Stuff traduction Turc
85 traduction parallèle
- Are you gonna start that stuff now?
- Şimdi o muhabbete mi başlayacaksınız?
Я поймал его, когда он забрался в мой карман. Верно?
Öyle değil mi Short Stuff?
Хорошо, значит мы идём в Golf N'Stuff.
- Golf N'Stuff? - Golf N'Stuff'a gidiyoruz.
Вы были наш главный подозреваемый. , пока мы не громили, ваш stuff and не нашел никакой след этого.
Sen bizim en baştaki sanığımızsın senin materyallerini inceledik ve hiçbir iz bulamadık.
I can't believe I forgot I usually write stuff like this down on my arm
Unuttuğuma inanamıyorum! Genellikle böyle şeyleri koluma yazarım!
Бомбардировки с использованием Б-57'ых покажутся цветочками... What we've done with these B-57's is going to be Sunday School stuff... по сравнению с морской пехотой. compared to the Marines.
B-57'lerle yaptığımız, denizcilerin yanında pazar okulu gibi kalacak.
- До какой степени вы чувствуете, что вы были автором всей этой фигни? - To what extent did you feel that you were the author of stuff? Или что вы были инструментом, который не может повлиять на вещи, выходящие за пределы вашего контроля?
Ne ölçüde senaryonun yazarı gibi hissediyordunuz ya da ne ölçüde k ontrolünüz dışındaki şeylerin bir aracı gibi?
Это Mickey Mouse stuff полюбому. Что отнимет часы у других, чтобы выучить, у меня займет минуты.
Başkalarının saatler vererek öğrendiği şeyi ben birkaç dakikada öğreniyorum.
Подумаю кое над чем...
... and work some stuff out.
More money, more problems - that's what, big stuff
# Daha çok para, daha çok sorun - bu ne büyük bir olay -
Я звонила на студию и, как мне кажется, дело в шляпе.
Stuff'tan telefon geldi. Sanırım kapakta olacağız.
Я говорил тебе, что у меня дома проблемы, которые хотел обсудить с тобой?
I told you I have stuff Seninle evde olan şeyler hakkında konuşmamış mıydım?
It's really strong stuff, closest thing to coffee we had.
Çok güçlü bir şey elimizdeki kahveye en yakın şey.
I mean, she's figured out how to power the planet out of stuff that we try to get rid of.
Kurtulmaya çalıştığımız şeylerden nasıl yakıt yapılacağını bulmuş.
Ok, I'm gonna long-shot it and I'm gonna cross the Michigan Business Directory with the payroll company and see if I still got what it takes to find stuff.
Düşük bir ihtimal ama Michigan'daki şirketlerle bu şirketi karşılaştırıp hala bir şeyler bulma yeteneğim var mı bakacağım.
Я подталкиваю тебя сказать мне правду And then I have stuff myself.
Bana bir şeyler anlatman için seni zorluyorum, ama ben bazı şeyleri kendime saklıyorum.
Просто, мои книги и домашние задания, и модель u.N. Stuff,
Sadece kitaplarım, bütün ödevlerim, Birleşmiş Milletler konuşma metni,
Her husband's stuff.
Kocasının eşyaları.
His clothes are gone, and only her stuff is in the bathroom,
Elbiseleri yoktu. Banyoda da sadece kızın eşyaları vardı.
Я покупаю ингредиенты для своих бургеров в "Еде и всяких штуках".
Ben burger malzemelerimi Food and Stuff'dan alıyorum.
Я люблю магазин "Еда и всякие штуки".
Food and Stuff'ı çok seviyorum.
You were doing a lot of cool stuff with him.
Onunla pek çok güzel şey yapıyordun.
We got you the stuff you asked for.
İstediklerini getirdik.
Just small stuff- - shoplifting, loitering- - wait.
Ufak tefek şeyler- - dükkan hırsızlığı, aylaklık. Bir dakika.
Мы могли бы попить водички, или газировки, или этой фиолетовой фигни...
Su olur, gazoz olur, Purple Stuff olur.
I found birth control, morning after pills in Lyla's stuff.
Lyla'nın eşyaları arasında doğum kontrol hapları buldum.
You expect me to stand for stuff I've never even thought about, or if I did, you know what?
Daha önce hiç ilgilenmediğim politik bir konu için senin yanında yer almamı istiyorsun.
"Еда и всё остальное", "Закусочная Джей Джея",
Food and Stuff, JJ'in Lokantası.
You use the biological stuff.
Biyolojik şeyler kullanırsın.
You can't get this fucking stuff out.
Bu şeyi çıkaramazsın.
Would you do it. I'm not good at stuff like this.
Bunu sen yap, güzel şeyler söyleme konusunda pek iyi değilim.
I drove home, dumped my stuff off, went straight out to the stable for a ride.
Eve geldim, eşyalarımı indirdim. Hemen ahıra gittim.
Yeah, but do you also stuff papers into your bra?
Ama sütyenine kağıt sıkıştırıyor musun?
Have to do a lot of shopping to buy all this stuff.
Tüm bunları almak için çok alış veriş yapmalı.
Look at this, "If I see you " looking through my stuff again, bitch, "the only coupon you'll be needing is for a coffin."
Şuna bak. "Bir daha, bana ait şeylere baktığını görürsem ihiyacın olacak tek kupon tabut için olur."
I put all of that stuff away that we got at the market.
Marketten aldığımız şeyleri yerleştirdim.
Я купила его в "Еде и всё остальном"...
Food and Stuff'dan aldım, yani...
You never told me any of that stuff about your family.
- Bana ailenin bu yönünden hiç söz etmemiştin.
No, no, really, we have more important stuff to talk about.
- Hayır, hayır, gerçekten konuşacak daha önemli bir konumuz var.
All of her stuff is gone...
Tüm malzemeleri yok oldu.
Кастор и Поллукс, и всё такое.
Castor and Pollux and all that stuff.
He buys me stuff, orders me room service.
İstediğim şeyleri alıyor, oda servisi falan ayarlıyor.
I--you know, I gotta work on my stuff too.
Ama benim de ilgilenmem gereken şeyler var.
Crazy Stuff происходит прямо сейчас!
Ortalıkta çılgınca şeyler dönüyor!
Oh, damn, this stuff's itchy as hell.
Lanet olsun, bu şey acayip kaşındırıyor.
I was gonna pull a date tonight, but I got to let this stuff settle.
Bugün bir müşterim vardı ama bu şeyin kafamda biraz beklemesi gerekiyor.
You played with bad people who were into bad stuff.
Kötü işler içinde olan insanlarla işler yapardın.
- It's his stuff.
- Şeyini gösterdi.
Graduated from shoplifting to the rough stuff in no time.
Hırsızlıktan çabucak zorbalığa terfi olmuş.
I suck at this computer stuff, and your Wonder Twin is at his video game geek social tonight.
Bu bilgisayar işlerinde berbatım ve harika ikizin video oyunu sosyalleşmesinde bu akşam.
- Golf N'Stuff?
Herhangi bir yere.