Изгиб traduction Turc
89 traduction parallèle
В смысле, ваш отец. - В городе Южный Изгиб, штат Индиана.
- İndiana, South Bend'de bir lisede.
Мой нос в действительно имеет такой изгиб прямо по середине?
- Bakayım. Ah, Tanrım. Söyle bakalım, burnumun ortasındaki bu acayip kavisin sebebi de o perspektif mi?
Царапины, отметины, или какой-то изгиб, что показало бы откуда она выпала.
Ya da çıktığı yeri gösteren bir çiziği, işareti veya ezilmeyi.
Каждую линию... Каждый изгиб.
Her çizgiyi... her kıvrımı.
Приметы. Изгиб русла.
Kurumuş bir nehir yatağı.
Изгиб русла.
Nehiri takip et.
И не только это. Чем больше изгиб, тем больше разница в длине теней.
Sadece o kadar da degil, egim ne kadar büyükse gölgelerdeki fark o kadar artmaktaydi.
Я ненавидел его плечи, его сальные волосы, изгиб его спины.
Omuzlarından, yağlı saçlarından, eğri sırtından nefret ediyordum.
- Да. Изгиб Земли помешает этому.
Dünyanın açısı buna engel oluyor.
Правильный изгиб... и небольшая мочка.
Sol kulağın... kıvrımı küçük bir kulak memesiyle bitiyor.
Могу поклясться, когда мы впервые встретились, на твоем носу был маленький изгиб вот тут.
Yemin edebilirim, ilk tanıştığımızda burnunun şurasında küçük bir kıvrım vardı.
Красивый изгиб.
Örnek bir ayak. Ayak kemerinin eğimi.
Изгиб её ягодиц и волнующая линия великолепной груди!
Kalçalarının kıvrımı ve o güzelim göğüslerin kokusu!
У нее симпатичное лицо, и изгиб губ, как я люблю, но я возьму рыжую.
- Ben kızıl saçlıyı alacağım. - Kısa olan tatlı ama.
"Изгиб этой ложки и изгиб твоей груди."
"Kaşığın kıvrımları ve göğüslerinin kıvrımları..."
Заметь каждый изгиб.
nerde ne var iyice bak.
ИЗГИБ
JaguaR @ 2008
- Изгиб.
- Kavis.
- Ах, да, изгиб.
- Ah evet.
Изгиб это одно, а знакомство - совсем другое.
Kıvrım ayrı, insanları tanıştırmak ayrı bir konu.
Мне нужен второй человек, чтобы создать временной изгиб.
Zamanda kırıIma yaratma konusunda fikrine ihtiyacım var.
"Твои золотистые волосы волнами спадают на обнаженные плечи и я целую изгиб твоей шеи."
Altın renkli saçın omuzlarına düşerken ensendeki bukleleri öpüyorum.
Потому что странный изгиб моего рта...,
Ağzımın garip eğriliği.
Изгиб действительности?
Değişen gerçeklik.
Совершенный изгиб и безупречный подход.
Mükemmel bir büküş ve sorunsuz iniş.
каждый изгиб, каждую линию,
Her kıvrımını, her hattını, her kusurunu görecek ve onları sevecekti.
Изгиб когтей удивительно красивый.
Pençeler güzel kıvrımlı.
каждый изгиб, каждую линию, каждую ямочку, и любить их, потому что они были частью красоты, делавшей её уникальной.
Her kıvrımı, her hattı, her girintiyi görebiliyordu,... ve kendisini eşsiz yapan güzelliğin parçaları olduğu için bunları seviyordu.
Не смотри на ее ноги, или изгиб ее шеи.
Bacaklarına bakma boyun kıvrımına da.
В шестом классе один мой одноклассник поднял руку, показал на изгиб восточного побережья Южной Америки, а потом на западное побережье Африки и спросил, "А они никогда не совпадали?" и спросил, "А они никогда не совпадали?"
Bir keresinde, altıncı sınıfta bir arkadaşım elini kaldırmış ve Güney Amerika'nın doğu kıyı çizgisi ile Afrika'nın batı kıyısını göstermiş ve sormuştu "Bunlar bir zamanlar birbirine ait olmuş tek bir parça olabilir mi?"
Этот изгиб означает грыжу.
Bu kıvrım fıtıklaşmanın göstergesi.
# У, у, я сделал изгиб.
Ooh, ooh, ooh, kıvırdım
# Ух, Ух, крошечный изгиб.
Ooh, ooh, ooh, azıcık kıvırdım
# У, у, я сделал изгиб.
Küçük bir dönüverdim
# У, у, крошечный изгиб.
Küçücük dönüverdim
Когда мы приезжаем в этот изгиб, что мы делаем?
Bu viraja geldiğimizde ne yapıyoruz?
Изгиб ее бедер расцветил мои мечты
Eğer kalçalarının sallanışını izlersen ; bu, rüyalarına renk katar.
Как это заводит, естественный изгиб твоего тела.
Vücudunun doğal hatlarına nasıl oturduğuna bir bak.
Этот изгиб... Какая мягкость... Как приятно, когда я её касаюсь...
Bu kıvrımlar böyle bir rahatlık dokunduğun zaman verdiği yumuşaklık hissi...
Куда вероятнее, что изгиб стенки — это анатомическая аномалия, а не признак опухоли.
Karıncık bükülmesi muhtemelen daha önce de olan bir şey, tümör belirtisi değil.
Если под кем-нибудь ты подразумеваешь нежный изгиб моего локтя.
Tabi "biri" derken dirseğimin yumuşak kısmını kastediyorsan. Hayır, öpüşmedim.
Изгиб времени "...
Zaman Sandığı!
Изгиб времени "!
Zaman Sandığı!
Изгиб времени " направил деревцо в его будущее.
Zaman Sandığım o fidanı geleceğe taşıdı.
Хуарес, заценила изящный изгиб моей ноги, когда я "умирал"?
Hey, Juarez, "ölümümün" sonunda bacağımın titremesini yakaladın mı?
Пристально смотреть на него какое-то время, наблюдать его тень... чувствовать каждый его изгиб, вертеть его туда-сюда, откусить от него кусочек, представлять отражающийся от него солнечный свет...
Ona bakmak, gölgesini gözlemlemek her bir kıvrımını hissetmek bir ısırık alarak gün ışığını özümseyişini hayal etmek...
Теперь, если изгиб продолжить, а затем провести сюда, как если бы это не уничтожилось в стиральной машине.. Это становится кое-чем.
Eğer eğim devam etseydi burada aşağıda, yırtılmadan önce bir nokta vardı.
Его губы. Пушок на его груди. Изгиб его спины.
Erkeğinin dudaklarına, göğsündeki tüylere, erkeğinin kalçasına.
Итак, изгиб в линии разреза свидетельствует, что убийца держал нож в правой руке.
Kavisi, katilin bıçağı sağ eliyle tuttuğunu gösteriyor.
Этот Красный изгиб такой чудной и красивый.
Red Hook çok garip ve güzel görünüyor.
- Южный Изгиб?
South Bend.