Gift traduction Turc
40 traduction parallèle
Нет, нет, мы смотрим "Подарок"
Hayır, HBO'da The Gift'e bakıyoruz.
You got a gift. Trust me.
Yeteneğin var, güven bana.
Folks, just a couple more contestants, and then the judges will decide our next Miss Pawnee, a winner of $ 600 in gift certificates to Big Archie's Sporting Goods and Emerson Fencing Company.
Sayın seyirciler, birkaç yarışmacı daha ve sonrasında jüri "Big Archie Spor Malzemeleri" ve "Emerson Çit Şirketi" nden 600 $'lık hediye çeki kazanacak olan yeni Miss Pawnee'yi seçecek.
Парни, чем вы здесь занимаетесь? Мы собираем "Дары волхвов", что бы заработать денег чтобы купить бездомный детям необходимые для школы вещи.
- "Gift Of the Magi'deki" gibi yaparak... *... kimsesiz çocuklara okul malzemeleri almak için para toplayacağız.
Ребята, больше никаких споров. . Кто нибудь из вас на самом деле читал "Дары волхвов"?
Aranızda gerçekten de "Gift of the Magi'yi" okuyan var mı?
Никто?
Hiç kimse mi? "Gift of the Magi'yi" okumaya gerek yok.
It's a cute gift. It's very creative.
Ne hoş bir hediye, çok yaratıcı.
And once... once... I get a Christmas gift from one of my customers.
Ve bir seferinde, müşterilerimden birinden yılbaşı hediyesi bile almıştım.
But I've taken the liberty of selecting an apology gift
Ama ben bir özür hediyesi seçme özgürlüğümü kullandım.
Well, I - - I'm really not supposed to do this, but, um, your story's really touched my heart, so consider it a belated wedding gift.
Aslında buna iznim yok ama hikâyeniz beni çok etkiledi.
Вот такая игра нервов.
The Gift of the Magi hikâyesindeki gibi.
Он написал рассказ "Величайший подарок".
"The Greatest Gift" adlı kısa bir hikaye yazmıştı.
Если, конечно, у тебя нету Гифта Крушителей.
Tabii Siegbarste Gift'in varsa başka.
- Гифт.
- Gift.
"Siegbarste gift".
Siegbarste Gift.
"Gift" означает яд на немецком языке.
"Gift" Almanca'da "zehir" demek.
Большинство людей не используют эти подарочные карты до того, как становится видна беременность.
Most people don't use these pregnancy gift cards till they're showing.
I already got you the best gift.
Sana çok güzel bir hediye de aldım.
I was gonna give Ruby my gift.
Ruby'ye hediyemi verecektim.
I haven't even gotten you a gift yet. Excuse me?
- Efendim?
And I want to make it up to you by helping you find the perfect gift to get your girlfriend back.
- Ve kız arkadaşını geri kazanmanı sağlayacak mükemmel hediyeyi... bulmana yardım ederek yaptıklarımı telafi etmek istiyorum.
That Tansy deserves a nice gift, does she not?
Şu Tansy hoş bir hediyeyi hak ediyor, değil mi?
So, are you ready for the greatest gift ever?
- Peki, gelmiş geçmiş en güzel heiyeyi almaya hazır mısın?
This is the greatest gift ever.
Bu şimdiye kadar aldığım en güzel hediye.
My last gift goes to you, little fisher dude.
- Son hediyem senin için minik... dostum. Keyfini çıkar!
I just figured that we'd shake up the gift-giving a little bit.
Şu hediye verme işini... biraz hareketlendirmemiz gerek diye düşündüm.
Seriously, it was an- - an old white-elephant gift.
Cidden bak, o ihtiyar filin hediyesiydi.
"Дар Зигбарста".
Siegbarste Gift.
Дар по-немецки "яд".
"Gift" Almanca'da "Zehir" demektir.
You've got a gift.
Senin bir yeteneğin var.
Well, it's a gift, Nick.
Doğuştan gelen bir yetenek Nick.
Where's the next gift shop?
Sıradaki hediyelik dükkanı nerede?
I am offering you a gift here.
Sana hediye sunuyorum şu an.
I'm sorry. I, uh, I didn't realize it was a gift. May I?
Hediye olduğunu fark etmemiştim.
может зажечь в люксе, затусить с Karrueche ( блогер ), яхт-хоп, Питбуль, нажраться как типичная белая девица.
Bazı ünlülere çarpmayı deneyeceğim belki bir Gift Suite'e *, Karrueche'ye vurabilirim yat partisine, Pitbull'a vurabilirim ya da sızana kadar içerim.
Есть остатки Siegbarste.
Siegbarste Gift'ten duruyor hâlâ biraz.
In my experience, the surest way to a woman's heart is with a gift.
Tecrübelerime göre bir kadının kalbine giden en doğru yol bir hediyeden geçer.
A priceless gift.
Paha biçilemez bir hediye.
He had a gift for... Курт, пожалуйста!
Curt, lütfen.
I mean, I just didn't quite know what to get someone I've only been dating a month. Yesterday you said you got me a great gift.
- E, dün bana harika bir hediye aldığını söylemiştin.