Войны traduction Turc
6,658 traduction parallèle
Но после войны... он стал никем.
Savaştan sonra hiçbir şeye inancı kalmamıştı.
В Сопротивлении с самого начала войны.
Savaşın başlangıcından itibaren direnişle beraber çalışıyor.
Мы не должны упускать из виду тот факт, что наши вооруженные силы задействованы на других фронтах по всему миру, и что ни один фронт не может рассматриваться отдельно от общей картины войны.
Silahlı kuvvetlerimizin Dünya'nın her yerinde yeni cephelerde savaşması gerektiği gerçeğini unutmamalıyız. X Kampı, Kanada Hiç bir cephe savaştan ayrı, tek başına bir yer olarak göz önüne alınmamalıdır.
До войны я убил копа... молотком.
Savaştan önce bir polisi... çekiç ile öldürmüştüm.
А я до войны убил такого таракана как ты, голыми руками.
Ben de savaştan önce senin gibi bir hamam böceğini, çekiçsiz öldürmüştüm.
"Только мертвые видели конец войны"
"Sadece ölüler savaşın sonunu görür."
А во время войны нужно делать то, что должен.
Ve savaş sırasında yapmak zorunda olduğumuz şeyler vardır.
Мир тесен, территория не безгранична, и даже первородные не ограждены от ужасов войны.
Dünya, sonu olan bir yer. Her bölgenin bir siniri var. Ezeli vampirler bile acimasizca bölge savaslari yapabiliyor.
Если они не хотят войны с ковенами!
Tabii eger cadilarla kavgaya tutusmak istemiyorlarsa.
Так что, видимо, здесь для тебя самое безопасное место, по крайней мере до конца войны.
Bu yüzden savaş bitene kadar senin için en güvenli yer burası olabilir.
Она вышла на тропу войны, Джейк.
Şu an savaş hâlinde, Jake.
На тропу войны.
Savaş hâlinde.
Так, а что такое "Звездные войны"?
"Star Wars" ne?
Последствия убийства императора Ишиды Тацуо продолжают отражаться на секторе "С", поскольку Княжество Заирон и соседняя Респулика Пир остаются в состоянии войны.
İmparator Ishida Tatsuyo'nın suikastının ardından C sektörü boyunca hissedilen göç dalgası, Zairon Prensliği ve komşusu Pyr Cumhuriyeti güçleri tarafından kontrol ediliyor.
Но это "Звёздные войны - 36"!
Ama bu Star Wars 36.
Из-за таких сомнений начинаются войны.
Böyle şüpheler savaş başlatır.
Итальянские войны?
İtalyan Savaşları mı?
И до конца войны будут опустошения ".
Savaş sona dek sürecek. "
Пожалуйста, умерь свою жажду войны в этом городе.
Bu yer için savaş açlığını bastır.
Так что слушайте.... я знаю, что вы видели не объяснимые вещи, во время этой войны.
O yüzden dinle... Bu savaşta açıklayamadığın şeyler gördüğünü biliyorum.
Мисс Миллс утверждает, что здесь женщина, которая хочет меня убить, и что наши судьбы переплились из-за всей этой войны.
Mills'in dediğine göre, bir kadın beni öldürmek için buraya gelmiş, ve kaderimiz birbirine bağlıymış.
- Вы должны верить, что вы решение этой войны.
- Bu savaşta çok önemli bir rolün olduğunu anlamalısın.
Между нашими утренними утратами и потерей главного дипломата, это, возможно, самый трагический день за время этой войны.
Bu sabah kaybetmemizin yanında, bir de en önemli diplomatımızı kaybettik, bugün savaşta yaşadığımız en kötü gün olabilir.
Я слышала, что ты и твой брат обратились во время войны.
Kardeşin ve senin savaş sırasında dönüştüğünüzü duydum.
Хотела войны?
Savaş istiyordunuz.
Но большие потери этой войны несут нам ведьмы.
Bu savaşın şehitlerinin cadıların boynunadır.
Мы празднуем выпуск в интернете нового трейлера "Звёздные войны : Эпизод VII".
Star Wars'un yedinci filminin fragmanı yayınlandı, ona seviniyoruz.
Надо ехать, мужик, Рикки опять на тропе войны.
Gitmeliyiz, dostum. Ricky yine savaşa çıkıyor.
До войны камеристки замуж не выходили.
Savaştan önce evlenemiyorlardı bile.
Вспомнил, как во время войны у нас разместили госпиталь для выздоравливающих.
Savaş sırasında evi bir nekahethane olarak yürüttüğü zamanı hatırladım.
О том, что было после войны.
Savaştan sonrası.
Я был в Лондоне после войны, после-после войны, в 77-ом, и...
Savaş sonrasında Londra'daydım, 1977'de savaş sonrasında.
Почему здесь нет войны... в Америке?
Neden burada, Amerika'da hiç savaş yok?
Туман войны.
Savaş Buğusu
Но когда белого насильника убивают в другом округе, вы вдруг оказываетесь на тропе войны.
Ama beyaz bir tecavüzcü başka bir ilçede öldürülünce... birden sefer çıkmışsınız.
Исследования обнаружили, что средний рост американского солдата во время войны за Независимость был 1.70 м, а рост Томаса Джефферсона был 188.
Bağımsızlık savaşındaki askerlerin boy ortalaması 1.70 m.'ymiş. Thomas Jefferson'ın boyu 1.88 m. olmasına rağmen.
Хотела войны?
Savaş istedin.
Качок в старших классах, герой войны.
Mahalleli çocuk, popüler sporcu oğlan, savaş kahramânı.
Улица была заново проложена и переименована после войны.
Savaş sonrası her yeri yeniden düzenleyip yeni isim koydular.
Это должно работать во время ядерной войны.
Nükleer bir savaş esnasında bile çalışması gerekiyor.
( ФРГ ) По всему миру проходят массовые демонстрации против ядерной войны.
( BATI ) Nükleer savaşa karşı kitlesel gösteriler bugün dünya genelinde geniş yankı buldu.
- Нет, мой друг, Ведение навязанной нам войны и победа в ней.
Hayır dostum, bu bize dayatılan bir savaşı yapmak ve onu kazanmakla ilgili.
Мы в состоянии войны!
Savaştayız, millet!
Про национальную безопасность. И обострение холодной войны.
Ulusal güvenliğin gidişatı ve soğuk savaşın kızışması hakkında.
Они эффективны как гитлеровские Фау-2. Или рейгановские звёздные войны.
Ayrıca Hitler'in V-2'isi ile onlar kadar etkili olmak üzereyiz.
Першинг-2 нужны генералу Иделю для сохранения мира, а не для развязывание войны.
Komutan Edel Pershing füzelerini barışı sağlamak için istedi... -... bir savaşı başlatmak için değil.
План действий американцев на случай ядерной войны.
Bir nükleer savaş durumunda Amerika'nın operasyon planı.
Ведение навязанной нам войны и победа в ней.
Bu zorunda kaldığımız bir savaşı sürdürmekle alakalı.
Учения — отличное прикрытие для настоящей войны.
Bir oyun, gerçek bir savaş için gayet iyi bir kılıf.
Он лишь послужит причиной ядерной войны.
Bizim yapacağımız tek şey bir nükleer savaşa neden olmak.
Он не оставил ни ДНК, ни отпечатков пальцев, но он оставил свою визитную карточку - чайный пакетик во рту жертвы.
Arkasında ne DNA ne de parmak izi bıraktı ama kendi işi olduğunu gösterdi. Kurbanın ağzındaki çay poşetiyle.