Виноград traduction Turc
290 traduction parallèle
Или виноград!
Veya üzüm.
Я давил виноград вместе с вами.
Seninle birlikte üzüm ezerdim.
Дави виноград.
Üzümleri ez.
Вспомните виноград.
Üzümleri hatırla.
- Вспомните виноград.
- Üzümler.
- Виноград!
- Üzümler!
- Не виноград. 6 детей!
- Üzüm değil.
Виноград!
Bu üzümler yıkandı mı?
Я тоже работаю, выращиваю виноград и цветы.
Ben de üzüm ve çiçek yetiştirerek çalışıyorum.
- Виноград отличный.
- Çok güzeldir.
Самый сладкий виноград в мире.
Dünyanın en tatlı üzümleri.
Например, ты знаешь, что я люблю виноград.
Mesela, üzümleri ne kadar sevdiğimi bilirsin.
В общем, для меня не так важен виноград, сколько желание.
Benim için üzümün yerini tutmazlar ama... onları da çok arzuluyorum.
И оливки, абрикосы, и виноград.
Zeytin, kayısı ve üzüm.
Если захочешь виноград, апельсины, журналы, цветы, свяжись с нами.
Kayda değer düzelme.. Ve bu şekilde kalmaya niyetliyim, ama siz değil.
- Я хочу виноград.
Bense oldukça uyugunum.
И когда вы окажетесь там, Вы будете собирать виноград И скорпионов, затаившихся среди белых камней.
Oraya ulaştığınız vakit, üzüm hasadına yardımcı olacak... ve beyaz kayaların altında saklanmış olan akrepleri toplayacaksınız.
- Тут, говорят, есть такая ягода, виноград.
Burada yetişen bazı meyveler olduğunu söylüyorlar, üzüm deniliyormuş.
Виноград и маракуя.
- Üzüm, çarkıfelek meyvesi.
Я принесла виноград.
Ona biraz üzüm getirdim.
Я принесла виноград, но сестра сказала, что тебе нельзя.
Sana üzüm almıştım, yemen yasakmış.
Я отдала ей виноград, пусть угостит кого-нибудь, знаешь, у кого нет родственников.
Ben de hemşireye, ailesi olmayan birisine vermesini söyledim.
Есть виноград.
Biraz üzüm alsana.
"Бьюла, дай мне виноград."
"Bana bir üzüm soy, Beulah."
- Виноград не отдал?
- Üzümler hâlâ sende mi?
В 24 я отказывался есть виноград.
Bir keresinde 24 saat boyunca züm yemeyi reddettim.
Дикие фазаны, жирные гуси, спелый виноград. Всё это привезено из зелёной Британии.
Britanya'nın yemyeşil ormanlarıyla altın çayırlarından getirildi harika sülünler, sevimli kazlar.
" И поверг Ангел серп свой на землю и обрезал виноград на земле, и бросил в великое точило гнева Божия.
" Bunun üzerine melek orağını yerin üzerine salladı. Yerin asmasının ürününü toplayıp... Tanrı öfkesinin büyük masarasına attı.
Я хочу купить виноград. Я забыл купить виноград.
Portakal almam lazım.
А у меня абрикосы засохли, стали как изюм. А у меня виноград родил всего две бочки вина.
Kayısılarım kurudu, bezelye gibi oldu.
Да, продавал виноград.
Bağ bozumu...
Даже мой виноград усох до размеров изюма.
Herkes sıkıntıda. Üzümler dahi çörek gibi buruştu.
Потом его дядя заберет, ему тоже нужно продать виноград, а потом он будет нужен на давильне.
İki, üç gün sonra peki? Papet'den sonra Casimir ve marangoz kullanacak katırı.
Виноград, земляника, дыня, мята.
Üzüm, çilek, kavun, nane.
виноград, оливки, черная смородина.
Üzümler, zeytin, kuşüzümü.
Tебе не уйти от меня, солдатик. Отдай мне виноград.
Benden hiç kaçamazsın.
Виноград хочешь?
Üzüm?
[Ворчит] Дурацкий виноград.
Aptal üzümler.
Замечательный виноград!
- Bir kilo Bıçak getireyim Lütfen geçmeme izin verin
- Кислый виноград.
Kedi uzanamadığı ciğere mundar der.
Гладиаторы нашего завода раздавят твою команду, как виноград.
Ha! Tesisimin Gladyatörleri takımını çürük üzüm gibi ezecek.
Виноград, мандарины, слива, только черная, а не красная.
Üzümler, nektarinler, erikler, ama siyah olanları. Kırmızılar değil.
Едят виноград и всякое дерьмо.
Üzüm gibi şeyler yiyorlar.
Морлоки не едят виноград.
Ama Morlocklar üzüm yemiyor.
Виноград, абрикосы
Kurutmak için harika şeyler aldım.
То есть, мне нужно принести виноград?
Peki üzümleri ben mi getireceğim?
Я шлю тебе зеленый виноград, и он портится в пути.
Salkım salkım beyaz üzüm, yollara saçılmış...
Виноград. Апельсин.
Üzüm, portakal.
Виноград за двадцать центов, пожалуйста.
20 sentlik üzüm Iütfen.
- Этот виноград уже несвежий.
- Üzümler pek iyi değil.
Это виноград.
Bunlar üzüm.