Ношу traduction Turc
1,403 traduction parallèle
Итак, я его ношу.
Giyiyorum.
- Оно складное. Я везде ношу его с собой.
- Katlanabiliyor, her yere götürüyorum.
Ты не должен один нести эту ношу!
Bütün yükü tek başına taşımak zorunda değilsin!
Ваше положение обязывает. Наверно, тяжело носить такую ношу на плечах.
Omuzlarinizdaki böyle önemli bir görevle eziliyor olmalisiniz.
Я не ношу то, что не сам себе выбирал.
Baskalarinin benim için seçtigi kiyafetleri giyemem.
что я ношу парик.
Bunu taktığımdan beri, kimse peruk olduğunu anlamadı!
что я ношу парик.
Bu sefer kesinlikle hiç kimse peruk taktığımı anlayamayacak!
Может, только Иисус был способен вынести такую же ношу.
Belki sadece İsa bu kadar ilgiyi üzerinde toplayabilmişti.
Не ношу оранжевьiе стринги...
Pembe iç çamaşırı giymediğimi biliyorum.
Я точно не ношу такой фасончик.
Ama pembe bir don giymediğimi biliyorum.
- Я ношу много имён.
Ben pek çok isimle tanınırım.
Нет, я пушку не ношу.
Hayır, herhangi bir ateşli silah taşımam.
Я только белые и ношу.
Ben de sadece beyaz giyerim.
Почему, по-твоему, я не ношу цвета?
Neden renkleri artık taşımıyorum sence?
Сударыня, похвала, которой вы удостоили мою пьесу, сделала еще большим то уважение, которое я ношу в моем сердце с тех пор, как увидел вас издалека.
Hanımefendi yazmış olduğum metni onurlandıran iltifatlarınız içimde, sizi gördüğüm ilk anda uyanan hürmeti daha da arttırdı sadece
Я ношу чадру, молюсь и повинуюсь...
Dua ettim, türban taktım ve itaat ettim.
Я не ношу оружия.
Ben silah taşımam.
Но вчера, когда я надел штаны твоего отца я понял, что если ношу штаны, которые чуть-чуть малы то это может сподвигнуть меня сбросить весь.
Dün gece babanın pantolununu giyince farkettim ki biraz daha dar pantolonlar giyseydim kilo vermem için beni cesaretlendirebilirdi.
Поэтому я всегда ношу их с собой.
Bu yüzden onları yanımda tutuyorum.
Я ношу пробор слева, и я храмовник.
Saçımı sol tarafa ayırıyorum, ve ben bir Masonum.
Только потому, что я не ношу костюм... и мое лицо не украшает первые полосы...
Sadece, bir kostüm giymiyorum ve yüzümü gazete sayfalarına yapıştırmıyorum diye...
Возможно, это ребенок, которого я ношу подсказывает мне, что в этот раз все будет иначе.
Belki de, bebeğim bu defa farklı olacağını söylediği için öyle düşünüyorum.
Я ношу белое платье, и теперь мне разрешили есть йогурт, суп и орешки.
Beyaz bir elbise giyiyorum ve artık yoğurt, çorba ve fındık yiyebiliyorum.
Я не ношу чалму, Крис.
Ben türban takmıyorum, Chris.
Теперь кто-то другой должен разделить эту ношу...
Yükü başkasıyla paylaşmanın zamanı geldi.
- Я выгляжу безумно, я ношу бусы их жемчуга
Ben... ben inci takıyorum.
Я ношу мужские костюмы, ясно?
Hayır ben erkek takım elbisesi giyinirim tamam mı?
поэтому только я ношу его.
Aiber silahları sevmiyor ; bu yüzden sadece ben silah taşıyorum.
Нет, я не ношу коробки.
Hayır. Kutu taşıyamam.
Я по-прежнему живу в его квартире, | хожу по тем же больничным коридорам, Ношу ту же форму, и это тоже не трудно.
Hâlâ onun apartmaninda yasiyor, hâlâ ayni hastanenin koridorlarinda geziyorum, hâlâ ayni üniformayi giyiyorum ve bu bile zor degil.
Я подружка твоего брата, Лоис. Ношу джинсы только по особым случаям.
Ben kuzeninin arkadaşı Lois'im, kotlarını birkaç defadan fazla ödünç aldığın kişi.
Я вceгдa ношу c cобой зaпиcную книжку и вce зaпиcывaю, потому что это очeнь вaжно.
Şu not defterini de yanımdan hiç ayırmıyorum böylece her dediğini not ediyorum. Çünkü genelde önemli şeyler söyler.
Я тебя и ношу на себе, и бегаю.
Seni sırtımda taşıdım.
Но не до такой степени да и ко мне относятся тоже как к прокажённой, только потому что я не ношу белой рубашки.
Ama öyle değil, ayrıca ben de beyaz gömlek giymediğim için sanki cüzzamlıymışım gibi muamele görüyorum.
Просыпаюсь к завтраку с мамиными особенным французскими тостами, ношу корону новорожденного короля, играю в Лазертаг ( лазерный пейнтбол ) со всеми своими друзьями...
Annemin özel Fransız tostlu kahvaltısıyla uyanmak doğum günü tacımı takmak tüm arkadaşlarımla Laser Tag oynamak.
В образе Скорпиона я ношу тёмные очки и крашусь... обуваю сапоги на каблуках.
Sasori isem, koyu gözlük takar ve makyaj yaparım. Yüksek çizme giyerim.
Я не ношу платья.
Ben elbise giymem.
Посмотри что я ношу...
Şu giydiğime baksana...
С тех пор и ношу его.
O zamandan beri hiç çıkarmadım.
Смотрите, я ношу одежду, я говорю по-английски, да я прямо сейчас говорю!
Bak, kıyafetlerim var. İngilizce konuşuyorum. Şu an ben konuşuyorum!
Кто ещё женится на мне зная, что я ношу в себе монстра?
İçimde taşıdığım bu yaratığı bile bile..... kim hâlen benimle evlenmek isterdi?
Уже много лет я ношу нижнее бельё с удобной поясной резинкой.
Yıllarca don çekmeye elverişli bel lastiğine sahip donlar giydim.
"Я ношу твоё сердце в моём."
"Yüreğini yüreğimde taşıyorum."
" Я ношу твоё сердце.
"Yüreğini taşıyorum."
Я ношу его в своём сердце ".
"Yüreğini yüreğimde taşıyorum."
Вам должно помочь, если вы сбросите с себя эту ношу.
Bu yükü biraz boşaltmanız iyi olur gibi görünüyor.
О таких вещах я ничего не знаю но я знаю о прощении и я видел многих людей, исповедовавшихся в своих грехах признавших свою вину и оставивших свою ношу позади.
Ben bu şeyler hakkında hiçbir şey bilmiyorum ama affediciliği biliyorum ve günah çıkarıp, suçlarını itiraf ederek yüklerini arkada bırakan birçok adam gördüm.
Я и так уже ношу шесть пар.
Zaten altı çift giyiyorum!
- Я ношу юбку для ради тебя.
# Çoktan anladı.
Прошу понять, что я ношу леловой костюм
"Farkındaysanız iş kıyafeti içindeyim ve üç santim çamurun içinde dolaşamam."
Да, ношу.
Evet var.