a corrente alterna do ambiente.
K-Telefon'ların dahili mıknatısını yeniden yapılandırıyorum bu sayede ortamdaki alternatif akımı fark etmemizi sağlayacak.
Esse estilo é como um ímã, para as donas de casa.
O kedinanesi gibi ekstra şeyler anneler için.
- É um ímã.
Bir elektromıknatıs.
O problema é que tens um ímã de 900 quilos contigo.
Sorun şu ki yanında 1 tonluk mıknatıs var.
Ele deixou o ímã no quarto.
Mıknatısı odasında bıraktı.
O Kevin Elspeth foi cuidadoso em não deixar digitais no ímã,
Kevin Elspeth parmak izlerini mıknatısa bırakmamak için dikkatliydi.
Sabemos porque ele escondeu luvas descartáveis, como estas, com o ímã.
Biliyoruz çünkü bunun gibi çözünür eldivenleri mıknatısla birlikte bıraktı.
Olá. Sou a Drª. Alexander, e vou desactivar o desfibrilador com um ímã.
Merhaba, ben Dr. Alexander ve kalbinizde bulunan pili mıknatısla kapatacağım.
- O ímã apagou o disco rígido.
- Mıknatıs hard diski silmiş.
Isso é uma evidência numa investigação de homicídio, não um ímã para encontros de rabetas.
Bu soruşturması devam eden bir cinayetin kanıtı, kıç bağlantıları için mıktanıs değil.
Esta evidência é um ímã, ok?
Bu kanıt sineklikdir, tamam mı?
- AKA Ímã de treino?
- Eğitim manyağı?
O ímã não tem força suficiente para parar o comboio!
Ne yapıyorsun? Mümkünü yok o mıknatıs treni durduracak kadar güçlü olsun.
Vai usar o ímã para reverter as polaridades e activar o travão!
Mıknatısı, kutupları tersine çevirip anahtarı döndürmek için kullanıyor.
- Um ímã.
Bir mıknatıs.
Sim. Eu era mesmo um ímã de miúdas.
Hatunlar bana dayanamazdı.
Como um ímã com outros metais.
Başka metallerin yanındaki bir mıknatıs gibi.
- Holmes. Não é um ímã, e eu não sou um garfo.
Holmes sen bir mıknatıs değilsin ve ben de kesinlikle bir çatal değilim.
Há rumores de que a cidade-fantasmaNé um ímã para desastre.
Terk edilmiş bölgedeki muhtemel felaket kulağıma geliyor.
Tu, meu amigo, és um ímã de vaginas.
Sen arkadaşım, tam bir amcık mıknatısısın.