Carrying traduction Turc
10 traduction parallèle
the carrier who is of forever carrying him from the beginning.
Başlangıçtan beri ulak hep kendini taşımış olandır.
Ты носишь низко и твой нос похож на луковицу.
You're carrying Iow Ve senin burnun soğan gibi.
Мы разместили войска, вооружённые винтовками, вокруг него. We placed troops carrying rifles around it.
Çevresine tüfekli askerler yerleştirdik.
Я не перепрятываю ( I'm mot carrying )
Silah yok üstümde.
So I'll just be carrying it and you two take it from me when it comes out? - Yes, mama.
Yani ben sadece taşıyacağım siz de çıkınca gerisiyle ilgileneceksiniz.
And Lobo said he saw some guy carrying a girl into the alley behind that vet.
Lobo da bir herifin veterinerin arkasındaki sokağa bir kızı taşıdığını gördüğünü söyledi.
Мужик с маленьким желтым клатчем?
A man carrying a little, a little yellow clutch?
Carrying 50 guns, maybe more.
Elli silah taşıyor, belki de fazlası.
Можно.
♪ Carrying me ♪
I knew the whole time Bev and Mattie Fae were carrying on.
Başından beri Bev ve Mattie Fae'nin birlikte olduklarını biliyordum.