Напала traduction Turc
634 traduction parallèle
Как думаете, это банда напала на Барроу? Или одиночка?
Sence Barrow'u haklayan çete miydi, yoksa tek bir kişi mi?
Полиция напала на след Мишеля Пуакера.
Polis Michel Poiccard'ın etrafını çevirdi.
Да, но в Тулузе инквизиция напала на мой след.
- Evet Engizisyon ifademi aldı.
Какой-то усатый грек, на которого Марта напала однажды ночью.
Bıyıklı bir Yunan, Martha bir gece zarar vermişti...
- Джим, вы тоже это видели? - Она напала на мичмана Уайта.
- Gördüğüm şeyi gördünüz mü?
Тогда мы не видели разницы, но напала на нас шайка пони.
O zamanlar farkını bilmiyorduk, ama bize saldıranlar bir grup Pawnee'ymiş.
Со злобой на него напала эта мразь.
Bu adamdan nefret ediyorlardı Hepsi onun üstüne atladı ve tekrar yokoldu
С кем разговаривал Родригес, когда на него напала акула?
Köpekbalığı, telefon kulübesinde ona saldırdığı zaman Rodriguez, kiminle konuşuyordu?
Возможно, напала вовсе не эта акула.
Bu o köpekbalığı olmayabilir diyorum, o kadar.
Как вам известно, 22 июня... фашистская Германия напала на Советский Союз.
... Haziran'ın 22'nde... Faşist Almanya Sovyetler Birliği'ne saldırmıştır.
Дверь была открыта, а собака напала...
Bir köpek saldırdı, kapı açıktı ve içeri girdim.
Когда эта тварь напала на собак, она пыталась их переварить и усвоить.
Bu şey, köpeklerimize saldırdığında..... onları içine çekip, sindirmeye çalıştı.
Итак, ты и твои дружки прогуливались ночью на мотоциклах, чтобы навестить твою умирающую матушку, и группа хулиганов, называемых "Клоунами", напала на вас. Они ранили твоего друга, и ты вышел из себя, вследствие чего, восемь Клоунов сейчас находятся в госпитале. И ты хочешь сказать, что так и было?
Hikayeniz şu : sen ve arkadaşların motorlarınızla ölen anneni ziyaret etmek için,... dışarı çıktınız, ve sonra Palyaçolar diye anılan bir grup motorlu... holigan size saldırdı ve arkadaşınızı yaraladılar.
Старик с бейсбольной битой защищал своего внука, на которого напала безумная толпа. Судье это понравится.
Beyzbol şapkalı yaşlı adam, torununa sarılmış ayak takımının çığlıklarına maruz kalıyor.
Эта женщина напала на меня и унизила меня публично.
Bu kadın bana saldırdı ve toplum önünde beni küçük düşürdü.
Не знаю, похоже, на нее напала паранойя.
Aslında, biraz paranoyaklaştı.
Неделей позже на нее напала ужасная болезнь.
"Bir hafta sonra, korkunç bir hastalığın pençesine düşer."
А она напала сзади. Отпустите её!
- Ve o da bana saldırdı!
Чуть позже на Боба напала трясучка.
Çocuklara hiçbir neden olmaksızın bağırıyor ve sonra nöbet geçiriyormuşcasına titriyordu.
На следующей неделе семья Форести напала на дом Малыша Бамбино.
- Doğru! Bir sonraki hafta, Foresie ailesi Bebek Yüz'ün evine saldırdı.
На люси напала тварь... которая встает из могилы... чтобы высасывать кровь живых... и таким образом продлять свое нечестивое существование.
Lucy saldırıya uğradı... bir yaratık tarafından... hayatta kalmak için kan emen bir yaratık... Yaşamını uzatmak için sürekli kan emen bir yaratık.
Люси встала из могилы и напала на меня.
Lucy mezarından çıktı ve bana saldırmaya kalktı.
На меня напала шлюха-наркоманка... с каким-то сумасшедшим дантистом.
Kokain çekmiş bir orospu... ve kahrolası kaçık bir dişçi tarafından saldırıya uğradım.
Возможно, я напала на след "Равинока".
Ravinok hakkında bir ipucu olabilir.
- Простите, что беспокою но я работник американской почты и на мой почтовый грузовик напала из засады банда провинциальных выживальщиков-похитителей почты.
- Bakın, sizi rahatsız ettiğim için üzgünüm ama ben Birleşik Devletler Posta çalışanıyım.. ... ve benim posta kamyonuma, bir grup çakır keyif, postadan nefret eden survivalist * tarafından pusu kuruldu.
Майор Кира говорила, что ударная группа напала на станцию с транспортника.
Binbaşı Kira, Jem'Hadar saldırı timinin bir taşıma gemisi kullandığını söylemişti.
На улице в центре Москвы... банда напала на несколько компаний, имеющих связи с Америкой.
.... Moskova'da birgurup ayak takımı. Amerika ile bağlantıları olan çeşltlişirketlere saldırdı.
А теперь я напала на Иудаизм, и меня приглашает на свидание раввин.
Ve sonunda hoşlanabileceğim biriyle tanıştım ve o da İtalyan soslu salata yedi. Şimdi de Museviliğe saldırıyorum ve bir haham benden hoşlanıyor.
Эй, я не рассказывала вам, как она однажды напала на меня в Бронзе?
Hey, Bronze'da bana saldırdığını sana söylemiş miydim?
Корделия, на тебя напала невидимая девушка.
- Cordelia, sana saldıran görünmez bir kız.
Она напала на меня!
Bana saldırdı.
- Ты напала на меня!
- Bana sen saldırdın!
- Тогда, какого черта ты напала на меня?
- O halde ne diye bana saldırdın?
Она напала на жертву в ответ на ту же самую мысль о насилии, которая мотивировала предыдущее избиение.
Aynı önceki saldırıda harekete geçiren şiddet düşüncesiyle, kurbanına saldırdı.
Седьмая из Девяти напала в столовой на Ниликса и еще на трех членов команды на палубе 2.
Seven of Nine Yemekhane'de Neelix'e, ve Güverte 2'de iki mürettebata saldırdı.
Сначала... группа клингонов напала на кардасианцев.
Önceleri... bir grup Klingonlu Kardasyanlar'a saldırdı.
Забудь о ней. Она напала на старика.
Yaşlı bir adama saldırdı.
- Она напала на меня. Пошли.
- Bana saldırdı.
Послушайте, я подыгрывала вам, когда вы хотели, чтобы я напала на ребенка.
Bak, bebeğe saldırmamı söylediğinde, oyuna katıldım. Ve saldırdın.
- Ты принесла ту тварь, которая напала на тебя?
- Sana saldıran şeyi getirdin mi? - Evet.
Не я напала, директор Шнайдер.
saldırgan ben değildim, Müdür Snyder.
Во сне я не смогла остановить ее, она напала внезапно.
Rüyamda onu durduramıyordum. Beni hazırlıksız yakaladı.
Седьмая из Девяти напала на Б'Эланну в инженерном.
Seven of Nine, Makine Dairesi'nde B'Elanna'ya saldırmış.
Эта собака напала на моего мальчика просто так.
Ortada bir neden yokken oğluma saldırdı.
Эта еврейская свинья на меня напала!
- Bu Yahudi domuz bana saldırdı!
Нет! Ты напала на нас первая!
Sadece Noel Baba'ya yardım etmeye çalışıyorlardı.
Он хотел остановить её, пока она не напала опять.
Başka birini incitmemesi için onu bulmak istiyordu.
И вот однажды я напала на него, на перемене, на центрифуге.
Ben de, cayro salıncağı dersinin teneffüsünde, ona saldırdım.
Тем не менее кавалерия напала на деревню,... уничтожив более пятисот индейцев. Больше половины из них были женщинами И детьми. Было снято более сотни скальпов.
Çeviri : muyace "Türkler'e katliam yaptı diyenlerin geçmişine ithaf olsun"
- И на кого ты напала?
- Kime saldırdın?
И она напала на меня!
Sürüngen, iğrenç bir şey bana saldırdı.