English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Russe → Turc / [ C ] / Couldn

Couldn traduction Turc

94 traduction parallèle
Couldn't be a lilly or a taffy daffy dilly ( "Не подходит лилия, нарцисс или укроп" )
Cehennemin kapısı. Sıva tutmaz yapısı
I didn't even know you, you couldn't have been too much more than ten
Benim seni daHa tanımadığım, senin de anca on yaşında olduğun günlere
You wished me well and you Couldn't tell
~ Hatta iyi dilekler diledin bana nereden bilecektin ki oysa ~
И хотя мои стандарты - нигде около того, где они имели обыкновение быть L couldn " t помещают в те красоты.
Artık standartlarım eskisi kadar yüksek olmasa da... bu incilere "A" veremedim.
Я не мог поверить в то что я услышал... I couldn't believe what I was hearing и Кастро очень рассердился на меня, потому что я сказал : ... and Castro got very angry with me, because I said :
Duyduklarıma inanamadım ve şöyle deyince Castro çok kızdı :
Но я не мог позволить себе этого, поэтому я жил дома и пошёл в Бэркли. But I couldn't afford it, so I lived at home and I went to Berkeley.
Ama paramız yetmiyordu, ülkemde kalıp Berkeley'ye gittim.
Вы не можете заставить людей пользоваться ремнями безопасности. You couldn't get people to use seat belts.
İnsanlara emniyet kemeri taktıramıyorduk.
Джонсон не мог убедить меня, и я не мог убедить его. Johnson couldn't persuade me, and I couldn't persuade him.
Johnson beni, ben de onu ikna edemiyorduk.
И, конечно, вскоре, после моего ухода... And, of course, shortly after I left Джонсон пришёл к заключению что он не может так продолжать дальше. ... Johnson concluded that he couldn't continue.
Ve tabii ben ayrıldıktan kısa bir süre sonra Johnson devam edemeyeceği sonucuna vardı.
Вы все смотрели на что-то That you couldn't find out there...
Sorgulama sırasında avukat ile konuşma hakkına sahipsin.
Они не нашли твои прибыли.
They couldn't find the profits you made.
Трус, трус, неудачник.
* Cowardy cowardy custard, couldn't cut the mustard *
# I'm a believer, I couldn't leave her if I tried #
Onu istesem de bırakamam
Лондонская grime-сцена лишь один из примеров ] ладно, слушай man, I couldn't give a shit if you're older this young'n's bin colder give it ten years then I'm going to be known as a better than older I swear
Tamam, dinle bakalım Eğer sen yaşlıysan ve bu genç tabanca soğuksa bana ne On yıl sonra bakalım, yaşlıdan daha iyi bir şey olacağım yeminle
Couldn't keep up, could you?
- Ona yetişemedin, değil mi?
I couldn't take that moment away from Phil.
O anı Phil'in elinden alamazdım.
I don't know why I couldn't feel before
# Daha önce neden hissedemedim bilmiyorum
Я не мог пройти мимо.
I couldn't pass on it.
They couldn't quite put their finger on it, но что-то их беспокоило.
Bu konuyla çok uğraşmışlar ama yine de bir şeyler uykularını kaçırmış.
I couldn't really understand the message.
Ben, mesajı pek anlayamadım da.
My business couldn't be better.
İşlerim daha iyi olamazdı.
* In your brown eyes * * I couldn't stay *
* Kahverengi gözlerinde * * dayanamazdım. *
But you know what's a bigger surprise is that you couldn't stand up to your dad.
Ama daha büyük sürpriz senin babana karşı gelmemen oldu.
Why couldn't I be eaten by a giraffe? Было бы забавно.
Keşke beni yiyenler zürafa olsaydı, daha eğlenceli olurdu.
I couldn't leave us just sitting there.
Orada kalmamıza izin veremezdim.
I couldn't let it be anyone else.
Başka birinin yapmasına izin vermem.
She couldn't get out of the way.
Yoldan çekilemedi.
We thought we couldn't.
Biz değil diye düşündüm.
about the hostage thing, and I couldn't resist lending a hand.
Great Lakes'deki bir rehine olayından bahsediyordu, kendime engel olamadım.
His mother couldn't be type "A"
Annesinin grubu A olmamalıydı.
I-I couldn't resist spilling it.
İçimde tutamadım.
Bill made him an offer he couldn't refuse.
Bill reddedemeyeceği bir teklif yaptı.
Я не смогла.
Yapamadım. ı couldn't.
No wonder they couldn't hear us knocking.
Kapıyı çaldığımızı duymamaları normal.
I was gonna take him, but I couldn't wait.
Aslında onu oraya götürecektim, ama bekleyemedim.
We couldn't let Ivy run off with Little Charles.
Ivy'nin Küçük Charles'la kaçıp gitmesine izin veremezdik.
Couldn't you make the argument that he just left the team?
Takımı bıraktığını söyleyemiyor musun?
Three-fourths couldn't name the first US president...
Dörtte üçü ilk ABD başkanını söyleyemiyor...
You and I and God and everybody knows that the banks couldn't survive until lunch without zero interest loans from the government and bailouts when they bet a hard eight and lose.
Sen, ben, tanrı ve herkes biliyor ki bankalar devletten faizsiz kredi almadan ve para kaybettiklerinde devletten aldıkları kurtatma paketleri olmadan öğlene kadar sağ kalamazlar.
I guess what really gets me is that he couldn't tell me the truth.
Sanırım beni asıl sıkan bunu asla söylememiş olması.
You called at the last moment and we couldn't get out of it, right?
Son anda haber verdiğin için iptal etme fırsatı bulamadık.
I couldn't do it.
Ben yapamazdım.
I couldn't risk it getting back to Arroyo, all right?
Bunu Arroyo'ya teslim ederek, risk alamazdım, tamam mı?
Лаборатория может подчистить?
The lab couldn't clean it up?
But he couldn't care less about you.
Daha fazla umurunda olamazdın zaten.
He couldn't tell me if he wanted to.
İsteseydi bile bana anlatamazdı.
Just couldn't stay away, huh?
Uzaklaşamadın değil mi?
You couldn't just stay at your mom's hotel?
Annenin otelinde kalamıyor musun?
Walter : Ah, I couldn't take money for that, ma'am.
Onun için para alamam efendim.
You're sure you couldn't be mistaken. No.
- Hata olmadığına emin misiniz?
I know I'm late.It couldn't be helped.
Geç kaldığımın farkındayım. Elimden bu kadarı geldi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]