Дождем traduction Turc
582 traduction parallèle
O, очень мил, только такси не пойматть под дождем.
Çok güzel fakat yağmurda taksi bulamadığım zamanlar hariç.
Я бы бродил по полям, нюхал цветочки, скакал под дождем.
Zamanımı geçirirdim Çiçeklerle konuşarak Yağmura danışarak
Парень стоит на вокзале под дождем, с идиотским выражением лица, потому что внутри у него всё разрывается.
Yağmur altında, bir peronda bekleyen, yüreği tekmelenmiş, komik suratlı adamı.
Вдобавок ты заставил меня ждать два часа под дождем.
Ayrıca beni o yağmurda 2 saat beklettin.
- Я не смотрела на тебя косо. Если девушка ждет парня два часа под дождем, она будет косо смотреть.
Dinle, bir erkek için yağmur altında 2 saat bekleyen her kadın erkeğine pis pis bakar.
Вы собираетесь ехать под таким дождем.
Bu yağmurda yola çıkmayı kastetmiyorsun herhalde.
И облака выпадают на землю дождем.
Yağmur olarak bize geri döner.
Дождевая вода превращается в облака, И облака выпадают на землю дождем.
Bulutlardan dönüşüp düşen damlalar yağmur olarak geri döner.
Поём под дождем Поём под дождем
# yağmurda şarkı söylemek yağmur yağarken yalnızca şarkı söylemek #
И поём, мы поём под дождем
# Ve şarkı söyleyerek şarkı söyleyerek yağmur altında #
Я пою под дождем,
# Şarkı söylüyorum yağmurda #
Просто пою под дождем,
# Yalnızca şarkı söylüyorum yağmur altında #
Я пою под дождем.
# Şarkı söylüyorum yağmurda #
Танцую под дождем,
# Dans ediyorum yağmur altında #
И танцую под дождем!
# Ve dans ediyorum yağmurda #
Я танцую и пою под дождем.
# Dans ediyorum # # Ve şarkı söylüyorum # # Yağmur altında # #
Потому что всё, что этот парень делал, подозрительно : Прогулки ночью под дождем, ножи, пилы, перевязанный сундук, а теперь и жена исчезла.
Çünkü adamın bütün davranışları şüpheli yağmurda gezinmesi, bıçaklar, testereler, iple bağlı bir sandık ve ortadan kaybolan karısı.
У него болит нога, как у некоторых зубы перед дождем.
Bacağına, bazılarının hava değişiminde duydukları acı gibi bir acı giriyor.
Люби меня под дождем...
# Benim küçük sırılsıklam aşkım #
И что же мне торчать на улице под дождем?
Yağmurda kalmama izin mi vereceksin?
Каждый день под солнцем и дождем! Знаете, сколько лет у моего мужа нет работы?
Kocam ne zamandan beri işsiz, biliyor musunuz?
Здесь, даже под дождем меня преследует твой запах.
Burada, yağmur altında bile Kokun peşimde, sanki biraz Esterelle
Я стану дождем и взращу урожай войн!
Yağmura dönüşür ve savaşlar hasatı üretirim!
Их может смыть дождем, ударить молнией.
Sele kapılıp sürüklenebilirler, yıldırım çarpabilir...
Она наверное идет под дождем. Бедняжка.
Yağmur altında yürüyor olabilir.
Снимайте! Почему вы не снимаете под дождем?
Çekmeye devam edin!
Вчера вечером я мокла под дождем и мне негде было спать.
Dün gece, o yağmurda, uyuyacak bir yerim yoktu.
Дай я сяду. Я тут под дождем стою.
Bırakın gireyim, yağmur da kaldım.
Он брёл под дождём без пальто и шляпы, как побитый пёс.
Hasta bir köpek gibi, paltosuz yağmur altındaydı.
Думаешь, я позволю им заставлять тебя стоять под дождем, чтобы нельзя было остановиться?
Babamı yağmur altında köpek gibi bekletmelerine göz yumup...
"Поём по дождём." В каком ключе?
Hangi anahtardan?
Я пою под дождём, Просто пою под дождём
# Şarkı söylüyorum yağmur altında Yalnızca şarkı söylüyorum yağmurun altında #
И пою, я пою под дождём.
# Şarkı söylüyor yalnızca # # Şarkı söylüyorum yağmurda #
Спрашивали, не выходила ли я вчера без туфель, прогуляться, под дождём!
Dün akşam ayakkabısız dışarı çıkıp çıkmadığımı sordular.
Под дождём без туфель?
Ayakkabısız dışarı çıkmak mı?
Да, или посидеть в летнем кафе. Побродить вдоль витрин. Прогуляться под дождём.
Köşedeki kaldırım kahvesinde oturmak, vitrinlere bakmak, yağmurda yürümek.
Шейн, не стойте под дождём.
Yağmur altında durma.
когда у всех залиты были лица, как дерева дождем, - в тот час печальный мои глаза пренебрегли слезами,
Ama o keder ânında, benim yaman gözlerim, bir damlacık yaşı hor görüyordu.
Если б Вы только видели бедных сироток, спящих на полу, под дождём.
Ama o zavallı yetimlerin yağmurun altında sokaklarda uyuyuşlarını bir görsen.
Там я встретил свою жену, в Испании, под дождём, на равнине.
Karımla İspanya'da tanıştık. Yağmurda, ovada.
Мы окажемся под дождём.
Yağmur yağacak.
Она намокла под дождём и теперь не снимается.
Yağmurda ıslandı ondan çıkmıyordur.
С хождениями ночью в парк под проливным дождём.
Geçen gece, o deli gibi yağmurda parka gittikten sonra.
Стою тут под дождём разговариваю сам с собой.
Burada yağmurda durmuş kendi kendime konuşuyorum.
Пойте под солнцем и под дождем.
- Geceleri dansla #
Может, одолжишь нам накидки, чтобы мы не мокли под дождём?
Yağmurdan korunacak bir şeyin var mı?
"Я пою под дождём..."
Yağmurda şarkı söylüyorum.
"Просто под дождём..."
Sadece şarkı söylüyorum.
"Просто петь..." "... Под дождём "
Sadece yağmurda şarkı söylüyorum.
Я хочу сказать, что если бы не ты, я бы утонула под этим дождём.
Yani, sen olmasaydın, yağmurda, sırılsıklam olacaktım.
На площадях, проспектах, в парках и на бульварах, деревьях и оградах, в мужчинах и женщинах, детях и собаках, в толпе, в очередях, в автомобилях и в витринах магазинов, на зданиях, фасадах, колоннах, капителях, на тротуарах, в водостоках, на плитках тротуаров, серых под моросящим дождём.
Meydanlar, caddeler parklar ve bulvarlar, ağaçlar ve korkuluklar erkekler ve kadınlar, çocuklar ve köpekler kalabalıklar, kuyruklar taşıtlar ve vitrinler binalar ve cepheleri sütunlar ve sütun başlıkları kaldırımlar, oluklar yağmurda parıldayan kumtaşından gri kaldırımlar.