Giving traduction Turc
54 traduction parallèle
* Я был прoстo маньяк, этo факт * Пoдлoжил я как-тo бoмбу в туалет * Стoрoж чуть не пoлучил инфаркт
# I really was a maniac, # # blowing up the john # # with a cherry bomb, # # giving the janitor a cardiac. #
Giving all your love
Tüm sevgini
Keep giving all the love you can
Tüm sevgini verona
# Giving me everything inside and out and #
# Giving me everything inside and out and #
Наших недавних вторгшийся пронизанное использование счет суперпользователя, giving его доступ к нашей целой системе.
bizim son davetsiz misafirimiz tüm sisteme ulaşım izni sağlayan yönetici hesabını kullanarak sızdı.
♫ I'M GIVING MINE ♫
"Yüreğimi veriyorum"
Значит, утверждая, что расследование было безупречным, вы, практически, хвалите самих себя.
So, when you said the investigation were not flawed, O halde, soruşturmanın hatalı olmadığını söylediğinizde you basically were giving yourself a big thumb up.
So we explained to the children что они должны будут чем-то пожертвовать... При этом, у них станет меньше забот. ... they'd be giving up a few...
Çocuklara birkaç şeyden vazgeçeceklerini söyledik.
These are my prime wisdom-giving years.
Bunlar bilgi aşılayacağım en önemli yıllar.
Релиз группа OTHfilm представляет
3x10 : THE GIVING TREE
- Ты когда-нибудь читала книгу "Щедрое дерево"?
- Hiç The Giving Tree'yi okudun mu?
Ты когда-нибудь слышала о Щедром дереве?
The Giving Tree'yi hiç duydun mu?
I'm constantly giving women my keys.
Bayanlara sürekli anahtarlarımı veririm.
¶ I keep giving you The fire ¶ ¶ I'm gonna heat it up Under my control ¶
Seni ateşleyip duracağım Kontrollü bir şekilde ısıtacağım
Well, I'm sorry I'm not giving you the command performance - Что ты заслужила
Sana layık olduğun gösteriyi sunamadığım için kusura bakma.
Are you giving me an order, Lieutenant?
Bana emir mi veriyorsun, Üsteğmen?
Young showed up, started giving orders, and the ship just went.
Young geldi, emirler vermeye başladı ve gemi hareket etti.
Dude, that sucks - you're giving up a good thing.
Dostum, o berbat - İyi bir şeyi veriyoruz.
Probably be as accurate as what you're giving me.
Muhtemelen en az senin anlattıkların kadar doğru şeyler olur.
We heard about your city contract for giving a loving send-off to unclaimed indigents.
Senin kimsesiz zavallılara yardım ettiğin duyumunu aldık.
Look, either you're more forthcoming, or I'm not giving you your money.
Bak, ya daha açık sözlü olursun,... ya da sana para vermem.
She'll only need the chemo. Can't you just keep giving her my blood?
Onun sadece kemoterapiye ihtiyacı var.
Giving me the stink eye for? А на меня-то зачем так пронзительно смотреть?
Bana niye öyle bakıyorsun?
The HSM box is giving me trouble.
HSM kutusu biraz başımı ağrıtıyor.
He ain't giving it up on Luann.
Luann'i öldürdüğünü itiraf etmiyor.
Giving up something real and wholesome, that makes you feel like a better person, 48 часов жаркого секса
Kendini özel ve güzel hissetmeni sağlayan, bütün özelliklerini 48 saatlik, anlamsız seks için feda etmek...
I'm not giving her my fucking pants!
Pantolonumu vermeyeceğim.
Manning met by Lamar Woodley - he's giving the balloon to Woodley!
Manning Lamar Woodley ile buluştu. Woodley'e balonu veriyor!
I'm giving you half off a teeth cleaning.
Diş temizliği yarı fiyatına!
I just figured that we'd shake up the gift-giving a little bit.
Şu hediye verme işini... biraz hareketlendirmemiz gerek diye düşündüm.
You doing a story or giving advice?
Bir haber mi yapıyorsun, yoksa tavsiye mi veriyorsun?
I haven't been assigned the story, so I'm giving advice.
Şu an bir haber üzerinde çalışmadığım için tavsiye veriyorum.
This is every bit as much about giving life as it is taking it.
İçinde hayatı bitirmek kadar hayat vermek de var.
Giving it up to the Chief of D's like you did.
Senin gibi departman şefine onu söylemek.
If you decide to opt out, we will be giving each of you 5,000 dollars...
Eğer çekilmeye karar verirseniz, hepinize 5,000 dolar vereceğiz.
What, so you're giving me money and a rock?
Ne, bana para ve taş mı veriyorsun?
She's giving birth, Josh, not getting whacked.
Doğum yapacak Josh. Dayak yemeyecek.
I just don't understand why they keep giving these games away!
Bu maçları neden kaybedip duruyorlar anlamıyorum!
Доктор Скурас, I'm just giving you my honest opinion about Miss Adams.
Dr. Skouras, sadece Bayan Adams ile ilgili içten düşüncelerimi söylüyorum.
Corporate giving stays the same, and cash goes up 3,000 %?
Şirketlerin oranı aynı değerde kalırken nakit % 3000 yükseliyor mu?
No. We are not giving this school another penny if that's the way they're gonna treat her or us.
Hayır, bu okul beni yada kızımı bu şekilde tehdit ediyorsa kuruş bile vermem onlara.
Maybe he's not giving organs, he's in need of one.
Belki de organ bağışlamıyordur, organa ihtiyacı vardır.
Я это к тому, что я хочу быть независимым, пришло время начать уважать меня, как я того заслуживаю.
The point is, I need to be my own person, and it's time you started giving me the respect I deserve.
Если мне придется читать ребенку "Щедрое дерево" еще раз, я вынесу себе мозги.
Tanrım, çocuğuma Giving Tree'yi bir kez daha okumam gerekti. * * Beynimi patlatacağım.
Ah, that and giving noogies is what I miss most about having elbows.
Bu ve başını okşama, dirseklere sahip olmanın en çok özlediğim getirileri.
Второй шаг - отдаться во власть высшей силы.
İkinci adım kendini daha yüksek bir güce adamak. is giving yourself over to a higher power.
I'll talk about Zane, but I'm not giving you names.
Zane hakkında konuşacağım, fakat size isim vermiyorum.
Пара-тройка экономических конференций и то, как миллиардеры приносят присягу.
Sağlam bir ekonomi konferansı ve Giving Oath için milyarderlerle görüşmek.
Поэтому я и основал "Обет".
Giving Oath'ı bu yüzden kurdum.
- Ты будешь работать с "Обетом"?
Giving Oath için imza mı attın?
Bitches at work giving me shit.
İşteki orospular bok bok şeyler yapmaya başladılar.