Врет traduction Turc
1,639 traduction parallèle
'Бам-бам-боле, вот змея здесь ползет...''... и всех, кто врет, она сразу сожрет.'
"Bumm bumm bole, Tanrı shiva'ya dua et.. '.. kim yalan söylerse, onu cezalandırır."
Но если Чак тоже агент... тогда, наверное, Кейси врет ему и как-то повлиял на него?
Chuck da bir ajansa belki de Casey ona yalan söyledi ve onu bir şekilde döndürdü.
Я думал, что Ричи врет.
Ritchie'nin yalan söylediğini düşünmüştüm.
Думаешь, он врет?
Sen de onun yalancı olduğunu mu düşündün?
Я думал, она врет.
Yalan söylüyor sanmıştım.
Когда следователи слышат рассказ без каких-то изъянов, они знают - кто-то врет.
Sorgu yapanlar hiç bir boşluğu olmayan hikayeler duyduğunda birisinin yalan söylediğini anlarlar.
Почему вы думаете, что я не могу определить, когда кто-то врет?
Birinin yalan söylediğini anlayamayacağımı nereden biliyorsun?
Он врет.
Yalan söylüyor.
Чувак, девченка врет.
- Dostum, kız sallıyor.
Мардж, градусник в ванной снова врет.
Marge, banyo tartısı yine yalan söylüyor!
Она врет.
Yalan söylüyor.
Осужденный преступник врет копу?
Sabıkalı bir suçlu bir polise yalan mı söyledi?
Вывеска у них врет Мы тут еще пять дней
Yanlış tanıtım yapılmış. Bak, beş gün daha buradayız.
- Она врет.
- O yalancı.
Она, как Донни... Врет, чтобы достать меня.
Tıpkı Donny gibi... yalan söylüyor, çıkar beni.
Алехандро о чем-то врет.
Alejandro birşeyler hakkında yalan söylüyor,
Со всем уважением, но она врет нам уже шесть десятилетий
Kusura bakmayın ama bu kadın bize 60 yıldır yalan söyledi.
София нам врет.
Sophia bize yalan söylüyormuş.
Потому что Маркус врет.
Çünkü Marcus yalan söyledi.
То есть вы утверждаете, что вышибала Гадюки врет?
Viper'ın kapı görevlisinin yalan attığını mı söylüyorsunuz?
По-вашему моя сестра врет?
Kız kardeşime yalancı mı diyorsun?
Виктория врет о твоих доходах, из-за нее тебя арестовывают, и потом она кричит на тебя за то, что ты отдаешь свои деньги и свою компанию, которую ты создала и которую ты любишь больше всего на свете, чтобы исправить ее ошибку?
Victoria kârın hakkında yalan söylüyor, tutuklanmana sebep oluyor, sonra da sana, kendi parandan ve kendi kurduğun ve her şeyden çok sevdiğin şirketinden,..... onun hatasını düzeltmek için vazgeçiyorsun diye bağırıyor?
Статистика не врет.
"İstatistikler bunu söylüyor". Senin lafın.
Я хочу быть с девушкой, которая действительно хочет быть со мной, а не с той, что мне врет или расстается со мной через сообщение.
olmak istediğim kız gerçekten benimle olmak isteyen, bana yalan söylememeli yada mesajla ilişkisini bitirmemeli.
Мне нужно выяснить, что выдает Донована, когда тот врет, чтобы понять, когда он блефует.
Bir şekilde Donovan'ın zayıf noktasını öğrenmem lazım böylece blöf yaptığı zaman anlayabileceğim.
Два раза, чуть-чуть, вот так, когда врет.
Sadece iki kez göz kırpıyor yalan söylediğinde.
Я знаю, что она врет потому что знаю парня, которой был у нее до меня.
Kızın yalan söylediğini biliyorum. Çünkü benden önce birlikte olduğu adamı tanıyorum.
С чего ты взял, что он не врет?
O adamın yalan söylemediğini nereden biliyorsun?
А если и врет, то зачем так?
Hadi yalan söyledi diyelim neden böyle bir şey uydursun?
Твоя сестра - взрослая женщина, которая крадет деньги и врет мне в лицо, да и тебе тоже!
Kızkardeşin yetişkin bir kadın ve para çaldı. Senin ve benim yüzümüze karşı yalan söyledi.
Ты превратилась в ребенка, который врет и ворует мою машину, а когда ты обманываешь, я чувствую, словно я тебя совсем не знаю и не могу тебе больше доверять.
Sen yalanlar söyleyen arabamı çalan, kopya çeken bir çocuk olmaya başladın. Sadece artık nasıl hissedeceğimi ve sana güvenip güvenemeyeceğimi bilmiyorum.
Мой шурин определенно врет моей сестре.
Eniştem kesinlikle ablama yalan söylüyor.
Нет, он не говорил, он врет!
Hayır, sormadı. Yalan söylüyor!
Они всегда могут определить, когда врет человек.
İnsanlar yalan söylerken bunu gösteren bir işaret yaptıklarını...
Этот парень определенно врет.
Yani bu herif kesinlikle yalan söylüyor.
он врет, потому... слушайте, кто-то ведь похитил кинжал из музея тем вечером.
Yalan söylüyor, dostum. Biri, hançeri o müzeden çıkardı.
Значит, один из нас врет.
Aramızdan biri yalan söylüyor demek ki.
О том, что кто-то в этой семье врет.
Bu ailedeki birinin söylediği yalanlar hakkında.
Джордан Чейз врет о том, что не знает Алекса Тилдена.
Jordan Chase, Alex Tilden'ı tanımadığı konusunda yalan söylemiş.
как врет настоящий мужик!
Gerçek bir erkek nasıl yalan atar gör.
Нам стоит арестовать его, за то, что он юлит и врет на голубом глазу!
Onu yalancı ve zümrüt gözlü sinsi biri olduğu için tutuklamalıyız.
Она врёт - он заплатит и за это.
Kız yalan söylüyorsa da ödeyecek.
Итак, если вы знаете, что кто-то врёт, вы не можете вызвать их как свидетелей, верно?
Eğer birinin yalan söylediğini biliyorsanız, tanık sandalyesine oturtmazsınız, değil mi?
Врёт он.
- Seni kandırıyor çocuk.
Сердце не врёт...
Ona bakmalısın.
Ты даже не знаешь, когда твоя родная сестра врёт.
Kendi kardeşinin yalan söylediğini bile anlamıyorsun.
Я-то думала, он врёт.
Yalan söylüyor sandım.
Который врёт и мошенничает. Нет, Сэм, послушай.
Onu dinleme, benimle çalışmıyor bile.
всё время врёт.
Borç içinde yüzer ve hep yalan söyler.
Не знаю, почему он врёт о том, что я работаю с "Harlem Globetrotters".
Harlem Globetrotters ile birlikte çalıştığım yalanını neden uydurdu bilmiyorum ama öyle değil.
Джейк болен? Нет, просто нагло врёт.
Jake hasta mı?